İnsanın kendini bilmesi en büyük erdemdir. Bilgi değerler manzumesinde yer almakla beraber insanın kendisine konu edindiği üç önemli olgudan da biridir. Varlık, ahlak ve bilgi insan olmanın hikmetlerini aralayan pencerelerdir. Günümüz düşünce dünyasının şekillenmesini varlık anlayışlarının bir sonucu olmakla birlikte bunun bilgi ve ahlak boyutu da his dünyasının etkenleri arasındadır. Varlık ve madde ilişkisi, varlık ve öz arasındaki münasebetler gibi farklı durumlar düşünce dünyamızı şekillendirir. Bilgiye gelince o daha farklı düşünceleri kapsar günlük bilginin yanı sıra sanat, felsefi, dini, bilimsel, teknik bilgileri de sıralamak gerekir. Hayatın uğraşıları arasında insanın var oluşu sadece bunlarla ilgili sanılmasın daha başka olgulardan da söz edebiliriz. Yasa, adalet, tanrı, bilgi, beslenme, düzen, kimlik, korku, güç, hak, savaş gibi önemli değerleri ihmal etmek mümkün mü?
Düşünmek ve bilmek insanın şekil alıp vermesisin sağlar. Kendini aramak, kendini bilmek ve bulmak, var oluşun sebebini sonsuzluk içinden çıkarmak ancak imanla, sevmek, sevilmek ve sevinmekle mümkündür.
Kendi içine doğduğumuz aile ortamı, dilimizi öğretirken ahlak, din, ekonomi, devlet de bizleri kuşatır. Kurumlar olarak adlandırılan bu müesseseler siyaset, hukuk, iktisat, sanat, eğitim, ahlak ve tasavvuf gibi şubeler oluşturur.
Düşünce ve davranış gibi iki alana ayrılan hayat enerjisini iman ve ibadetten alır.
Mümin olmak yaratılıştaki güzellikleri gönül gözüyle görmekten, onları ve onları yaratanı sevmekten başka bir şey midir?
Tabiatta ve insan ruhu arasında salınıp duran ahenk ancak sanatçı insan tarafından fark edilir ki bu da kurumlar da insan yetiştirme biçimi sayesinde olur.
Güzellik birlik ve ahenktir.
Allah’ın en büyük eseri olan insan kendi iç dünyasında kainatta mevcut en üstün güzellikleri taşır. Tasavvuf ehli, insan ruhunun sanatkarları oldukları için en büyük sanatkar sayılırlar. İnsan kendi üzerine yoğunlaşır maddi çevre her ne kadar merak konusu olsa da benlik kaygısı kendi zeminini bulmak zorundadır.