Bileşikçiçekgiller (Asteraceae) familyasına ait olan Achillea cinsi, Türkiye genelinde geniş bir yayılış alanına sahip olsa da, Dülgerotu yalnızca belirli bölgelerde görülebiliyor.  Dülgerotu, ilk olarak 1865 yılında botanikçi Hausknecht tarafından Alişar bölgesinde toplanarak tanımlandı. Ancak, uzun yıllar boyunca herhangi bir kayda rastlanmadı ve bilim dünyasında unutulmaya yüz tuttu. Aradan geçen 140 yılın ardından, 2004 yılında T. Arabacı ve B. Yıldız tarafından yeniden tespit edilerek literatüre kazandırıldı.

DÜLGEROTU’NUN ÖZELLİKLERİ VE DOĞAL YAŞAM ALANI

Kahramanmaraş’ta endemik bir bitki olan Dülgerotu, 30 ila 70 cm yüksekliğe ulaşabilen ince gövdeleriyle dikkat çekiyor. Yaprakları parçalı bir yapıya sahip olup, üst üste dizilmiş bir formda bulunuyor. Bitkinin çiçekleri sarı renkli, üçgenimsi ve kılıçsı bir yapıda olup, Temmuz ve Ağustos aylarında çiçek açıyor. Dülgerotu, bozkır ve dağlık alanlarda yayılış gösteren, yüksek sıcaklık ve kuraklığa dayanıklı bir tür olmasına rağmen, habitat kaybı nedeniyle popülasyonları ciddi risk altında bulunuyor.

Ekran Görüntüsü 2025 01 30 103814

DOĞANIN KAYBOLAN MİRASI

Dülgerotu’nun uzun yıllar boyunca görülmemesi ve yalnızca belirli bir bölgede tespit edilmesi, neslinin risk altında olabileceğine işaret ediyor. Uzmanlar, endemik bitkilerin korunması ve doğal yaşam alanlarının muhafaza edilmesi gerektiğini belirtiyor. Kahramanmaraş’ın biyolojik çeşitliliğine katkı sağlayan bu özel bitkinin korunması için farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor.

Muhabir: MELİKE ALGAN