Kurtuluş Savaşı’nda cesaretiyle halkına umut veren, tek evladını vatan uğruna cepheye gönderen ve düşman baskısı karşısında yılmayan bir Anadolu kadını olan Hürü Ana, Maraş’ın destansı direnişinin sembol isimlerinden biri olarak hafızalarda yerini aldı. Türkiye’nin Milli Mücadele yıllarında birçok kahraman, vatan savunmasında önemli roller üstlendi. Ancak bazı isimler vardı ki yalnızca cephede savaşarak değil, halkına cesaret ve direniş ruhu aşılayarak da tarihe geçti. Kahramanmaraş’ın Kuytul Mahallesi’nde yaşayan Hürü Ana, işte bu kahramanlardan biriydi. 1871 yılında doğan Hürü Ana, cesaretiyle halkını uyandıran, tehditler karşısında yılmayan ve büyük bir fedakârlıkla vatanı için mücadele eden kadınlardan biri olarak biliniyor.

İŞGALE KARŞI BİR ANADOLU KADINININ CESARETİ

Halk arasında “Hürü Ana” adıyla anılan kahraman kadının asıl adı nüfus kayıtlarında “Huri” olarak geçse de, o hep cesaret ve azmiyle tanındı. Baba adı Kalender, anne adı ise Selver olan Hürü Ana, hayatını sürdürdüğü Kuytul (Kurtuluş) Mahallesi’nde yıllarca Ermeni komşularıyla barış içinde yaşadı. Ancak işgaller ve çetelerin ayaklanmasıyla birlikte yıllardır süren dostluk ve komşuluk yerini düşmanlığa bıraktı. Dönemin çalkantılı günlerinde Ermeni çeteciler, halkı sindirmek için saldırılarda bulunmaya başladı. Çocuk, yaşlı, kadın demeden yapılan bu saldırılar karşısında birçok kişi korkuya kapıldı. Ancak bu korkuya kapılmayan ve halkına cesaret aşılayan biri vardı: Hürü Ana. Elinde yalnızca bir odun parçasıyla düşmana meydan okuyan bu güçlü kadın, mahallesinde adeta bir direnişin sembolü haline geldi.

VATAN İÇİN ADANAN BİR EVLAT

Hürü Ana, evladını da vatan savunmasına adamıştı. Henüz 16 yaşında olan oğlu Ökkeş’i cepheye uğurlarken gözlerinin içine bakarak, “Ya şehit olacaksın ya gazi!” diyerek vatan sevgisini oğluna aşılamıştı. Savaşın en çetin günlerinde korkusuzca sokaklara çıkar, komşularına cesaret verir, düşmana karşı meydan okurdu. Ömrünü vatanı ve milleti için mücadeleye adayan Hürü Ana, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Maraş’ta yaşamaya devam etti. Soyadı Kanunu çıktığında “Şeker” soyadını alan kahraman kadın, 5 Ağustos 1953’te hayata gözlerini yumdu. Onun cesareti, fedakârlığı ve vatan sevgisi nesilden nesile anlatılmaya devam ediyor.

Muhabir: MELİKE ALGAN