Ali Göl, sadece bir doğa harikası olmanın ötesinde, aşk, fedakarlık ve cesaretin sembolü olarak kabul ediliyor.  Yöre halkı tarafından "Oli Göl" olarak da bilinen Ali Göl, esrarengiz su birikintisi şeklinde, kuşaktan kuşağa aktarılan efsaneleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Bir rivayete göre adını bir aşk hikayesinden alan bu gölün efsanesi, bölgede yaşayan ve çobanlık yapan Ali'nin, büyük ve güçlü bir beyin kızına gönül vermesiyle başlar. 

Ekran Görüntüsü 2025 02 01 112554

Beyin kızı da Ali'yi sever ancak babası, bu aşkın gerçek bir fedakarlıkla sınanması gerektiğini düşünerek, Ali'ye zorlu bir şart koşulur: "Nurhak Dağları'nda bir kış geçireceksin." Ali, sevgisinin büyüklüğünü kanıtlamak için kabul eder ve atıyla birlikte dağlara çıkar. Soğuk, açlık ve susuzluğa direnir, ancak en sonunda dağların iç titreten uğultularına dayanamaz ve hayatını kaybeder. Bugün bile mağaranın duvarlarında, Ali’nin ölümüne dair şu sözlerin yazılı olduğu rivayet edilir: "Açlıktan, susuzluktan değil, dağların uğultusundan öldü." Mağaranın önündeki oyuk taş ise Ali'nin atının yemliği olarak kabul edilir. Bu olayın ardından göl, Ali’nin ismiyle anılmaya başlanır.

Ekran Görüntüsü 2025 02 01 112718

BİR AŞKIN BEDELİ: ALİ GÖL’ÜN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ

Ali Göl’le ilgili anlatılan ikinci efsane ise kahramanlık ve cesaretle ilgili. Hikayeye göre, Elbistan’ın beyi, kızını iyi bir savaşçı olarak yetiştirir. Savaş meydanında kızının hayatını kurtaran Ali adlı bir yiğit, ona gönül verir. Ancak beyin kızıyla evlenebilmesi için yiğitliğini herkese kanıtlaması gerekir. Bey, bu aşkın sınanması için Ali’ye Nurhak Dağları’ndaki bir mağarada tam kırk gün boyunca yalnız yaşamayı şart koşar. Ali, atıyla birlikte mağaraya çekilir ve bütün zorluklara direnmeye çalışır. Ancak, en fazla otuz iki gün dayanabilir. O gün sonunda hayata veda eder. Mağaranın duvarlarında yazılanlar ise tüyler ürperticidir: "Ben ve atım ne açlıktan ne korkudan öldük, biz iniltiden öldük." Bu trajik olaydan sonra bölge halkı, bu mağarayı "İnleyen Mağara" olarak adlandırır ve efsane nesilden nesile aktarılır.

Muhabir: MELİKE ALGAN