Türkiye’de sağlık sektöründe meydana gelen yenidoğan çetesi skandalına ilişkin basın açıklaması yapan Kahramanmaraş Tabipler Odası Başkanı Dr. Lütfi Tiyekli, yenidoğan yoğun bakım servislerinde yetkisiz eleman çalıştırılması ve kamu kaynaklarının suistimal edilmesiyle ülke sağlığının ciddi bir zarar gördüğünü belirtti. Çeteyle bağlantılı olan herkesin adalet önünde hesap vermesi gerektiğini vurgulayan Tiyekli, Sağlık Bakanlığı’nın hekimliklerine yönelik çıkardığı yeni yönetmeliklere de tepki gösterdi. Türkiye genelinde ve Kahramanmaraş'ta aile hekimlerinin geniş katılımıyla gerçekleşen greve dikkat çekerek, yönetmeliğin hekimlerin tedavi özgürlüğünü kısıtladığını ifade etti.
SUÇU OLAN KİM VARSA MUTLAKA YARGILANMASINI İSTİYORUZ
Kahramanmaraş Tabipler Odası Başkanı Dr. Lütfi Tiyekli, yenidoğan çetesiyle ilgili soruşturmalarda suçu olan herkesin yargılanması gerektiğini belirterek; “Bildiğiniz üzere Türkiye’de Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük sağlık skandallarından biri meydana geldi. Türkiye’de eski bir PKK hükümlüsü bir çete kurarak, devletin zirvesinde yer alan kişilerin hastanelerinde yoğun bakımları kiralayarak devleti milyarlarca TL zarara uğrattı. Tabii bu zarar sadece para zararı olmadı. Orada sayısını bilmediğimiz yenidoğan bebekler vefat etti. Onların ailelerine tekrar sabırlar diliyorum. Çok zor bir durum. Siz çocuğunuzu güveniyorsunuz, yenidoğan servisine yatırıyorsunuz ama o çocuklarınız vefat ediyor. Biz burada tabip odası olarak bu soruşturmanın sonu nereye giderse gitsin, kime dayanırsa dayansın devam etmesini istiyoruz. Burada suçu olan kim varsa mutlaka yargılanmasını istiyoruz ve bu olayların çok iyi incelenmesini istiyoruz. Çünkü bu, ülkemizin sağlık sistemine çok büyük zarar vermiştir, zarar vermeye devam edecektir. Belki de bu buz dağının görünen yüzüdür. Türkiye Cumhuriyeti mevzuatının hiçbir yerinde hastane ve yoğun bakım kiralanması diye bir mevzuat yok. Ama buna rağmen göz yumuluyor. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından buna göz yumuluyor veya engelleniyor. Bu kişiler bütün kirli yolları kullanarak çeşitli insanları satın alarak bu yoğun bakımları çalıştırıyor. 112 servisi hasta bulmaya yönlendiriliyor. Uzun süre yoğun bakımda kalması düşünülen bebeklerimiz bu servislere yönlendiriliyor. Tabii amaç para kazanmak olduğu için de bu servislerde yetkin olan kişiler çalıştırılmıyor.
YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMLARDA YETKİSİZ ELEMANLAR ÇALIŞTIRILDI
Örneğin, Kahramanmaraş'ta siz bir hastane işletirseniz devamlı denetleme yapılır. Ama bu hastanelerde hemşire yerine hemşire yardımcıları çalıştırılıyor, eğitimi olmayan insanlar da çalıştırılıyor. Yenidoğan yoğun bakımları ciddi ve sorumluluk isteyen yerlerdir. Herkesin yapabileceği bir şey değildir. Bu servislerde çalışan arkadaşlarımızın mutlaka çok yetkili olması lazım. Hemşirelerin bu işte çok yetkin olması lazım ama bu çete elemanları bunu göz ardı ederek parayı düşündükleri için buldukları her elemanı burada çalıştırmışlar.
SAVCI TEHDİT EDİLMESE BU OLAY HİÇ BİLİNMEYECEKTİ
Bu olay, Sayın Savcımız tehdit edilmese ortaya bile çıkmayacaktı. Ama şu an ortaya çıktı. İyi ki de ortaya çıktı. Biz bunun hesabının sorulmasını istiyoruz. Buralara ödenen milyarlarca TL'nin kamu zararı olduğunu düşünüyoruz. Biliyorsunuz, bu olayların çoğu deprem sürecinden sonra oldu. Biz Kahramanmaraş'ta hastane bulamazken, hastane inşaatı yokken sadece iki tane acil durum hastanesi yapılabiliyorken, gerçek bir ana hastane yapılamıyorken bu kişilere milyarlarca TL'nin aktarılması herhalde bu ülkenin garip durumlarından biridir. Biz bu paraların tekrar tahsis edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
HEKİMİN TEDAVİSİNE KİMSE KARIŞAMAZ
Sağlık Bakanlığı'nın aile hekimliklerine karşın çıkardığı yönetmelikleri uygunsuz bulduğunu söyleyen Başkan Tiyekli, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye'de bütün Aile Sağlığı Merkezleri şu an kapalı. Aile hekimleri çok ciddi anlamda greve katılım sağlıyorlar. Kahramanmaraş için de bu geçerli. Kahramanmaraş'ta yüzde 80’in üzerinde eyleme katılım var. Bu çok ciddi bir oran. Uzun zamandır ilk defa bu kadar tepki gösteriliyor. Biz hekimlerin uyması gereken kurallar vardır. Hekimlik uygulamalarında kamunun veya diğer kişilerin de uyması gereken kurallar vardır. Her hekim veya her sağlık idarecisi Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’ne uymak zorundadır. Bu bizim anayasamız gibidir ama Sağlık Bakanlığı öyle bir mevzuat çıkarmaya çalışıyor ki, aslında çıkardı, bir yönetmelik çıkardı, evlere şenlik. Bizim temel prensibimiz şudur; hekimin tedavisine kimse karışamaz. Tıbbi Deontoloji Tüzüğü der ki; her hekim tedavisini seçmekte özgürdür. Hekimin tedavisi yanlışsa siz bunun hesabını sorabilirsiniz ama hekimin tedavisine karışamazsınız. Şu an Sağlık Bakanlığı yaptığı uygulama ile; “Siz vatandaşa ağrı kesici yazmayacaksınız, siz vatandaşa mide ilacı yazmayacaksınız, siz vatandaşa antibiyotik yazmayacaksınız” diyor. Belki buna yarın başka ilaçlar da eklenecek. Bu da halkın cebinden para çıkması anlamına gelir. Yani Sağlık Bakanlığı diyor ki başı ağrıyan gitsin, doktora gitmesine gerek yok, eczaneden kendi parasıyla ilacını alsın. Hekimin tedavisini seçme hakkının engellenmesi kabul edilemez. Vatandaşa sağlık yükünün bu kadar yüklenmesi de kabul edilemez. Yenidoğan çetesine para ayrılırken, aile hekimlerine yapılanlar veya vatandaşın cebinden bu paraların çıkarılmasını biz kabul edemiyoruz.
ARTIK AİLE HEKİMLİKLERİ BOŞ KALACAK
Tabii aile hekimliğindeki yanlış uygulamalar bununla sınırlı değil. Artık Sağlık Bakanlığı diyor ki; vatandaş hastaneye gitmeyecek. Hem popülist politikalar izliyorsunuz. Türkiye’de hekime başvuru oranını yüzde 11,7’e düşürüyorsunuz, bunu bir başarı olarak lanse ediyorsunuz. Çıkıp biz sağlıkta çağ atladık, artık vatandaşımız istediği hekime gidebilir, istediği her hastaneye gidebilir diyorsunuz. Arkasından ise gizli bir uygulamayla buna ceza kesmeye kalkıyorsunuz. Bunu bir hekim olarak asla kabul edemem. Halkımıza da söylüyorum, halkımızın da buna tepki göstermesi lazım. Hem ilaç alma hakkı engelleniyor, hem cebinden çıkacak para artıyor, hem de hastaneye gitmesine engellemeler yapılıyor. Bu hem hekimler için hem de halkımız için çok tehlikeli bir durum. Bu, dünyanın hiçbir yerinde olmayan garip bir durum. Fiili olarak yeni Sağlık Bakanı, aile hekimliğini bitirmiş durumda. Bu uygulamalar ile Türkiye'de zaten aile hekimliği tercih edilmiyordu. Kahramanmaraş'ta da tercih edilmiyordu, artık aile hekimlikleri boş kalacak. Buna çözüm olarak Kahramanmaraş’ta iki tane binada sağlık hizmeti verilmeye başlandı dendi. Hepimiz hasta olduk, doktorlara gittik. İki tane kuru binada iki tane genç meslektaşımızı çalıştırarak Kahramanmaraş'ta sağlık sorunu çözülür mü? Laboratuvar desteği yok, bu arkadaşlarımız yeni gelmiş. Akşam saat 5 ile 12 arasında akşam polikliniği açtık, Kahramanmaraş'ın sağlık sorununu çözdük. Yarın bir gün bu başka şehirlerde de olacak. Böyle kandırmacalarla uğraşılmasın. Bu ülkenin gerçek anlamda düzenlemelere ihtiyacı var. Artık Sağlık Bakanı bir karar vermeli. Biz bu aile hekimliği sistemini istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Bizim hekim arkadaşlarımız her yerde çalışır. Ama bu şekilde sistemsiz çalışma, sağlık sistemimizi engelliyor ve hekimlerimizi de bu sistemden soğutuyor. Biliyorsunuz ki şu an Türkiye'de çok ciddi bir hekim göçü var, diğer ülkelere Türkiye'den devamlı hekim gidiyor. Yıllık 3 bin civarında hekim gidiyor. Bunların hepsi milli servet. İş gücü kadar değerli bir şeyimiz yok. Bir malı çok rahat alabilirsiniz ama iş gücünü böyle hemen bir anda alamazsınız. Kalifiyeli eleman bulamazsınız. Bu yüzden bu uygulamalardan vazgeçilmesi lazım. Bugün bu eylemler ile aslında aile hekimleri bunlara tepki koydu. Halk için tepki koydu. Bu halkın sağlığı için tepki koydu. Halkımızın da bu tip eylemlere destek vermesi lazım. Bunlar halk için yapılan eylemlerdir. Yarın eğer biz buna tepki koymazsak bu ülkemizin sağlık sistemi daha da geriye gidecek.”