Türk Yükseköğretiminin farklı kademelerinde akademisyen ve yönetici olarak görev yapmış bilim insanlarının-uzmanlık alanının yanında-eğitim/üniversite üzerine düşüncelerini paylaşmaların önemli bulmaktayım. Bunu bir ölçüde bende yapmaya çalışmaktayım. Zaman zaman üniversite üzerine kafa yoran bazı dostlar hazırlamış oldukları kitapları göndermekteler. Bu dostları tebrik ediyor ince davranışlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu akademisyen-yazarlarımızdan üç tanesine dikkat çekeceğim:
Yâdımda Kalan Dertler…
Sayın Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu “Üniversite Üzerine Dertleşi” kitabının üzerine not düşerek diğer kitaplarının bazıları ile birlikte göndermiş. Türk üniversitelerinin durumunun iyileştirilmesi konusunda Hatipoğlu Hocanın önemli gayretleri olmuştur.
İnönü Üniversitesi eski rektörü Sayın Cemil Çelik “Yâdımda Kalanlar: Bir Bilim Adamının Hatıraları” adlı kitabını göndermişti. Cemil Hocamız ile rektörlüğü döneminde tanıştık; değerli bir bilim insanı ve yönetici olduğu kanaatindeyim.
Son olarak YÖK yürütme kurulu eski üyesi Sayın Prof. Dr. Durmuş Günay 2019’da basılan iki yeni kitabını göndermiş: “Üniversite Felsefesi” ve “Türkiye’nin Üniversite Sorunu”.
Bu kitapları incelediğimde üniversitenin ne olduğu ve felsefesi konusu dikkatimi çekti!
Üniversite…
Biraz resmi bir tanımlama ile üniversite (University) bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumudur.
Bazı tanımlamalarda ise bilim kutsal bir uğraş olarak görülerek üniversite bu kutsalın “mabet” olarak gösterilmektedir. Nitekim Humboldt üniversiteleri saf bilimin, bilim için bilimin tapınakları olarak ifade edilmiştir (Güvenç 2019, Eğitim Bilim Yükselme).
Üniversite kavramının öğrenci ve eğiticilerin kurdukları birlik anlamına gelen, Ortaçağ Latincesi’nden üretilen “universitas” sözcüğünden gelmektedir. Universitas kavramı “bütün, yekpare” anlamındaki universus’tan türetilen bir tamlamadır. Bu kavram Avrupa’da ilk defa 1300’ler civarında “hem yükseköğretimin yapıldığı kurum hem de hocalar (bilim insanları) cemiyeti (örgütü)” anlamında kullanılan Anglo-Fransızca bir terim (université) olarak ortaya çıkmıştır. Zamanla Eflatun ve Aristo’nun öğrencileri ile tartışma yaptıkları ortamdan esinlenerek evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar üniversite adını almıştır. Bazı ülkelerde üniversite yerine farklı kavramlarda kullanılmaktadır. Örneğin Arapça’da üniversite karşılığında camia, Farsçada ise dânişgâh kelimeleri kullanılmaktadır (Güvenç 2019).
Üniversite Felsefesi…
Genel anlamda felsefe (İng. philosophy) gerçeği (realite) inceleme amacı taşıyan düşünce etkinliğidir. Daha kısa bir tanımlama ile felsefe toplu ve tutarlı görüştür. Felsefenin bir tanımı da dünya görüşüdür.
Bu genel tanımlardan yola çıkarak soralım:
Türk üniversitelerinin felsefesi nedir? Veya Türk üniversitelerinin tutarlı bir dünya görüşü var mıdır?
Günlük hayatta hukuk felsefesi bilim felsefesi gibi açıklamaları duyarız. Bu adlandırmada bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü kast edilmektedir. Üniversite felsefesi dediğimizde üniversitelerinin hangi ilkelere sahip olduğu anlatılmaktadır.
Türkiye’de üniversite felsefesi kapsamında üniversitenin özü, kökeni, anlamı, yapısı ne olması gerektiği üzerine devlet/toplum yeterince araştırmalar yapıp düşünce üretmekte midir? Kısaca Türk üniversitelerinin bir felsefesi var mıdır? Varsa nedir?
Bir sonraki yazıda bunu irdelemek dileğiyle…
Son söz: Felsefesi olmayan felsefesi olanı taklit eder.
Not: Kurban Bayramının Okuyucularımıza, milletimize hayırlı olmasını dilerim.