Küresel ısınma son yıllarda büyük etki gösterirken, ortaya çıkardığı en büyük sorunlardan birisi de iklim değişiklikleri oldu. Bir çok mevsimin zaman açısından kaybolması, ilkbahar ve sonbaharın çok kısa sürelerde yaşanması iklim değişikliğinin sonuçlarından gösterilirken, bir başka olumsuz sonucu olarak ise Dünya’da ileride yaşanabilecek su ve gıda kıtlığı olarak görülüyor. Daha önce Türkiye’yi Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı’nda ve Glasgow’da düzenlenen COP-26 Zirvesi’nde  temsil eden, bu konuda birçok çalışama içerisinde yer alan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Kevser Cırık, iklim değişikliğinin yol açacağı sorunları ve önüne nasıl geçilebileceğini gazetemize değerlendirdi. İklim değişikliğinin direk su ve gıda kıtlığına yol açabileceğini belirten Cırık, iklim değişikliğinin önüne geçmenin yolunun yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmanın yaygınlaşması olduğunu söyledi. Dünya’nın fosil yakıt kullanımından vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Cırık, Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmalarda örnek gösterildiğini dile getirdi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SEBEP DEĞİL SONUÇTUR

İklim değişikliğinin bir sebep olmadığını bir sonuç olduğunu ifade eden Cırık, “İklim değişikliğine son zamanlarda sık sık yaşadığımız hava olaylarındaki aşırı olumsuzluklar ve dengesizlikler diyebiliriz. Ani gelen sel baskınları, orman yangınları, kasırgaları iklim değişikliğinin sonuçlarından sayabiliriz. İklim değişikliği sebep değil, sonuçtur. “İklim değişikliği neden oldu? Neden mevsimler kayıyor?” diyoruz. Su kıtlığından bahsediyoruz. Bunları bizler yapıyoruz. İnsan eliyle yapılıyor. İklim değişikliğinin en büyük sebeplerinden birisi sera gazı etkisinin aşırı olumsuz etkileridir. Küresel ısınma dediğimiz, Dünyamızın gün geçtikçe ısınması bunun en önemli sebeplerindendir. Bakacak olursak; sanayi devrimindeki sıcaklıkla, günümüzdeki küresel sıcaklık karşılaştırıldığı zaman, Dünyamız 1,19 santigrat ısınmış olarak rapor ediliyor.

GARİP HAVA DEĞİŞİMLERİNİN SEBEBİ İKLİM DEĞŞİKLİĞİDİR

Bu yıl kış çok geç geldi. İlkbahar mevsimi olan Martta dondurucu kış soğukluklarını yaşadık. 2-3 günde hava derecelerinin 8-10 derece değiştiğini gördük. 2 hafta önce Kahramanmaraş’ta ciddi bir sıcaklık varken, birden havalar tekrardan serinledi. Bazen bir yılda 4 mevsim dediğimiz döngü yılda 2 mevsime düşebiliyor. İlk baharı neredeyse yaşayamıyoruz.Kısa sürede ilkbaharı tamamlamış oluyoruz. Birden yaz gelip ilkbaharı tamamlamış oluyoruz. Bunların en temel nedeni iklim değişikliğidir” dedi.

TÜRKİYE YAPILAN ÇALIŞMALARDA ÖRNEK GÖSTERİLEN BİR ÜLKE

Paris Anlaşması’nda ve COP-26 Zirvesi’nde alınan kararlara da değinen Cırık, Türkiye’nin bu konuda yapılan çalışmalarda örnek gösterilen bir ülke olduğunu söyledi. Cırık, “İklimin değişmesini şu aşamada sadece durdurabiliriz. Paris Anlaşması’nın amacı Dünya sıcaklığını 2 santigrat derecede sabit tutmaktır. Paris Anlaşması’na Türkiye’yle birlikte 192 ülke imza attı. En son gittiğimiz COP-26 Zirvesi’nde de Paris Anlaşması’nı imzaladığımız 5 yıllık süre içerisinde nasıl değişimler oldu?  Ülkeler neler yaptı? Bu 5 yılın değerlendirmesini yaptık. Şu an bizim yapmamız gereken şey; Dünya hepimizin ortak alanı. Dünya’da ne kadar ülke varsa ortak atmosferin içinde yaşıyor. Burada bireysel olarak değilde tüm ülkelerin ortak bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Ekonomik seviye göz önünde bulundurarak adil bir yönetim şekli istiyoruz. Sera gazlarında en önemli gaz karbondioksit olarak karşımıza çıkıyor. Karbondioksit üretimi genel olarak insan kaynaklıdır. Ulaşım ve enerji elde etmek için karbondioksiti kullanıyoruz. Sera gazlarının yüzde 65’ini karbondioksit oluşturuyor. Öncelikle enerji kaynaklarımızı yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmemiz gerekiyor. Bunun içinde hepimizin bir şekilde özellikle devletimizin bazı önlemleri alması gerekiyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız çok önemli çalışmalar yapıyor. Bu konunun ciddiyetinin farkındalar. Hatta örnek ülkeler arasında yer alıyoruz. Bakanlığın ismine ‘İklim Değişikliği’ ibaresini koyduk. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıp onları kullanmak gerekiyor. Fosil kaynaklardan uzaklaşmak gerekiyor. Zaten COP-26 Zirvesi’nde de kömürden uzaklaşmak için ne yapılabilir diye tartışıldı. Fosil yakıtlardan uzaklaşmak için neler yapılabilir bunun kararları alındı. ‘Net 0 emisyon’ hedefleri belirlendi. Ülkemiz 0 emisyon hedefini 2053 olarak belirledi. Bu da atmosfere ekstra bir karbondioksit gazı salınımını yapmama anlamına geliyor. Biz bunları yapmazsak her geçen gün nüfus artışı gerçekleşiyor. Bunun önüne geçiyor. Sanayi yine aynı şekilde kendini geliştiriyor. Bunların önüne geçemeyeceğimize göre şimdilik yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmamız gerekiyor.  Zaten bakanlığımızda bu konuda ciddi teşvikler uyguluyor” ifadelerini kullandı.

CİDDİ BİR SU YÖNETİMİNE İHTİYAÇ VAR

Cırık, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yine iklim değişikliğinin bir başka etkisi su kıtlığı konusu. Su kıtlığı olarak değerlendirecek olursak Türkiye, 2030 yılından sonra su kıtlığı yaşayan ülke konumuna gelecek. Yağış miktarı istenilen düzeyde değil. Yağmurun düzenli bir şekilde yağması gerekiyor ki toprak onu düzenli bir şekilde emsin ve yer altı su kaynaklarımıza ulaşsın. Oradan göllere ve denizlere ulaşsın. Ani bir sel ve ani bir yağış durumunda toprağın emme durumu olmuyor. Su kıtlığının önüne geçmek için, ciddi bir su yönetimine ihtiyacımız var. İnsanoğlu olarak iklimleri biz değiştirdiysek, yine bununda önüne bizim geçmemiz gerekiyor.

ANAOKULLARINDA SU TASARRUFU İLE İLGİLİ FARKINDALIK OLUŞTURUYORUZ

İklim değişikliğine hiç müdahale etmezsek, bundan sonra ülkeler su nedeniyle savaş haline girecek. Gıda için savaş haline girecek. Gıda olmadan bir şey yapılmaz. Gıdayı topraktan oluşturuyorsunuz. Oradan başlıyor. Canlılar oradan besleniyor. Kullanabilir su kaynaklarının yüzde 40’ı Türkiye’de hatta Dünya’da tarımsal sulamaya gidiyor. Şu an anaokullarında bile su tasarrufu ile ilgili farkındalık yaratıyoruz. Yoğun bir şekilde su yönetimine ağırlık vermemiz gerekiyor.

SU HASADINA ÇOK ÖNEM VERİYORUZ

Mart ayında düzenlediğimiz Su Güvenliği ve İklim Değişikliği Paneli Kahramanmaraş özelinde değil, su kullanımıyla ilgili farkındalığı artırma amacıylaydı. Çok değerli akademisyenlerimiz katıldı. Su kıtlığı ve gıdayla ilgili bilgiler verildi. Kahramanmaraş’ta da diğer şehirler gibi yine olumsuz etkiler var ama tabi ki Kahramanmaraş su açısından zengin bir ilimiz olduğu için diğer illere göre biraz daha avantajlıyız. Su hasadına çok önem veriyoruz. Özellikle ciddi yağmurların olduğunda suları hasat ederek, kuraklık olduğuna devre sokmak istiyoruz. Bireysel olarak bize düşen şey evlerimizde suyu tasarruflu bir şekilde kullanmak olacak.

TERMİK SANTRAL FİLTRELERİNİN ARIZA YAPMAMASI GEREKİR

Karbondioksitin oluşmasının temel nedeni enerji amaçlı fosil yakıtların kullanılmasıdır. Kahramanmaraş’ı bu konuda örnek olarak verebiliriz. Afşin-Elbistan Termik Santralleri var. Oraya yakın halk bunun olumsuz etkilerini yakınen görüyor. Ciddi karbondioksit salınımı söz konusu. Bu salınıma bağlı olarak bazı filtrelerin kullanılması gerekiyor. Filtrelerin arıza yapması durumunda da olumsuz etkileri daha fazla hissediyoruz.”

Haber: Burak Alkaya