Fransız işgalinin Kahramanmaraş’a doğru yaklaşmasıyla şehirde huzursuz bir bekleyiş hâkimdi. 1919 yılının sonlarına doğru işgal haberleri yayılmaya başlarken, özellikle Ermeni cemaatinin ileri gelenleri bu durumu sevinçle karşıladı. Maraş’ın en zenginlerinden olan Agop Hırlakyan’ın konağında toplanan Ermeni ileri gelenleri, Fransız işgal güçlerine yönelik büyük bir karşılama töreni düzenlemeyi kararlaştırdı. Bu törenin en önemli unsurlarından biri, Fransız askerlerini davul ve zurnalar eşliğinde karşılamaktı. Ancak bu plan, kentin saygıdeğer isimlerinden Abdal Halil Ağa’nın vatansever duruşu ile bozuldu.
ERMENİ CEMAATİNİN İŞGAL İÇİN HAZIRLIKLARI
Agop Hırlakyan’ın konağında düzenlenen toplantıda, işgal güçlerini nasıl karşılayacakları konuşuldu. Fransız ve Ermeni bayraklarıyla süslenen sokaklarda bir kortej düzenlenecek, Ermeni kızları Fransız subaylarına çiçekler sunacak ve “Kahrolsun Türkler, yaşasın Fransızlar” sloganlarıyla bir kutlama havası estirilecekti. Planın en çarpıcı noktası ise, Fransız askerlerinin gelişini davullar ve zurnalar eşliğinde kutlamak oldu. Ermenilerin bu büyük karşılama planı için, şehrin önde gelen davulcu ve zurnacılarına ihtiyaç vardı. Agop Hırlakyan, bu önemli görevi yerine getirmesi için Abdal Halil Ağa’ya başvurmaya karar verdi. Abdal Halil Ağa, Maraş’ta saygı gören ve geniş bir aşirete liderlik eden bir isimdi. Hırlakyan, oğlu Setrek’i Abdal Halil Ağa’ya göndererek aşiretin tüm davulcularının ve zurnacılarının işgal günü hazır olmasını istedi. Teklif edilen para miktarı da oldukça yüksekti.
ABDAL HALİL AĞA’NIN VATANSEVER YANITI
Setrek, Agop Hırlakyan’ın teklifi ile Abdal Halil Ağa’nın yanına gittiğinde, vatansever bir duruşla karşılaştı. Halil Ağa, Müslüman halkın yaşadığı endişeyi ve korkuyu derinden hisseden biriydi. Fransız işgaline ve bu işgali kutlamak isteyen Ermenilerin tavırlarına karşı derin bir öfke duyuyordu. Setrek’e yanıtı net oldu: “Agop Ağa’ya söyle; gönderdiğim davulların kasnağını altınla doldursanız bile bir tek davul, bir tek zurna vermem. Bu bir din meselesidir, din kardeşlerimin bağrına çomağımı vuramam!” Bu kararlı ve mert yanıt, sadece Agop Hırlakyan’ın teklifini değil, işgal karşısındaki tavrını da kesin bir şekilde ortaya koyuyordu. Halil Ağa, ne kadar büyük bir maddi teklif yapılırsa yapılsın, vatan ve din uğruna böyle bir onursuzluğa izin vermeyeceğini belirtti.
MARAŞ’TA DİRENİŞİN KÖKLERİ
Abdal Halil Ağa’nın bu onurlu ve cesur tavrı, kısa sürede tüm Maraş’a yayıldı. Halk, Halil Ağa’nın direnişini takdirle karşıladı. Zor ekonomik koşullar altında olan Abdal Halil Ağa, maddi kazanç yerine vatan sevgisini seçmiş, Maraş’ın geleceği için dik durmuştu. Bu olay, Maraş Milli Mücadelesi’nin psikolojik anlamda ilk zaferlerinden biri olarak kabul edilir. Halil Ağa, sadece işgal güçlerine karşı değil, onları destekleyen yerel unsurlara da karşı çıkarak Türk halkının gönlünde bir kahraman olarak yer aldı. Onun bu vakur duruşu, halkın moralini yükseltti ve işgale karşı direnişin fitilini ateşleyen ilk adımlardan biri oldu.