Ziyaretçilerine eşsiz bir tarihi deneyim sunan Kahramanmaraş’ta bulunan medreseler, Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen mimari yapıları ve eğitim faaliyetleriyle dikkat çekiyor. Şehrin tarihine ışık tutan bu medreseler, sanat tarihi açısından da büyük bir öneme sahip. Yapıların her biri, dönemin mimari özelliklerini ve sanatsal anlayışını yansıtan detaylara sahip. Şehrin birçok noktasında yer alan medreselerin, restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun bir şekilde korunarak gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor. Şehrin tanıtımında önemli bir rol oynayan bu yapılar, aynı zamanda gelecek nesillere aktarılması gereken değerli birer miras olarak görülüyor.

ESHAB-I KEHF KÜLLİYESİ

Eshab I Kehf Külli̇yesi̇

Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde yer alan Eshab-ı Kehf Külliyesi, Hristiyanlığın yayıldığı dönemde yaşanmış Eshab-ı Kehf ya da yedi arkadaşa ithafen inşa edilirken, Eski Çağ’dan beri kutsal sayılan ve kayalık bir tepenin yamacındaki mağaranın çevresine kuruldu. Afşin ilçesinde bulunan mağara Roma’nın Hristiyanlığı kabulünden sonra önemli bir dinî merkez haline geldi. Bizans Dönemi’nde Eshab-ı Kehf Mağarası’nın üzerine bir kilise inşa edildi. Kur’an-ı Kerim’de geçen Kehf Suresi’nde burada yaşananların anlatılmasından dolayı Müslümanlar tarafından da kutsal kabul edilen bölge, Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi’nde yeniden düzenlendi. Bu dönemde yıkılan kilisenin olduğu yere bir cami inşa edildi. Mağaranın çevresine yapılan imarethane, medrese ve han ile bölge külliye haline geldi. Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti Dönemi’nden de izlerin bulunduğu külliye günümüzde dinî turizmin merkezlerinden biri hâline geldi. Afşin için ayrı bir öneme sahip külliye, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne kaydedildi.

TAŞ MEDRESE KÜLLİYESİ

Taş Medrese-1

Dulkadiroğulları hükümdarı Alâüddevle Bozkurt Bey, Safevilerce katledilen oğlu Şahruh Mehmed adına 1510 yılında türbeyi inşa ettirdi. Türbe ilk yapıldığı zamanlarda zeminden yüksekte bulunurken daha sonraları yol hizasına geldi. Türbenin içerisinde sekiz mezar bulunuyor. Türbedeki sandukaların biri de Alâüddevle beyin kızıdır ve diğer altı sanduka ise Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşen millî kahramanlara aittir.Kare formda, içten kubbeli dıştan piramidal örtü ile kapatılan yapı, yanında bulunan medrese ile bütünlük arz ediyor. Türbenin, medreseden sonra yapıldığı düşünülüyor. Türbe, zaman içerisinde bazı onarımlardan geçse de orijinal özelliğini korumaya devam ediyor.

DERDİMEND DEDE TÜRBESİ

Derdi̇mend Dede Türbesi̇

Osmanlı Dönemi velilerinden olan Derdimend Dede Hazretleri’nin kabri, Kahramanmaraş’ın kuzey doğusunda, çevre yolu üzerinde, Sütçü İmam Lisesi karşısındaki tepede bulunuyor. Türbede çıkan bir yangın sonucu dergâh ve yazılı belgeler yandığı için kendisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Bilinen ise, yaptığı ilaçlarla insanların dertlerine derman olmuş, çeşitli hastalıklara karşı şifa dağıtmıştır. Yöre halkı tarafından çok sevilen Derdimend Dede günümüzde de hasta olanlar tarafından kabri ziyaret ediliyor.

DEDEBABA TÜRBESİ

Dedebaba Türbesi̇

Türbe, Afşin ilçesi Dedebaba Mahallesi’nde yer alıyor. Yapının inşa tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte kaynaklarda 1480-1500 yılları arasında yaptırılmış olabileceği bilgisi yer alıyor. Türbe, oldukça sade biçimde inşa edilirken, kare formda bulunan cenazelik kısmı, kubbe ile kapatıldı. Yapının iç mekânda ve beden duvarlarında kapa yonu taş malzeme işçiliği görülüyor.

MALİK EJDER TÜRBESİ

Mali̇k Ejder Türbesi̇

İnşa kitabesindeki bilgilere göre türbenin Maraş Nâibi Ziyâeddin Yusuf tarafından 1201 yılında yaptırıldığı düşünülüyor. Türbenin içerisine Hz. Ali’nin komutanlarından olan sahabe Mâlik Ejder’in yattığına inanılıyor ve türbeye halk arasında “Mâlik Ejder Türbesi” deniyor. Evliya Çelebi de Maraş’ı ziyaret ettiğinde Mâlik Ejder’in ziyaretgâhından bahsediyor. Şehir merkezine 6 kilometre uzaklıkta bulunan türbe, malzeme olarak moloz taş ve ince yonu taş kullanılmış ve genel olarak sade bir şekilde inşa edilmiştir.

ALAÜDDEVLE BOZKURT BEY TÜRBESİ

Alaüddevle Bozkurt Bey Türbesi̇

Dulkadirli Beyliği yöneticilerinden Alaüddevle Bozkurt Gadırhan’a ait olan türbe; tescilli bir bina olmayıp, hazire odası ve mescit kısmı olarak iki bölümden oluşan ve betonarme olarak inşa edildi. Yapım tarihi bilinmeyen türbe alanında Alaüddevle Beye ait olduğu belirtilen makamın 1515 yılına tarihlendiği belirtiliyor. Akçakoyunlu Mahallesi Muhtarlığı tarafından kontrolü güvenliği sağlanan türbenin bakım, onarım ve tadilat giderleri Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanıyor.

ELİF ANA TÜRBESİ

Eli̇f Ana Türbesi̇

Pazarcık Akdemir-Pulyanlı ile Cennetpınarı köyleri arasında Mazlum Baba tepesi olarak bilinen yüksekçe bir tepedeki ziyaret yeridir. Türbede Elif Ana ile kocası Ali Baba yatarken, mezar kitabesinde Elif Ana’nın 31 Ekim 1991’de 83 yaşında vefat ettiği yazıyor. Mezarlar mermerden yapılırken üzerlerine çeşitli renklerde kumaşlar serilmiş. Türbe girişinin sağ ve sol tarafında iki adet aslan heykeli var. Türbe sekizgen şeklinde tasarımlanırken, iç ve dış duvarları mermerle kaplanmış. Türbe kapısı altın sarısı renginde olup, türbe altı adet pencere ile aydınlatılıyor. 10 bin metrekare kadar olduğu sanılan külliyenin etrafı beton duvarlarla çevrilmiş durumda. Çevrili alanın içerisinde Elif Ana Türbesi ve yirmiye yakın mezar bulunuyor.

BABAİYE TÜRBESİ

Babai̇ye Türbesi̇

Babaiye Türbesinin inşa kitabesi olmamasından dolayı ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Türbe, mescit ile bileşik bir yapıda olup, inşasında kullanılan malzemelere bakıldığında mescitten sonra yapıldığı düşünülüyor. Türbeye mescidin içinden geçerek ulaşılıyor. Orijinalliğini büyük ölçüde korusa da yapı zaman içerisinde onarımlardan geçti. Cephe duvarında aşınan taşlar yenilendi, badana yapıldı ve kubbesi üstten sac ile kapatıldı. Babaiye Türbesi, tek katlı ve sekizgen planlı türbeler grubunda yer alıyor. Türbede yatan Himmet Baba’nın, Hacı Bektaş Veli’nin müridi olduğu, bulunduğu yerde yöneticilik ve komutanlık yaptığı, maneviyatı yanında adaletli idaresi ve yiğitliği sebebiyle de halk tarafından çok sevildiği biliniyor.

Editör: Didem Kayabaşı