Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, öncülüğündeki yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararlar meyvelerini veriyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşları Moody's ve Fitch'ten arka arkaya gelen açıklamalar, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primindeki (CDS) gerileme, uluslararası piyasalarda da güven ortamının oluştuğunu ortaya koydu.
Seçim sonrası tüm bu gelişmelerin ardından Türkiye'deki bankaların ve büyük şirketlerin dış kaynak bulmasının da önü açıldı.
"Adeta önde gelen tüm ekonomiler Türkiye'yi yatırım için radarına aldı"
Bakan Şimşek, yaptığı değerlendirmede, ekonomi politikalarında yürütülen rasyonel program sayesinde ülkeye olan güvenin giderek arttığını söyledi.
Son 1 ayda bankaların sağladığı finansmana dikkati çeken Şimşek, "Hükümete olan güvenin perçinlenmesiyle dış finansmanda yaşanan problemler de çözülüyor. VakıfBank, Yapı ve Kredi Bankası, Eximbank, Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası, Denizbank ve İş Bankası ağustos ve eylül aylarında çıktığı ihraçlarda yüksek oranda ilgi görürken, son bir ayda ülkemizin bu bankalarının yaptığı ihraçlarla toplam 2 milyar 57 milyon dolarlık finansman sağlandı. Söz konusu bankaların ihraçlarına İngiltere, Orta Doğu, Avrupa, Amerika, Asya-Pasifik ülkeleri gibi çok geniş bir coğrafyadan ilgili oldu. Adeta önde gelen tüm ekonomiler Türkiye'yi yatırım için radarına aldı. Hazirandan bu yana yurt dışından bankacılık sektörümüz 6 milyar 767 milyon dolar, bankalar dışı finansal kuruluşlarımız 367 milyon dolar ve reel sektörümüz 3 milyar 266 milyon dolar olmak üzere toplam 10,4 milyar dolar tutarında dış finansman sağladı. Bu, ülke ekonomisine duyulan güvenin en açık göstergesidir." diye konuştu.
"Fiyat istikrarını sağlamak için gerçekçi hedefler ortaya koyduk"
Şimşek, oluşturulan ekonomik güven ortamı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan ikili görüşmeler sonrasında Körfez bölgesinde gerçekleştirdikleri temasların olumlu neticelerini aldıklarına işaret ederek, "Türk Eximbank, İslam Kalkınma Bankasının ticaretin finansmanı kuruluşu ITFC koordinatörlüğünde Körfez bölgesinden 8 finansal kuruluşun katılımıyla Türk ihracatının desteklenmesi amacıyla 277 milyon dolar tutarında 1 yıl vadeli yurt dışı kaynak temin etti." dedi.
Reel sektöre de yatırımcı ilgisinin arttığını dile getiren Şimşek, Arçelik'in de gittiği borçlanmada 400 milyon dolarlık finansman sağladığını ifade etti. Şimşek, Rönesans Holding'in de temmuzda UK Export Finance (UKEF) garantisi altında 781 milyon avro (yaklaşık 834,4 milyon dolar) tutarında kredi sağladığına dikkati çekti.
Şimşek, fiyat istikrarının önemine vurgu yaparak, "Kalıcı refah, yüksek büyüme, yüksek istihdam, ilave dış kaynak için olmazsa olmaz fiyat istikrarı. Fiyat istikrarını sağlamak için gerçekçi hedefler ortaya koyduk. Kaynakları tüketimden ihracata ve yatırıma yönlendireceğiz. Rekabet gücünü kazanmak için finansmana erişim uygun koşullarda olmalı. Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürebilirsek firmalarımız makul maliyetlerle dünyadan 5-10 yıl vadeli kaynaklara erişecek. O zaman dünyada Türkiye ile rekabet edecek fazla ülke olamayacak." değerlendirmesinde bulundu.
Orta Vadeli Program'ın (OVP) da uluslararası piyasalara güven verdiğini ifade eden Şimşek, OVP'nin enflasyonla mücadele, mali disiplin ve yapısal reform olmak üzere üç temel bileşeni bulunduğunu, programın dördüncü unsurunun ise dış kaynak olduğunu söyledi.
Son dönemde Türkiye ekonomisinin gidişatını teyit eden gelişmeler
Ekonomide atılan adımlar sonrasında Türkiye ekonomisindeki olumlu gidişatı teyit eden gelişmeler uluslararası yatırımcılara referans oluyor.
Son dönemde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu "B" olarak teyit ederken, not görünümünü 2 yıl sonra "negatif"ten "durağan"a çevirdi.
Fitch, görünümün "durağan"a revize edilmesinin kısa vadeli makrofinansal istikrar risklerini azaltan ve ödemeler dengesi baskılarını hafifleten daha geleneksel ve tutarlı bir politika bileşimine dönüşü yansıttığını bildirdi. Fitch'in bu kararında Türkiye'nin benzer ülkelere göre düşük genel hükümet borcu, dış piyasaya erişim geçmişi ve yönetilebilir seviyedeki borç ödeme profili etkili oldu.
Moody's de Türkiye ekonomisi için bu yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 2,6'dan yüzde 4,2'ye ve gelecek yıl için yüzde 2'den yüzde 3'e yükselterek, doğru politika setlerinin uygulandığını teyit etti.
Emsal ülkelere göre düşük kamu borcu ve ihtiyatlı bütçe politikalarının, mali politikanın etkinliğini yansıttığı vurgulanan Moody's raporunda, Türkiye bankacılık sektörünün sağlam yapısına işaret edilerek sektörün finansal stres dönemlerinde dahi dış borçlarını yenileyebildiğinin altı çizildi.
Seçim öncesinde 700 puan seviyelerindeki CDS puanı da ekonomide atılan adımlar ve OVP'de verilen mesajlar sonrasında 400 baz puanın altına geriledi.
"AA"