Aycan, TBMM Genel Kurulu’nda Sağlıkla İlgili Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Teklifi görüşmelerinde konuştu. Aycan, toplum sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi gerektiğini vurgularken, aile hekimliği ile ilgili maddi bir düzenleme olmadığını söyledi. Aile hekimlerinin maddi ve çalışma sistemlerinde iyileştirme yapılmasını desteklediklerini belirterek, yeni bir katsayı belirlemesiyle aile hekimlerinin durumunun iyileştirilebileceğini ifade etti.
AİLE HEKİMLİĞİYLE İLGİLİ İYİLEŞTİRMELER YAPMAK LAZIM
Milletvekili Aycan, aile hekimlerine düşen nüfusu azaltmak ancak aile hekimi sayısını artırmakla mümkün olabilir diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye'de, bildiğiniz gibi, birinci basamak tedavi hizmetleri aile hekimleri tarafından verilmektedir. Aile hekimlerine düşen nüfusu azaltmak ancak aile hekimi sayısını artırmakla mümkün olabilir. Bir taraftan bu yapılmalı, diğer taraftan da aile hekimliğinin, aile hekimlerinin niteliği artırılmalıdır. 2 bin 700 kişiye bir aile hekimi düşecek şekilde planlamadaki hedefe ulaşmak önemli olacaktır. Böylece aile hekimlerinin verdiği hizmetler daha etkin olacaktır. Aynı zamanda da aile hekimlerinin -TUS sınavıyla ama merkezî yerleştirme dışında- aile hekimliği uzmanlığı eğitimini alması aile hekimliğinin niteliğini artıracaktır. Birinci basamak tedavi hizmetleri çok önemlidir; bu, şu anki sistemde aile hekimleri üzerine kurgulanmıştır. Bunun niteliğini artırmak, sayısını artırmak aile hekimliğini daha etkin hâle getirecektir. Aile hekimliğini daha etkin hâle getirmeliyiz, ne kadar etkin hâle getirirsek hastanelerdeki tedavi için bekleyen kuyrukları da azaltırız. Onun için aile hekimliği sisteminin özü sevk sistemidir, mutlaka ve mutlaka sevk sistemini de uygulamak gerekir, bunu desteklemek ve aile hekimliğiyle ilgili iyileştirmeleri yapmak lazım. Burada aile hekimliğiyle ilgili maddi bir düzenleme yok çünkü aile hekimliği sistemi ya da aile hekimlerinin ücretleri ve çalışma sistemleri farklıdır. Onların ayrı bir kanunu var ve bu kanun doğrultusunda aile hekimleri ücret almaktadır. Aile hekimlerine bu konuda iyileştirme yapılmasını da destekliyoruz. Yeni bir katsayı belirleyerek aile hekimlerinin durumunu da iyileştirebiliriz.”
GÖRÜLMEYEN KAHRAMANLAR ASLINDA ONLARDIR
Sürveyans ve aşılama ekiplerinin desteklenmesini, sayılarının arttırılarak ekonomik anlamda iyileştirilmesi gerektiğini de kaydeden Aycan, “Tabii, bir önemli konu da burada hiç bahsi geçmeyen kesim, temel sağlık hizmetleri veren kesimdir. Aslında sağlık hizmetinin temeli, sağlığı korumak ve geliştirmektir. Öncelikli iş aslında tüm sağlık teşkilatı açısından sağlığı korumak ve geliştirmektir. Öncelikli iş, hasta olmayı önlemektir. Bunun için de toplum sağlığı hizmetlerini güçlendirmek lazım. Sağlık Bakanlığının özellikle toplum sağlığı merkezlerinin sayısını arttırması gerekir ve buradaki çalışan kişileri teşvik ettirmek, özendirmek gerekir. Görülmeyen kahramanlar aslında onlardır, bulaşıcı hastalıkla mücadelede özellikle Covid 19'da görülmeyen kahramanlar sahada çalışanlardır, sürveyans ekipleridir ve aşılama ekipleridir. Bunların desteklenmesi, sayısının arttırılması, ekonomik olarak iyileştirilmesi, hastalık yükünü azaltmak açısından da çok önemli katkı sağlayacaktır.”
ÇALIŞMA ŞARTLARI VEYA ÖZLÜK HAKLARIYLA İLGİLİ SORUNLARI DÜZELTMEK LAZIM
Aycan, Türkiye’deki hastanelerde, uzman hekimler arasında bazı branşlarda ayrılmalar olduğunu ifade ederek, “Şimdi, yasanın diğer maddeleri, özellikle 3, 4 ve 6'ncı, 7'nci maddeleri ise kamu hastanelerinde çalışanların, üniversite hastanelerinde çalışanların ve adli tıp kurumunda çalışanların ek ödemeleriyle ilgili düzenlemeleri içermektedir. Burada sabit ödemenin merkezî bütçeden yapılmış olması olumlu bir durumdur. Şöyle ki böylece iller arasındaki ve sağlık kuruluşları arasındaki fark kalkacaktır ve her sağlık kuruluşunda çalışan kişi mutlaka sabit bir şekilde döner sermayeden ek bir ödeme alacaktır. "Sabit" diye nitelendirilen bu miktar az çok tartışılabilir tabii ki ama en azından iller arasındaki ve sağlık kuruluşları arasındaki farkı kaldırmak ve bunu merkezî bütçeden vermek bir güvencedir; bunu doğru buluyoruz. Ama ek ödeme limitlerinin arttırılması ve buna bağlı olarak da. Tabii ki herkes farklı döner sermayeden yararlanıyor, farklı miktarlarda yararlanıyor ve bu her kuruluşa veya branşa göre de değişiyor; sabitlemek veya standardize etmek de zor. Şimdi, bunun olumlu etkiler yaratacağını bekliyoruz ama bir gerçek var, Türkiye'deki hastanelerde bir sıkıntı var; özellikle uzman hekimlerde, bazı branşlarda ayrılmalar oluyor. Esas bunu konuşmak lazım. Yani sadece eline geçen maaşı arttırmak veya bunun miktarını arttırmak yetmez, çalışma şartları veya özlük haklarıyla ilgili sorunları düzeltmek lazım.
BİR HEKİMİN KAMUDA ALDIĞI ÜCRET VEYA MUAYENE ÜCRETİ İLE ÖZEL HASTANELERDEKİ MUAYENE ÜCRETLERİ ARASINDA ÇOK CİDDİ FARKLAR VAR
Şimdi, piyasa şartlarına baktığınız zaman, bir hekimin kamuda aldığı ücret veya muayene ücreti ile özel hastanelerdeki muayene ücretleri arasında çok ciddi farklar vardır ve bununla rekabet etmek de hakikaten zor ve bu yüzden ayrılmalar oluyor. Tabii, bu ayrılmalar sadece hekimin eline geçen parayla da alakalı değil, iş yüküyle de alakalıdır. Kamuda çalışan hekimleri ve üniversite hastanesinde çalışan hekimleri desteklemek ve teşvik etmek de lazım. Burada bir sorun var aslında; hekimler arasında bazı hekimlerin muayenehane açması, bazılarının muayenehanesinin olmaması önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Burada bir tutarsızlık var; bazı illerde mahkemeler mahkemeye başvuran hekimlere muayenehane açma hakkı verirken bazı illerde vermemektedir; bu da hekimler arasında farklılıklara sebep olmaktadır. Bir kısım hekim muayenehanede çalışmakta -özellikle öğretim üyeleri- veya bazı hekimler kamuda kayıt dışı çalışmaktadır. Bu da çalışma yapmayan hekimlerin iş yükünü arttırmaktır. Bunu önlemek açısından buna bir standart ve düzenleme getirmek lazım; ya, tamamen hiçbirisi muayenehanede çalışmasın ya da serbest bırakmak gerekir. Bu aradaki, huzursuzluğa ve karmaşaya sebep olmakta, muayenehanesi olmayan hekimlerin ise iş yükünü artırmaktadır ve bu iş yükünden dolayı da yıpranmalar veya terk etmeler de artmaktadır; buna mutlaka bir düzenleme yapmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Haber: Furkan Karayılan