Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Elbistan ile Malatya arasındaki tarihi kervan yolu üzerinde inşa edilen Sevdilli Hanı, bir zamanlar yolcuların ve kervanların güvenli konaklama duraklarından biriydi. Bugünse, bu anıtsal yapının yalnızca temel izleri ve birkaç duvar kalıntısı ayakta kalabilmiş durumda. İnşa kitabesi bulunmayan yapı, mimari özellikleriyle 13. yüzyılın ikinci çeyreğine tarihlendiriliyor.
TAŞ TEMELLERİYLE GEÇMİŞE IŞIK TUTUYOR
Kuzey-güney doğrultusunda inşa edilen ve yaklaşık 21 x 27 metre dış ölçülere sahip han, giriş bölümü, yan servis odaları ve üç sahnlı bir barınaktan oluşuyordu. Güney cephesinde yer alan cümle kapısından girilen yapının iç mekânı, ortada iki sıra taş payeyle üç sahna ayrık; bu sahnlar beşik tonozlarla örtülmüştü. Yapıda kullanılan taş malzeme ve dış duvarlarda yer alan üçgen destek payandalar, dönemin Selçuklu mimarisinin belirgin izlerini taşıyor. Yolcularla birlikte hayvanların da barındığı bu tür hanlar, Orta Çağ Anadolu’sunun en önemli taşınma ve ticaret yapıları arasında yer alıyordu. Bugün dere kenarında, bahçeler arasında adeta saklı kalan Sevdilli Hanı, hem yerel tarih hem de mimarlık tarihi açısından önemli bir kültürel miras olarak dikkat çekiyor. Ancak yapının daha fazla tahribata uğramadan koruma altına alınması ve turizme kazandırılması gerektiği yönünde çağrılar gün geçtikçe artıyor.