Fransızlar tarafından yakılıp, İsmet İnönü, zamanında satılan medrese (Maraş Mevlevîhânesi) şimdilerde ise Saraçhane Çarşı’sındaki alanda Saatçiler Pasajı olarak kullanılıyor. Alaüddevle Bey, ‘Malımın en iyisi ve hâlisiyle yaptırdığım medreseyi, amacı dışında kullananlara, değiştirmeye kalkan ve tahrifat yapanlara, ‘Allah’ın laneti, O zalimler üzerine olsun.’ diyerek yaptırıp, vakfettiği medresenin uygun kullanılmadığı belirlendi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mesut Bilginer’de, Maraş Mevlevîhânesi medrese üzerine araştırma yaparak, konuyu kitaplaştırdı.  Gazetemize açıklamalarda bulunan Bilginer,  “Dulkadiroğulları, hâkimiyet kurduğu topraklarda vakıflar kurarak büyük imar faaliyetlerinde bulunmuştur. Birçok camii, mescid, medrese, türbe, han, hamam, köprü, zaviye, kale gibi önemli eserler inşa etmişler ve Osmanlı Devleti döneminde de söz konusu vakıfların hukuki varlıkları devam ettirilmiştir. Kahramanmaraş Ulu Camii, Elbistan'da Alâüddevle Bey Camii (Cami-i Atik) ve Ümmet Baba Camii, Antep'te Alâüddevle Bey Camii, Haruniye'de Haruniye Camii, Kırşehir’de birkaç cami, Maraş'ta Bağdadiye Medresesi, Taş Medrese, Adıyaman’da Ulu Camii gibi eserler en önemlilerindendir. Maraş’taki Kapalıçarşı’ya bitişik Yum Dede Zaviyesi (Maraş Mevlevîhânesi) de bu vakıflardan biridir.”

IMG_20221110_144721IMG_20221110_144721

YUM DEDE ZAVİYESİ  (MARAŞ MEVLEVİHANESİ)

Öğretim Görevlisi Mesut Bilginer, Dulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey, vakfiyesi ve medrese görevlisi olan Mevlevi Lideri Yum Baba’yla ilgili şunları dedi: “Bedestenin doğusunda, günümüzde Saatçılar Pasajı olarak bilinen yerde, kendi cebinden vakfederek 1508 yılında yaptırdığı ve yaklaşık 400 yıl hizmet veren, Yum Dede Zaviyesi’nin (Maraş Mevlevihanesi) yapılmasını anlatmaktadır. Vakfiyeye göre, her gün sabah akşam oradaki fakirlere yemek pişirilmesini şart koşmuş, giderlerinin karşılanması için de; zaviye binasıyla birlikte, Dergâha gelir getirici gayrimenkuller vakfetmiştir. Bu vakıflar şunlardır: Zaviyenin bitişiğindeki boş arazi, Kapalı Çarşı’da on dükkan, Ardıl Nahiyesinde bir değirmen ve Seki Çınarı’nda mezra.”

IMG_7820

HAN DUVARLARI’NDAKİ ŞEYHOĞLU SATILMIŞ EFENDİ

Mesut Bilginer, Maraş Mevlevihane’sinin araştırılmasına nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı: “Müftü olan merhum Pederimin memuriyeti sebebiyle çocukluğumuz çevre ilçelerde geçtiği için hep Maraş’ı özlerdik. Bu sebeple, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirini ilk duyduğumda hayran kaldım ve ezberlemeye başladım, özellikle de Maraşlı Şeyhoğlu’nu anlattığı kıtaları ezberledim. Sonra, 1990’larda Maraş Mevlevihane’sinin yerini öğrenince araştırmaya başladım. Kahramanmaraş’ta Mevlevi kültürünü ve neşesini yeniden ortaya çıkarmak için 1995 yılında Kahramanmaraş Hz. Mevlânâ Kültürü; Tasavvuf Mûsikîsi ve Folklorünü Araştırma ve Yaşatma Derneği’ni kurduk. Derneğimizin temel amacı, “Hz. Mevlânâ Kültürüne ve Türk Tasavvuf Mûsikîsine ait olan her türlü nota, bilgi, belge, doküman ve yayınları temin etmek, arşiv oluşturmak; arşive alınan eserleri öğrenmek, icra etmek,  öğretmek; semâ icrâ etmek ve semâzen yetiştirmektir. Bu sebeple Dernekte bir araya geldiğimiz zaman, alâka duyduğumuz bu konularda kadim dostum Ali Avgın Beyle sohbet ederdik. Bu meyanda Maraş Mevlevihane’sini hakkında bulduğumuz bilgileri ve belgeleri heyecanla paylaştık. Biz “iki işletmeci” olarak uzman olmadığımız bir konuda Erenlerin himmetiyle yol almaya çalıştık. Hakkını teslim edelim; daha çok Ali Bey gayret etti. Beraberce bulduğumuz bilgi ve belgeleri köşe yazılarına aktardı; böylece pek çok kişi, bu gün Saatçılar Garajı olarak bildiğimiz çarşının aslında Mevlevî Dergâhı olduğundan haberdar oldu.” 

1668105933891-6f35066e-caff-4e24-b7ed-6d02c9cebb01_edit_61942704836902

II: ABDÜLHAMİD ONARIP, SELİM DEDEYE NİŞAN VERDİ

Öğretim görevlisi Bilginer, 130 Mevlevi dergâhından günümüzde sadece 30 tane kaldığını ifade ederek Abdülhamid’in Maraş Mevlevi Dergâhına yaptıklarını anlattı: “Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum. Yum Baba ayrı Gaffar Baba ayrı ayrı kişiler; bunlar aynı kişi değil!  Yum Baba1500’lü yıllarda, Gaffar Baba 1800’lü yıllarda yaşamıştır. 1897 yılında Maraş Mevlevi Dergâhı’nın Şeyhliğini Selim Dede yaparken dönemin padişahı II. Abdülhamid tarafından yenileme bakım masraflarını üstlenilmiş ve aynı zamanda Selim Dede’ye Osmanlı Nişanı verilmiştir. Yenileme çalışmasından sonra II. Abdülhamid adına yazılan kitabe yangın sonrası küller altında kalıp hasar almasın diye Çukuroba Camii’ne taşındı. Bu arada unutmadan ilave edelim; Han Duvarları şiirindeki Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış Efendi, son Mevlevî Şeyhi Mehmet Selim Dede’nin üvey oğludur. Bu bilgi Mehmet Selim Dede’nin torunu Araştırmacı Yazar Coşkun Çokyiğit tarafından teyit edilmiştir. ”

1668105850430-aef82f19-1c27-421f-b806-7510cc6109c6

SAKAL-I ŞERİF KAYIP,  ŞEYH EFENDİLERİN MEZARLARI NEREDE?

Kahramanmaraş’ın kurtuluşu döneminde Fransızların Maraş’ta yangın çıkararak kaçtığını dile getiren Mesut Bilginer, “12 Şubat 1920 tarihindeki Kurtuluşumuza 11 gün kala Fransızlar çekilirken tüm Kapalı Çarşıyı ve Maraş Mevlevi Dergâhını ateşe verdi. 1 Şubat 1920 yılında ateşe verdikleri Kapalı Çarşı ve çevresindeki yangın bir hafta sürdü. Genel Kurmaya çekilen telgraflarda ‘hâlâ yanıyor’ cümleleri yürek yakmaktadır. Mevlevi Dergâhında bulunan Sakal-ı Şerif önemli günlerde ziyaret edilirdi. Ahşap yapı olduğundan Dergâh yanmıştır; Peygamberimizin uzuvları yanmaz tabii, Sakal-ı Şerif’i muhafaza eden ve II. Abdülhamid’in gönderdiği Kâbe örtüsü muhtemelen yanmıştır. Sakal-ı Şerif’in akıbeti bilinmemektedir. Mevlevî geleneğine göre Şeyh Efendi vefat edince Dergâhın haziresine sırlanır yani defnedilirdi. Maraş Mevlevi Dergâhının bugün içindeki Zât-ı Şerifin Yum Baba olduğu rivayet ediliyor. Hâlbuki çok daha fazla kişinin orada yattığı düşünülmektedir. Sadece bir kişi olamaz! Nitekim Besim Atalay, “Her Yönüyle Maraş” isimli kitabında 1892 yılında vefat eden sondan bir önceki Şeyh Efendi Hâmi-i Maraşî Abdülgaffar Baba’nın Dergâhın haziresine sırlandığını yazmaktadır. Özellikle, Dr. Lütfü Alıcı tarafından latinize edilerek yayınlanan “Hâmi- i Maraşî Divanı” bu konuda etraflıca bilgi vermektedir. Dergâh 1920’de yanmış ve fakat son Mevlevi Şeyhi Selim Dede 1925 yılında vefat etmiştir. O halde önceki Şeyh Efendilerin mezarları nerededir? Acaba, oradaki betonarme dükkânlarının altında mı kaldı?”

VAKIF MALI SATILAMAZ!

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bilginer, alanın vakıf malı olduğunu İsmet İnönü tarafından çıkarılan Kanun’la 1941 yılında satışa sunulduğunu dile getirdi. Bilginer, “Yangından sonra öylece kaderini bekleyen Maraş Mevlevi Dergâhı, tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından İsmet İnönü tarafından çıkarılan Kanun ile 1941 yılında ‘Tarihi niteliği olmadığı’ gerekçesiyle satıldı. Vakıf malları satılamaz, Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya’ya dokunulmayacak şartıyla vakfettiği gibi Alaüddevle Bey’de kendi cebinden para vererek vakfettiği bu Dergâhın satılması yanlış bir karardı.” şeklinde konuşarak tepkisini dile getirdi.

İBRAHİM SOLAK

ESNAFLA HELALLEŞİLSİN, MEVLEVÎ DERGÂHI YAPILSIN,

Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey’in vakfettiği alanın özüne dönmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Bilginer,  “Esnafla helalleşilsin, mevlevî dergâhı yapılsın. Bu konudaki en önemli kaynaklardan biri Prof. Dr. İbrahim Solak tarafından yayınlanan Dulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey’in Vakfiyesi’,  bir diğer eser ise Prof. Dr. Mehmet Özkarcı’nın  ‘Kahramanmaraş’ta Türk Kültür Varlıkları’ isimli eseridir.   Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin yayını olarak Fatih Adanır ve arkadaşları tarafından hazırlanan ‘Saklı Değerlerin Kahraman Şehri: Maraş” isimli eserler de referans alınması gereken çalışmalardır. Vakıf sahibi Alaüddevle Bey, ‘Malımın en iyisi ve hâlisiyle yaptırdığım’ dediği bu yerleri, amacı dışında kullananlara, değiştirmeye kalkan ve tahrifat yapanlara, ‘Allah’ın laneti, O zalimler üzerine olsun.’ derken, ‘Ancak, onun onarımı, ebedileştirilmesi, şartların uygulanıp desteklenmesi, kayıtların yapılması ve tespiti, sözleşme hükümlerinin tanıtılması, maddeler ve maddelerin sınırlarının korunmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun’ diyerek dua etmektedir. Bu sebeple, Maraş Mevlevihane’si, vakfiyeye uygun olarak ihya edilmeli; Mevlevihane’nin bulunduğu bin metrekarelik alan (Saatçılar Pasajı olarak bilinen yer) istimlak edilerek aslına uygun bir mimari projeyle bu şehre yeniden kazandırılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Muhammet Çay

Editör: Didem Kayabaşı