Tarihin derinliklerinden bu yana süregelen doğal taşların önemi günümüzde de gerçekliğini koruyor. Bu kapsamda Kahramanmaraş da değerli ve yarı değerli taşların merkezi konumunda bulunan iller arasında yer alıyor. Kutsal topraklardan çıkan bu doğal mineraller ve taşlar, insanlara duygusal ve fiziksel yönde adeta şifa kaynağı oluyor. Taş bakımından zengin bir il olan Kahramanmaraş’ta Fosil Taş Mineral işletmesini açan ve burada insanlara manevi bir hizmet sunan Gemolog ve Biyoenerji Uzmanı Mustafa Kemal Koca, bölgenin mineral zenginliğine vurgu yaparak Kahramanmaraş’ın adeta "taşın başkenti" olarak anılması gerektiğini belirtiyor. Doğal taşların yalnızca süs eşyası ya da ticari ürün olmadığını ifade eden Koca, taşların insan bedeni ve psikolojisi üzerinde olumlu etkiler yarattığına inanıldığını belirtiyor. Bu kapsamda, Kahramanmaraş'ta geliştirdikleri özel bir şifa yatağı projesinden bahseden Koca, içerisinde 80 farklı mineral, bakır ve özel bir Gans sıvısı kullanarak bir terapi ortamı oluşturduklarını söylüyor. Bu şifa yatağının, ücretsiz olarak deneyimlenebileceğini belirten Koca, terapi sonrası insanların enerji alanlarında gözle görülür bir rahatlama yaşadıklarını dile getiriyor.
KAHRAMANMARAŞ ADETA TAŞIN BAŞKENTİ
Kahramanmaraş’ın kutsal topraklarındaki mineral zenginliğine dikkat çeken Mustafa Kemal Koca; “Kuvars ailesinden taşlar, korundum ailesinden taşlar, Yakut ve Safir gibi değerli taşlar bölgede bulunabiliyor. Özellikle Ekinözü’nde halk arasında "ler taşı" veya "cin taşı" olarak bilinen Garnet taşı çıkarılıyor. Ayrıca dünyada sadece Kahramanmaraş'ta çıkan mavi arogonit ar. "Kadife kasidonlar" olarak bilinen taşlar da yine bu bölgeden çıkıyor. Kahramanmaraş, mineral ve maden açısından oldukça zengin bir yer. Türkiye'nin pek çok yerini gezmiş biri olarak, taş açısından en zengin yerin Kahramanmaraş olduğunu söyleyebilirim; burası adeta "taşın başkenti."
KAHRAMANMARAŞ HALKINA ÜCRETSİZ MİNERAL TERAPİSİ VE ŞİFA YATAKLARI
Doğal taşlar ve minerallerin bulunduğu, insan bedeni ve psikolojisine iyi gelen bir yatak geliştirdiklerini ifade eden Koca; “Kadim kaynaklardan alınan bilgilere ve bilimsel araştırmalara dayanarak, bazı minerallerin farklı organlar üzerinde olumlu etkiler yarattığını söyleyebiliriz. Ancak bu tedavi amacı taşımaz, daha çok terapi niteliğindedir. İlgili taşları insanların çakralarına yerleştirdiğimizde insanların sakinleştiğini ve dingin bir hale geldiğini deneyimledik. İş yerimizde oluşturduğumuz yatakta, 80 farklı mineral, bakır, keçe ve İranlı bir nükleer tıpçının geliştirmiş olduğu özel Gans sıvısı kullanarak bir terapi ortamı sunuyoruz. İnsanlar bu yatağa ücretsiz olarak gelip deneyimleyebilirler. Yatan kişilerin, enerji alanlarında rahatlama yaşadıklarını gözlemliyoruz. Özellikle bel fıtığı gibi rahatsızlıklar için etkili olduğunu belirtenler var. Ancak burada bir ilaç tedavisi değil, enerji ve mineral terapi yöntemi uygulanıyor. Bu yatakta 22 gün yatabilseler keşke, çünkü özellikle bel fıtığı ve psikolojik rahatsızlıklara iyi geldiğini gözlemledik. Frekans ve mineral değerlerini rahatlatan bu yatak, bir terapi olarak düşünüldüğünde eşsiz bir deneyim sunuyor. Kahramanmaraşlı vatandaşlar ücretsiz olarak bu yatağa yatabilirler. Süslü püslü bir şey değil gören ne bu ya diyor, ben de diyorum ki ya bir şey yok önyargı ve korku ile yatmayın, rahatlayıp deneyimleyin. İnsanlar ne kadar kabul etmese de bilinçaltında sürekli konuşan şeyleri dinlemesi gerekiyor. İnsan kendinin ve içindekinin farkına vardığında, dizginleri ele geçirdiğinde kendi komutanı oluyor aslında.
ÇAKRA VE ENERJİ MERKEZLERİ ÜZERİNE
İnsanın yedi ana enerji merkezi (çakra) olduğuna inanılır. Bu enerji merkezleri bozulduğunda, duygusal ve psikolojik dengesizlikler yaşanabilir. Tapduk Emre’nin de Yunus Emre'ye dediği gibi, "İnsanlar içinde ruh ile beden savaş halindedir, fakat insan bunun farkında değildir." Bu savaşı fark eden kişi, kendi iç dünyasında bir denge kurarak biyolojik bedenini de düzenleyebilir. Peygamber Efendimizin "nefsle cihat" dediği şey aslında budur: ruh ve beden arasındaki dengeyi sağlamak. Modern psikoloji ve dini söylemler aslında aynı şeyi söyler. Her çakranın ürettiği bir enerji vardır ve bu enerjiye uygun taşlar tarih boyunca kullanılmıştır. Eski dini metinlerde de bu taşların şifa amaçlı kullanıldığını görebiliriz. Çakralara denk gelen taşların enerji ve frekansları, o bölgedeki organlara iyi gelir. Ancak tekrar belirtmeliyim ki, bu taşlar ilaç değildir. Yalnızca mineral ve frekans açısından dengeleyici etkiye sahiptir. Bütün bunları bir araya getirirsek, insanlara bu taşları verdiğimizde, mineral değerlerine göre özel taşlar veriyoruz. Bilgi dahilinde kullanılmalı bu taşlar, mineral ve frekans değerlerini dengelememiz gerekiyor. İbn-i Sina ve Şirvani de aynı şeyi söylüyor, taşlar ilaç değildir, hekim tedavisine ek olarak kullanılır. Biz burada bu taşların bilgilerini sizlere aktarıyoruz.
BREZİLYA ARAŞTIRMA GEZİLERİ
Daha önce Brezilya’ya giderek oradaki ametist madenlerini ve yerel kültürü inceledik. Ayahuasca çayı gibi bazı ritüel deneyimlere katıldık. Şimdi tekrar bir tur düzenlemeyi planlıyoruz. 20-30 Ocak tarihleri arasında Türk Hava Yolları ile Brezilya ve Uruguay arasında bir kültür turu yapacağız. Şu anda 28 kişi bu tura katılmak için hazır. Özellikle yerel halkın bilgilerini ve minerallerle ilgili kadim bilgileri keşfetmek istiyoruz. Sonrasında, Afrika'da Dogon kabilesine bir gezi planlıyoruz 6 ay sonra. Taşların peşinden dünyayı dolaşıyoruz; sadece taşları görmekle kalmıyor, onların tarihi ve kültürel etkilerini de araştırıyoruz” şeklinde konuştu.