Mıllış Nuri, Kahramanmaraş’ta 1898 yılında Cinalioğulları’ndan Hacı Mustafa “Recep” Ağa’nın oğlu olarak dünyaya geldi. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en çetin dönemlerinden birinde, cesaretiyle ve azmiyle tanınan bir kahraman olarak anılmaya başlandı. Şehrin düşman işgali altına girmesiyle birlikte, Nuri, Zülkadiroğlu Süleyman Bey’in çeteleri arasında yer alarak vatana hizmet etmeye başladı. Özellikle düşmanın korkusunu üzerlerinden atan cesaretiyle ön plana çıktı.
KUYUCAK KAHVESİNDEKİ MÜCADELE
Kuyucak kahvesinde, neredeyse yüze yakın Ermeni fedaisinin karşısına tek başına çıkması, onun kahramanlık hikayesinin önemli bir parçasıydı. Cesur yüreği, düşmanın iradesini sarsarken, aynı zamanda Maraş halkının moral kaynağı oldu.
VATAN SAĞ OLSUN, MİLLET SAĞ OLSUN
Avedis isimli Ermeni komitacının konağına düzenlenen baskın sırasında, Mıllış Nuri ağır yaralandı. Ancak savaşın ortasında, kendi sarkan bağırsaklarını yerine yerleştirecek kadar cesur ve dayanıklıydı. Her ne kadar tedavi süreci başarılı olmasa da, savaş alanındaki cesareti ve azmi asla unutulmadı. “Vatan sağ olsun, millet sağ olsun” diyerek, bağımsızlık mücadelesinin anlamını bir kez daha vurguladı. 3 Şubat 1920’de şehit düştüğünde, ardında sadece bir hayat değil, bir efsane bıraktı. Mıllış Nuri’nin adı, yüreklerde yaşamaya devam etti. Onun hikayesi, özgürlüğe giden yolda verilen mücadelenin bir simgesi haline geldi. Şiirlere, destanlara konu olan bu kahraman, Türk milletinin bağımsızlık aşkını ve vatan sevgisini yansıtan bir figür olarak tarihe kazındı. Mıllış Nuri, sadece bir asker değil, aynı zamanda özgürlüğü için savaşan bir liderdi. Onun azmi, gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor.