Okuma faaliyetlerinin kendini göre farklı maceraları olur . Sürpriz sayılabilecek eserlerle karşılaşmak insanı heyecanlandırıp yeni irfan dünyalarının eşiğine bırakır. Okumayı bir ömür boyu sürdürmek şart . Eğer bir yerde kalır ilerleme sağlayamazsak okuma kilitlenir elimiz kitaba ulaşmaz olur.
HALİL İNALCIK ADALET KİTABI nı gördüğümde şöyle durup dikkatlice inceledim. Kitabın üç editörün adıyla yayınlanan bir eser olduğunu anlayınca daha dikkat ettim. İçerdiği konu başlıklarını görünce bu eserin ne kadar önemli olduğunu anladım. Onlarca esere serpiştirilen hukuk olguları derli toplu anlatılıyor dünden yarına hukuk dünyasının temel sorunlarına öğretici tarzda yer veriliyordu.
Sunuş yazısında şu satırları: “ Dünyanın en köklü geçmişine sahip milletlerden olan Türklerin , adalet anlayışını idare geleneklerinde bu anlayışın yerini , tarihi süreçte yaşanan değişim ve dönüşümleri , yüzyıllar içinde teşekkül eden önemli hukuk ve adalet kurumlarını inceleyen araştırmalardan bir demet sunmak amacıyla hazırlandığını “ okuyunca eserin kıymetini anladım.Fatih Kanunlarını duymuş olmalısınız peki bu kanunların içeriğinde ne vardı? Kitabın seksen yedinci sayfasında verilen bilgiler hayli önemli “ İslamiyet , gerek kamu hayatını , gerekse fertler arasındaki münasebeti düzenleyen ve dini temellere dayanan bir tek kanun tanıyordu , o da şeriattı…Gerçekte, tamamıyla hususi şartlar altında gelişen Osmanlı Devleti , şeriatı aşan bir hukuk nizamı geliştirmiştir “ . Peki bu nasıl olmuştur ? Kitabın ilerleyen sayfalarında bu bilgiler sizleri bekliyor.
1839 da ilan edilen Tanzimaz Osmanlı toplum yapısında çok farlı yeniliklere yol açtı.Hukuk devleti anlayışı , hukuki eşitsizlikleri kaldırmış ,kanunlaştırma kavramı yerleştirilerek sivil ve askeri görevlerin bir kişide toplanmasına son verilmişti. Batılı devletler Osmanlı yöneticilerini ikna ederek Avrupa da ki gibi bir medeni hukuka geçmeyi teşvik ediyor bundan da kendilerince ekonomik ve sosyal çıkarlar elde etmeyi amaçlıyor bunun içinde başta Sadrazam Ali Paşayı , Mustafa Reşit Paşayı bu işe teşvik ediyorlardı.Bunların karşılarında ise Ahmet Cevdet Paşanın bulunduğu bir gurup yer alıyor batı kanunlarını almak yerine dini müktesebattan hareketle bir medeni kanun hazırlamanın mümkün olduğunu belirtiyorlardı. Bu iki gurup arasında yapılan müzakereleri Cevdet Paşa kazanınca MECELLE diye bilinen eserin hazırlanmasına başlandı. 1868 – 1876 yılları arasında 16 kitaptan oluşan bin sekiz yüz elli bir maddelik Mecelle kitabı hazırlandı ve bu toplum hayatını düzenleyen bir kanun oldu . İlerleyen yıllar bu çalışmaların yetersizliğine işaret edince yeni kanunlaştırmalara gidildi batı hukukundan yararlanmak fikri hiçbir zaman gündemden düşmedi.
1856 yılında yapılan Paris konferansında Osmanlı heyeti kapitülasyonların kaldırılmasını teklif edince Avrupalı ülkeler bunun ancak İslam Hukuku ve ona bağlı Şeriyye mahkemelerinin kaldırılmasıyla mümkün olabileceğini belirtiler ( sh .258 ) . Peki sonraki yıllar bizlere neler getirdi .Avrupalı devletler bu emellerine ne zaman ve nasıl ulaştılar ?
HALİL İNALCIK ADALET KİTABI ,YEDİ TEPE YAYINLARI , İSTANBUL , 2015