Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinde ordusunun besin kaynağı olan Maraş tarhanası, tok tutma özelliğiyle biliniyor. Özellikle kış aylarında sıkça tüketilen ve şehrin simgesi haline gelen ve Türkiye’de de ün kazanan Maraş Tarhanası'nın yapımı, yaz aylarının sonlarına gelinen şu günlerde şehrin dört bir yanında devam ediyor. Aileler, komşular ve akrabalar bir araya gelerek bu süreci birlikte yürütüyor, böylece geleneksel kültür kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
TARHANANIN YAPIM AŞAMASI
Maraş Tarhanası’nın yapım aşamasında önce buğday dövmesi su ile pişiriliyor, daha sonra kekik, isteğe bağlı çörek otu ve yoğurt pişen dövme ile karıştırılıyor. Yoğurdun pişirilmemesi ve baharat olarak içine yalnızca kekik ve çörek otu atılması, Maraş tarhanasının diğer tarhana türlerinden ayıran en önemli özelliği oluyor.
ÇİĞ ADI VERİLEN HASIRLARA SERİLEREK KURUTULUYOR
Pişen aş, yörede “çiğ” adı verilen sazlık çubuklarla dokunmuş hasırların üzerine ince bir şekilde serilerek kurutulma işlemine bırakılıyor. Serildiği gecenin öğle saatlerinde tam kurumayan tarhana “firik” olarak adlandırılıyor ve şehirde simgeleşmiş lezzetler arasında yer alıyor. Firikten bir gün sonra ise tarhana tam kurumuş oluyor ve çiğlerden sökülerek kışın tüketilmek üzere hazır hale getiriliyor.
SAĞLIK AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ
Maraş Tarhanası, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da biliniyor. İçeriğindeki yoğurt, probiyotikler açısından zengin olurken, sindirim sistemine de iyi geliyor. Buğday ise lif kaynağı olarak besleyici özelliğiyle öne çıkıyor. Ayrıca, tarhanada kullanılan baharatlar, kış aylarında bağışıklık sistemine de faydalı oluyor.