Kültür bir topluluğun paylaştığı ve yaşattığı ortak değerlerdir.
Bu değerlerin içinde dil, tarih ve inançları ilk başta saymak mümkün.
Sahip olduğumuz bu değerleri ne kadar koruyup ortaklığını devam ettirebilirsek millet olarak var olma becerimiz o kadar artacaktır.
İnsanın neyi neden yaptığı, davranışlarının neden belirli kalıplar içinde olduğu, sahip olduğu kültür kodlarıyla alakalıdır.
Bu kültürel kod insanın doğumuyla birlikte kültürel değerlerin ruhuna işlenmesi sürecinde inşa edilir.
Süreç içerisinde farklı kültürlerin etkisinden ne kadar uzak kalabilirsek kültürel kodlarımız o kadar doğru bir şekilde içimize işleyip, benliğimizi oluşturup ve süreklilik kazanır.
Çocukluğumuzda taklit yoluyla, ilerleyen süreçte ise öğrenme yoluyla kültür içimize işlemeye devam eder.
Müslüman Türk`ün kültürel kodlarının temelinde iki ana unsur var: İslamiyet ve Türklük.
Türk milletinin tarihini ele alırken İslamiyet önce ve sonrası olarak ikiye ayırmak mümkün.
Bu iki farklı dönemde sahip olunan kültür unsurları birbirinden ne kadar farklılık gösteriyor, ya da ortak unsurlara sahip.
Yaşadığımız dönemin öncesindeki tarih birikimimizi ne kadar biliyor ve ne kadar sahip çıkıyoruz?
Bugün sahip olduğumuz değerlerimizin unsurları hangi zaman diliminden itibaren bizim kültür kodlarımız içinde yer alıyor?
Diğer yandan İslam`la tanıştıktan sonra kültür kodlarımız içerisine giren değerler nelerdir, hayatımızı nasıl etkilemiştir sorusunu hiç soruyor muyuz kendimize.
Müslüman Türk`ün yaşadığı her coğrafya, her iklim ilim, irfan ve hikmet kokuludur, ama neden?
Bugün İslam dünyası içerisinde baştacı edilen pek çok kişilik Türk-İslam medeniyetinin ve coğrafyasının ürünüdür.
Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş, Kaşgarlı Mahmud, Yunus Emre, Mevlana.....
Bugün kültürel kodlarımızın iki temel unsurunu ifade eden Türk-İslam medeniyeti var oldukça ve güçlü oldukça Allah`ın nizamı (Elbette Allah`ın izniyle) yeryüzünde kurulabilmiştir.
Kime sorsanız bunlar için canımı veririm diyebilir.
Fakat bizim can verip ölmemiz değil, "olmamız" aslında önemli olan.
Türk tarihi, kültürü ve medeniyetine ait neleri ne kadar biliyoruz?
Bilgi olarak sahip olduklarımızı analiz ve değerleme yapmak için yeterli mi ve bunları kullanabiliyor muyuz?
İslami anlayış ve yaşayışımız gerçekten Yaratıcımızın istediği ve Peygamberimizin bize gösterdiklerine uygun mu?
Türk-İslam medeniyetine ait bilgilerimiz birtakım tarihsel olayların kronolojisinden öteye geçmiyor maalesef.
Hergeçen gün bireyselleşip, farklılıklar üzerinden birbirimiz tanımlayarak ayrışıyor, kültürel kodlarımızın temellerini yozlaştırarak parçalıyoruz.
Bir anlamada DNA`mızın dizilişini bozup, mutasyona uğratıyoruz kendi kendimizi.
Kültürel kodlarımızdan koptukça sorunlarımız çoğalırken, çözümlerimiz azalıyor.
Millet olmaktan uzaklaşıp, çözülerek uçurumlardan aşağı yuvarlanıyoruz.
Müslüman Türk insanı tüketim kültürü ve popüler kültürün etkisi altında Müslüman Türk olmanın gereklerini ne kadar yerine getiriyor sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.