Bu yıl 27. kez düzenlenen BM İklim Zirvesi 6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde gerçekleşti. Farklı ülkelerden liderler, temsilciler ve uzmanların katılımıyla gerçekleşen zirvenin gündem maddeleri; iklim değişikliği, finans, bilim, gençlik ve gelecek nesiller, karbonsuzlaşma, adaptasyon ve tarım, cinsiyet, su, sivil toplum, enerji, biyoçeşitlilik oldu. 12 gün süren zirvede her gün bahsi geçen konulara ilişkin çözümler üzerinde istişarelerde bulunuldu. İklim değişikliğiyle mücadele alanında dünyadaki en kapsamlı zirvesi Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’na (COP27) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ni temsilen Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kevser Cırık katıldı. Cırık, Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde verdiği sözleri tutmadığına yönelik yapılan eleştirilere yanıt vererek gazetemize açıklamalarda bulundu.
TÜRKİYE’DE BU ORAN YÜZDE 1!
Atmosferdeki karbondioksitin oranına dikkat çeken Prof. Dr. Kevser Cırık şunları söyledi: “Aslında iklim değişikliğini sadece meteorolojik bir problem olarak düşünmemek gerekiyor, biyoçeşitliliğin azalması, hava kalitesinin düşmesi, tarımda verimsizlik, doğal afetlerin artması gibi birçok riski de bünyesinde barındırmaktadır. Bu etkiler birbiriyle etkileşime girdiğinde daha da tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, artan sıcaklık ve kuraklık, tarımsal üretime zarar verecek, bu da gıda fiyatlarını artıracak ve çiftçilerin gelirlerini azaltacak, özellikle tropik bölgelerde daha fazla yetersiz beslenmeye ve ölüme yol açacak. Şu an dünyamız Sanayi Devrimi’nden önceki döneme kıyasla 1,19 santigrat derece (°C ) daha sıcak. Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve 192 ülkenin taraf olduğu Paris antlaşması küresel ısınmayı mümkünse 1.5 santigrat derece (°C ) ile sınırlandırmayı amaçlıyor. Bildiğiniz gibi küresel ısınmada fosil yakıt tüketiminin neden olduğu karbondioksit (CO2) emisyonu sera gazı emisyonlarının yüzde 65’ini oluşturuyor. Ülkelerin karbondioksit salınımındaki paylarına baktığımızda aslında Türkiye yüzde 1 gibi düşük bir paya sahip. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bu oran oldukça yüksek. Çin tek başına atmosferdeki yaklaşık yüzde 28 gibi yüksek bir karbondioksit (CO2)salınımından sorumlu. ABD’de ise bu oran yüzde 23.”
KARARLI ADIMLAR ATMAMIZ ŞART!
Cırık, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin 4. değerlendirme raporunda (IPCC 2007) ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası'nın küresel iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olacağı belirtilmiştir. Bu bakımdan bizim kararlı adımlar atmamız şart. Biliyorsunuz her yıl 100’den fazla ülkenin katılımıyla gerçekleşen Birleşmiş Miletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı, bu yıl 27. kez Mısırın Şarm El Şeyh kentinde düzenlendi. Farklı ülkelerden liderler, temsilciler ve uzmanların katılımıyla gerçekleşen zirvenin gündem başlıklarını finans, bilim, gençlik ve gelecek nesiller, karbonsuzlaşma, adaptasyon ve tarım, cinsiyet, su, sivil toplum, enerji, biyoçeşitlilik ve çözümler oluşturmakta ve her ülke kendi ulusal katkı beyanını sunmakta. Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’da Türkiye'nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanını uluslararası kamuoyu ile paylaştı. Türkiye olarak, 2030 yılı için sera gazı emisyonlarında artıştan yüzde 21 oranına azaltım taahhüdünde bulunmuştuk. COP 27’de bunu güncelleyerek oranı yüzde 41'e yükselttik. Biliyorsunuz atmosferde CO2 artış trendi var. Biz arıtışın yüzde 41 oranında azaltılacağı taahhüdü vermiş olduk.
GEREKLİ SORUMLULUĞU ALDIK
Ulusal katkı beyanı hakkında yapılan bazı eleştirilere. Öncelikle ben şunu savunuyorum. Dünya ortak evimiz. İklim değişikliği dünyanın tüm ülkelerini ilgilendiriyor. Ama ülkeler kendi içinde gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler olarak ayrılıyor. Türkiye gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alıyor. İklim değişikliği ile uyum sağlama konusunda en büyük ihtiyaç gelişmiş ülkelerin diğer ülkelere iklim finansmanı sağlamaları. Hele ki bu gelişmiş ülkeler yüksek karbondioksit emisyonundan sorumlularsa. Bu nedenle, ülkemizin yüzde 1’lik payı dikkate alındığında ve büyük fotoğrafa bakıldığında ülke olarak üzerimize düşeni yaptığımızı ve yeterince sorumluluk aldığımızı düşünüyorum.”
Haber: Ömer Harmankaya