Kahramanmaraş’ta da yaygın olarak kullanılan bu darısı başına ifadesi hem temenni sözü, hem maddi yetersizliklerin içtenlikle aşılmasını hem de eski Türk mitolojisinin izlerini taşıyan derin bir anlamı barındırıyor. Eskiden Anadolu’da yeni evlenen çiftlere çeşitli hediyeler verilirdi. Maddi durumu elverişli olanlar altın, kumaş veya ev eşyası gibi hediyeler takdim ederken, imkânı kısıtlı olanlar ise gelin ve damada birkaç çuval darı hediye ederdi.
Bu uygulama zamanla yaygınlaştı ve “darısı başına” ifadesi, bir temenni sözü olarak halk diline yerleşti. Zamanla bu deyim, düğün sahnesinden gündelik dile taşındı ve evlilik dışındaki mutluluklar için de kullanılmaya başlandı. Ancak özellikle evlilikle ilgili sevinçli haberlerde, hâlâ ilk günkü gibi anlamını korumaya devam ediyor.
DARIDAN DİLEĞE DÖNÜŞEN GELENEK
“Darısı başına” deyiminin kökeni sadece ekonomik bir zorunluluğa değil, aynı zamanda Türk mitolojisinin derinliklerine uzanan bir inanca da dayanıyor. Eski Türklerde "saçı" adı verilen bir gelenek vardı. Bu gelenekte, kötü ruhları uzak tutmak ve iyi niyetli varlıkların desteğini kazanmak amacıyla buğday, darı, şeker, süt ve kımız gibi maddeler toprağa veya insanların üzerine saçılırdı. Saçı, Şaman inancında "kansız kurban" olarak kabul edilen ve tanrılara sunulan sembolik armağanlardı. Türk kültüründe bu inanç zamanla değişim geçirerek düğünlere taşındı. Gelin eve getirilirken avluda başına darı, buğday, para veya şeker saçılması adeti doğdu. Bu simgeler, bolluk, bereket, mutluluk ve servet anlamı taşırken; darı, hem yoksulluğun hem de içtenliğin bir sembolü haline geldi.