Her yerdeler... Her alanda yuvalanmışlar... Her şeyi kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışıyorlar... Küresel Siyonizm ahtapot gibi tüm insanlığı kolları arasında kıskaca almış durumda...

Siyaset, iş dünyası, para kaynakları, medya, eğitim, sağlık, silah sanayii, otomotiv, enerji, kültür, sanat, sendikalar, uyuşturucu, kaçakçılık, fuhuş, terör örgütleri, spor... tüm alanları ya kendileri ya da masonik uşaklarıyla yönetiyorlar. Kendilerine bu imkânı sağlayan ise muazzam parasal güçleri.

Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl’in 2.Abdülhamid’e yaptığı malum teklifi hatırlayalım. Filistin’de Yahudilere toprak satılması karşılığı yapılan tekliflerden birisi Osmanlı’nın tüm borçlarının ödenmesi idi. Daha o zamanlardaki mali ve siyasi kudretlerini anlamak açısından manidardır.

Devlet görünümlü İsrail canavarının tesisinden beri başta ABD ve İngiltere olmak üzere büyük güçlerin kayıtsız şartsız arkalarında olması dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir tutum. Kurucu babalarının tamamının mason olduğu bilinen dünyanın ilk mason devleti ABD tüm varlığını İsrail’in bekâsına adamış durumda. Bu sebeple İsrail canavarının koruyucu haydudu olarak tüm insanlığı tehdit etmekten çekinmiyor. AB de onun yancısı olarak geçmiş asırlarda yaptığı Yahudi düşmanlığının bedelini ödeyen yarayışlı bir aparat görünümünde.

Aslında tam öyle denemez. Çünkü AB olaya hem Haçlı zihniyetiyle yaklaşıyor, hem de tüm benliğinde yer tutmuş Yahudi-masonik yapılanmanın merkez üslerinden birisi olarak misyonunu yerine getiriyor. Yoksa Avrupalıların benliğindeki Yahudi düşmanlığının %1’i bile şu an yaşanan ortamda bile İslâm Dünyasında yok!

Bugün başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinde bırakın Yahudiler ve İsrail aleyhine bir söylem, bir yazı, hatta bir karikatür ortaya koymak, 2.Dünya Savaşı öncesi ve sırasındaki Yahudi soykırımının abartıldığı kadar olmadığını ifade etmek bile düşünce özgürlüğünün dışında “anti-semitizm” (Yahudi düşmanlığı) olarak linç görüyor.

Bugün gelinen nokta da İsrail vahşetine insan hakları açısından tepki koyan ve seküler bir kişilik olan Piyanist Fazıl Say’ın konserlerinin iptal edilmesi, Siyonist ahtapotun Avrupa’yı ne denli sardığının tipik bir örneğidir.

Futbol tarihinin en iyileri arasında ilk sıralarda yer alan Ronaldo’nun ipinin çekilmesi basın toplantısında İsrail’in en mühim fonlayıcılarından olan Coca Cola’nın şişelerini kürsünün üzerinden indirmesiyle başlamıştı.

ABD ve Avrupa’da İsrail aleyhine film, belgesel yaptırmazlar. Gazeteciyseniz işinize son verirler. Bilim dünyasında iş yaptırmazlar. Dünyanın en gelişmiş ve sofistike silahlarına ABD’den önce İsrail sahip olur. Onun hakkındaki tüm kınamalar BM genel kurulunda veto yer. Onun her yerde ve her şartta dokunulmazlığı vardır. Şımarık ağa çocuğu gibidir.

İsrail insan haklarının üzerinde bir konuma sahiptir. Tüm haklar öncelikle onundur ve o her türlü sorumluluktan müstağnidir. Onun pisliklerini temizlemek ise haydut ABD’nin vazifesidir.

İki haftadır yaşanan vahşetin ve canavarlığın üzerine çok şeyler yazılıyor ve anlatılıyor. Tüm dünya bu soykırımı izliyor. Harekete geçme isteği ve iradesi yok. Hristiyan dünya olaya Haçlı gözlüğüyle bakıyor. Zaten İsrail’i Filistin’e yerleştirenler de onlar.

Müslümanlar ise iki kısım. Birincisi “ama Filistinliler de Yahudilere toprak sattı” diyerek kendini rahatlatıyor. İngiliz işgali altında başta “Irgun” olmak üzere Siyonist terör örgütlerinin Deir Yasin gibi Filistin köylerinde yaptıkları katliamlar yüzünden satılmak zorunda bırakılan toprakların binde 7’yi bile geçmediğinden bîhaber bir şekilde “vurun abalıya” diyen koroya katılıyor. Bu tavrın İsrail’in dişlerine bulaşan kanı yıkamaktan ne farkı var?

Diğer kısım ise Müslümanlara hükmeden yönetimler. Bir kısmı ABD, İngiliz, Fransız kuklalarından ibaret. Maaşlı elemanları. Göbeklerine kadar Batı’ya bağlılar. Sadece verilen emirleri uygulayan uşak durumundalar. Diğerleri ise İsrail ve ABD korkusundan hamaset duygularını kaybetmişler. Aynı Moğollar dönemi gibi.

Moğol İstilası döneminde Çin’den Mısır’a kadar olan tüm bölge Moğol korkusuyla cesaret ve erkeklik duygularını yitirmişti. Daha savaş meydanına çıkmadan kaçarlardı. Bir Moğol savaşçısı onlarca insanı tek başına tutuklayıp, infaz ederdi. Kösedağ Savaşı Sultan 2.Gıyaseddin Keyhüsrev’in öncü kuvvetlerinin yenildiğini görünce Erzurum önlerinden Antalya’ya kaçmasıyla felakete dönüşmüştü. Moğol Korkusunun üstesinden gelip onları ilk kez mağlup edenler ise Ayn-ı Calut Savaşında Memlük Sultanı Kutuz ve Baybars olmuştu. İlginçtir ki Ayn-ı Calut Savaşı Filistin’de Kudüs’ün kuzeyinde cereyan etmişti. Dünya’da Moğol korkusu ilk kez Filistin topraklarında yenilmişti.

ABD ve İsrail günümüz İslâm Dünyası için dünün Moğolları konumunda. Zalimin zulmüne devam edebilmesi insanların cesaretsizliğinin bir sonucudur. Zalim korkudan beslenir. Yoksa dünya nüfusunun 1/3’ünü oluşturan Müslümanlar kurt karşısındaki koyun sürüsü gibi olur muydu? Düşmandan önce düşman korkusunu yenmek lazım.

Siyonistler muharref Tevratları ve Talmut’larının gereğini yapıyor. ABD’nin haydutluğu tüm dünyayı sindirmiş ve nefretini kazanmış durumda. Aslında insanlık bunlardan yaka silkeli çok oldu. Bir tökezleseler her taraftan üzerlerine çökecek bir öfke hazır bekliyor. Herkes bir Selahaddin, bir Baybars beklentisinde. Oysa beklemek çözüm değil. Selahaddin ve Baybars Müslümanların yüreğindeki imanda gizli. Mesele o ateşi tutuşturabilmekte.

Din devleti olan İsrail’de hahamlar parlamento ve politikacılara hâkimler. Netenyahu canavarının zihni alt yapısını onların telkinleri belirleyici konumda. Bu telkinlerden biri de 75. Yıl meselesi. ABD ve İsrail’de 75. Yıl endişesi hüküm sürüyor. Şu anki pervasızlık ve vahşi saldırganlıktaki endişe ve telaşın mühim sebeplerinden birisi bu. Siyonist zihniyete göre “İsrail’in kuruluşundan itibaren geçen 75 sene içinde büyük İsrail, yani “Arz-ı Mevud” gerçekleşmek zorunda. Aksi takdirde İsrail yok olacak.” Kehanet ve inanışları böyle. Peki, 75.yıl ne zaman doluyor? İsrail 1948’de kuruldu. 2023, 75. Yıl. Yani şunun şurasında 2 ayları kaldı... Acaba tüm hesapları buna göre mi?

22/10/2023

İbrahim KANADIKIRIK