Yeditepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Natalya Ketenci, 11-18 Ocak Tasarrufu Haftası’na ilişkin açıklamalarda bulundu.
Enerji kaynaklarının kıt olması nedeniyle özellikle Türkiye gibi enerji kaynağı açısından zengin olmayan ülkeler için tasarrufun çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ketenci, "National Footprint and Biocapacity Accounts 2022’ye göre insanlık doğayı gezegenimizin kendisini yenileyebileceğinden 1,8 kat daha hızlı tüketiyor. Yani insanlar sanki 1.8 dünya var gibi yaşıyor. Türkiye için bu rakam 2,1. Sanki elimizde, 2,1 tane Türkiye var gibi yaşıyor ve tüketiyoruz" diye konuştu.
Enerji tasarrufunu en verimli şekilde uygulamak için "Döngüsel Ekonomi”nin önemli bir ekonomi modeli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ketenci, “Bu modelde, ürünleri yeni kaynakları kullanmadan, atık olarak düşündüğümüz materyallerden elde edebiliyoruz. Ürün henüz üretim bandındayken geri dönüştürülebilecek şekilde tasarlanıyor" dedi.
“DÖNGÜSEL EKONOMİYE VE YENİLENEBİLİR ENERJİYE YATIRIM YAPILMALI”
“Kurumlar için en önemli önlem döngüsel ekonomiye ve yenilenebilir enerjiye yatırım” diyen Prof. Dr. Natalya Ketenci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"John Rockfeller, yakıt üretiminde, bir gram israfa müsamaha göstermediği için dünyanın en büyük yakıt üreticisi oldu. Geçmişte atık kabul edilen ürünleri, benzin üretimi için kullanmaya başlayıp bu üründen en büyük kazancı elde etmişti. Döngüsel ekonomide yeni kaynakları kullanmadan elimizde olanları kullanıyoruz. Tabi ki, bir ülke veya kurum geceden sabaha değişemez. Bunun için yeni teknoloji geliştirmek, zaman ve yatırım gerekiyor."
“ANAOKULUNDAN İTİBAREN EĞİTİM”
Bireysel olarak en önemli önlemin ise anaokulu ve ilkokullardan itibaren eğitim olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ketenci, atık ayırmanın her yaş için önemli bir eğitim konusu olduğunu dile getirdi. Ketenci, “Gençler yavaş yavaş döngüsel ekonomiye alışmaya başlıyor ama orta yaş ve üstü tasarrufçu değil tüketici olarak yaşamaya alıştı” ifadelerini kullandı.
"DÖNGÜSEL EKONOMİ: TÜRKİYE’DEN MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLAR"
Prof. Dr. Natalya Ketenci editörlüğünde, Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi akademisyenlerinin katkılarıyla, geçtiğimiz ay İngiltere’de “Döngüsel Ekonomi: Türkiye’den Multidisipliner Yaklaşımlar” isimli kitap yayınlandı. Ketenci, döngüsel ekonomiye ilişkin yurt dışında çok fazla kaynak olmasına karşın, bu kitabın Türkiye’den örneklerin bulunduğu ilk kitap olduğunu ifade etti. Farklı sektörlerde döngüsel ekonominin durumunu inceleyen kitap, “Türkiye’deki enerji sektörü ne kadar döngüsel?” sorusuna da yanıt arıyor.
“TÜRKİYE İÇİN EN OLASI ALTERNATİF GÜNEŞ ENERJİSİ”
Prof. Dr. Natalya Ketenci, tüm dünyada çevreyi kirleten endüstrilerin başında enerji sektörünün geldiğini belirterek, Türkiye’deki enerji sektörünün durumunu şöyle özetledi:
“Türkiye’deki enerji sektörü, sürekli artan enerji maliyetleri nedeniyle ekonomik büyümeyi zorlaştıran, yüksek düzeyde enerji kaynaklarına bağımlılık ile karakterizedir. Bu nedenle Türkiye, Avrupa gibi altyapısını iyileştirmeyi ve enerjide dışa bağımlılığını azaltmayı planlıyor. Türkiye’de yenilenemeyen enerji için en olası alternatif güneş enerjisidir. Teknolojideki gelişmelerle güneş enerjisi, elektrik üretimi ve su ısıtmada karbon emisyonu olmadan doğal gaza verimli bir alternatif olabilir. Ancak kıt ve zehirli maddelerden üretilen güneş panellerinin kullanımı çevreye daha da fazla zarar veriyor. Geri dönüştürülmeyen güneş panelleri, nükleer santrallerden 300 kat daha fazla atık üretiyor. Dünyada güneş enerjisi sektörünü döngüsel ekonomiye dâhil edecek ve yeşil yapacak teknolojiler üzerine araştırmaları destekleyen çeşitli fonlar var. Türkiye, enerji sektörü için döngüsellik araştırmasında yer almaktadır, ancak bu daha uzun bir süreçtir.”
DAHA FAZLA AR-GE YAPILMALI"
Yeşil ekonomiye geçişte elektrikli araçların da geri dönüştürülmeyen zehirli piller sorununu ortaya çıkardığını kaydeden Ketenci, “Türkiye’de yeşil ekonomiye geçiş, dünyadaki diğer ülkeler gibi sorunsuz geçmiyor. Bu nedenle yeşil ekonomiye geçişin mümkün olduğu kadar temiz olabilmesi için sürekli ve ileri düzeyde araştırma yapılması gerekmektedir” dedi.
DHA