İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Filistin bölgesindeki sivillere uyguladığı bombardıman, tam bir yıl olmasına rağmen hala sürerken, Türkiye’den Filistin’e destekler de devam ediyor. İsrail’in Gazze başta olmak üzere Filistin halkına karşı insan haklarını ihlal eden yaptırımlarda bulunması Türkiye tarafından her zaman kınanırken, bu feci saldırıların başlamasına bugün tam bir yıl oldu. Bu kapsamda Kahramanmaraş’ta AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından, Filistin’deki insan hakları ihlallerine ve katliamlarına dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı düzenlenen basın açıklamasında, İsrail’in Filistin bölgesinde yaşattığı olaylar kınanırken, bu durumun uluslararası insan hakları standartlarına aykırı olduğu belirtildi. AK Parti Kahramanmaraş İl Başkanlığı binasında düzenlenen basın açıklamasına; AK Parti İl Başkanı Av. M. Burak Gül’ün yanı sıra; parti yetkilileri, sivil toplum temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katılım sağladı. Basın açıklamasında, katledilen masumların anıldığı ve uluslararası toplumun bu ihlallere karşı duyarlı olması gerektiği ifade edildi.
KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUZ
Bu kapsamda AK Parti İl Başkanı Av. M. Burak Gül şu ifadelerde bulundu; “ İsrail’in Filistin’e yönelttiği insanlık dışı saldırının birinci yılında bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bu vesileyle, Filistin halkının maruz kaldığı zulmü bir kez daha güçlü bir şekilde kabul etmediğimizi ve Filistin davasını savunmaya devam edeceğimizi tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyoruz. İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelttiği saldırılarla Filistinli savunmasız sivilleri hedef almış, uluslararası hukuku hiçe sayarak büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır. İşlediği soykırım suçunun üzerini örtmek için de 7 Ekim’i bahane etmektedir. Bu noktada çok önemli bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz: 7 Ekim, meselenin sanki sıfır noktasıymış gibi ele alan bir yaklaşımı kesinlikle kabul etmiyoruz. 7 Ekim esasında İsrail katliam ve soykırım makinesinin hız ve şiddetinin daha da artmasıdır.
7 EKİM’DE BAŞLAMADI!
Bir yılın içinde 17 binden fazla çocuk, 11 binden fazla kadın olmak üzere 42 binden fazla masum Filistinli, İsrail’in acımasız ve insanlık dışı saldırılarında şehit düştü. Hiçbir şey 7 Ekim’de başlamadı! Süregiden soykırıma 7 Ekim sebep olmadı! 77 yıllık bir işgal, zulüm ve katliam tarihinden bahsediyoruz. Topraklarından edilmiş, hakları ve malları gasp edilmiş, öldürülmüş ve katliama uğramış milyonlardan bahsediyoruz. Böyle bir gasp ve hırsızlığın üstüne kurularak, uluslararası hamlelerden yüz bulup günümüze kadar gelen bu suç şebekesinden zaten ne hak ne hukuk ne de adalet beklenebilir. Diğer taraftan, uluslararası hiçbir kurum bu insanlık dışı durumun durdurulması için yeterli çaba sarf etmemiş, insan haklarını ağzından düşürmeyen bazı Batılı devletler maalesef ki İsrail’i kınama cesaretini bile gösterememiştir. Bugün hala uluslararası toplum gereken adımları atmaktan, uluslararası hukuku işletmekten son derece uzaktır.
İNSANLIĞA SÖYLEYECEK TEK BİR SÖZÜM KALMAMIŞTIR
İsrail, bölgenin ortasına Batılı güçlerce bırakılmış bir bomba misali on yıllardır bölgede istikrarsızlık ve kaos kaynağı olmayı sürdürmektedir. İsrail, kurulduğu günden bu yana Batı’nın çifte standardını, ikiyüzlülüğünü ve ikircikli tavrını gösteren bir örnek olmuştur. 7 Ekim’den bu yana da acizlik, zayıflık ve sefaleti göstermiştir. Bugün bu katliama ses çıkarmayan hiçbir devletin kendini ciddi bir devlet olarak görme hakkı yoktur. Yine bugün bu soykırıma itiraz edemeyen hiçbir ülkenin insanlığa söyleyecek tek bir sözü kalmamıştır. İsrail, 1930’ların Nazi Almanyası’ndan farksızdır. Tıpkı Nazi Almanyası gibi soykırımcı, saplantılı ve ırkçı bir ideolojiye sahiptir. Yine tıpkı Nazi Almanyası gibi saldırgan, şımarık, küstah davranışlar sergilemektedir. İsrail bugün Ortadoğu’da etrafına bulaşan ve tüm bölgenin düzen ve istikrarını tehdit eden bir yapıdır. Nazi Almanyası’nın durdurulmamasının dünyanın başına açtığı dertleri tarihten biliyoruz. Bugün de İsrail durdurulmadığı takdirde tüm bölgeyi ateşe atana kadar devam edecektir.
İSRAİL DURDURULMALIDIR!
Bu nedenle tüm gücümüzle haykırıyoruz: İsrail durdurulmalıdır! Netanyahu hesap vermelidir! Diğer taraftan devam eden bu vahşet karşısında ortak bir adım atamayan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumdan da dersler çıkarmalıyız. Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin daha adil bir dünya ve daha etkin bir İslam dünyası için ne kadar elzem olduğunu bir kez daha görüyoruz. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistin’in haklı davasını her zaman ve her platformda savunduk; savunmaya da devam edeceğiz. Türkiye, yalnızca diplomatik yollarla değil, aynı zamanda insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle de Filistin halkının yanında olmuştur. Filistin’e yapılan insani yardımların büyük çoğunluğu bugün ülkemiz tarafından yapılmaktadır. Konuyu insani boyutlarının yanı sıra stratejik boyutlarıyla da en ince ayrıntılarına kadar ele alıyoruz.
BAĞIMSIZ OLARAK TEK BİR CEPHEDE BİRLEŞMEYE DAVET EDİYORUZ
İsrail saldırganlığının ülkemize de yönelme riski, tüm bölge ülkeleri gibi biz de görüyoruz. Vadedilmiş topraklar safsatasının içine ülkemiz topraklarını da katan bu suç şebekesinin planlarının farkındayız. Stratejik tüm hazırlıklarını yapan bir ülkenin özgüvenini taşıyoruz. Fakat aynı zamanda toplumsal istikrarın da hayati olduğunu bildiğimizden, her cepheyi güçlü tutmak için vatandaşlarımızı ülkemizin karşılaşabileceği uluslararası tehditler konusunda siyasal ve ideolojik tutumlarından bağımsız olarak tek bir cephede birleşmeye davet ediyoruz. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın yıllardır tekrarladığı “Bir olacağız, iri olacağız, dert olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız” çağrısını bir ahitleşme olarak görüyoruz. Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin ve siyasal iradenin öneminin hem bölgemiz hem de insanlık için ne denli hayati olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
FİLİSTİN, TÜM İNSANLIĞIN VİCDAN DAVASIDIR
Filistin davasına sahip çıkan Cumhurbaşkanımızın küresel çeteler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından yıllardır neden hedef alındığını bugünlerde yeniden idrak ediyoruz. Filistin, sadece bir coğrafi bölge ya da bir halkın mücadelesi değildir; Filistin, tüm insanlığın vicdan davasıdır. Filistin’in bağımsızlık mücadelesi, aynı zamanda evrensel insan hakları mücadelesidir. İsrail’in işgal politikalarına, Filistin halkına uyguladığı zulme ve insan hakları ihlallerine karşı mücadelemiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devam edecektir.