Efsanelerle örülü bir tarihin izlerini taşıyan Eğri Düldül Dağı, hem İslam'ın yayılma dönemine dair anlatılarla hem de Hz. Ali'nin atı Düldül'ün ayak izleriyle kutsal kabul edilen bir mekân olarak, Çokran köyü sınırlarında yükseliyor. Kalekaya köyünden yaklaşık 15 kilometre batıda yer alan dağ, Hz. Ali’nin atı Düldül’ün izini taşıdığına inanılan kayasıyla halk arasında kutsal kabul ediliyor. Efsanelerle bilinen  bu dağ, İslam’ın yayılma dönemine dair anlatılarla dolu. Rivayete göre, Hz. Ali, İslam’ı bu bölgeye taşımak amacıyla Eğri Düldül’e gelmiş ve burada Zülfikar isimli kılıcını Anavarza Kalesi’ne doğru sallamıştı. Kılıcın bu hamlesiyle kalenin Müslümanların eline geçtiğine inanılır. Hz. Ali’nin atı Düldül ise, sadece Eğri Düldül’de değil, bölgedeki diğer dağlarda da dolaşarak, bu sırada birçok zorlukla karşılaşır. En çok zorlandığı yerin ise Eğri Düldül olduğu söylenir. Anlatılara göre, Hz. Ali, atı Eğri Düldül’e atlarken “Eğil ya mübarek!” diyerek dağın eğilmesini sağlamış, geçtikten sonra ise “Doğrul ya mübarek!” diyerek dağın tekrar doğrulmasına sebep olur. Bu ifadeler, halk arasında yanlış telaffuz edilerek dağın adının “Eğri Düldül” olarak anılmasına neden oldu.

İNANÇLA HARMANLANAN ZİYARET YERİ

Eğri Düldül, sadece Hz. Ali’nin atının izini taşıyan bir dağ olarak kalmamış, aynı zamanda birçok insanın dua ve niyaz yeri olmuştur. Özellikle yağmur duası için sıkça ziyaret edilen bu kutsal mekan, zorlu bir yolculuğun ardından ulaşılabilen, sarp ve çıkılması güç bir konumda bulunur. Ziyaretçiler, dağa çıkmadan önce abdest alır, temiz elbiseler giyer ve topluca dua ederler. Dua edenlerin inancına göre, Eğri Düldül’e her çıkışlarında mutlaka yağmur yağar. Ayrıca, dağın zirvesinde yer alan ve Hz. Ali’nin kılıcı Zülfikar ile ilişkilendirilen kutsal bir su kaynağı da var.  Bu su, yaz kış seviyesini koruyan, akmayan ama hiç eksilmeyen bir su olarak bilinir. Ziyaret suyu olarak anılan bu suyun, yöre halkı tarafından Hz. Ali’nin mucizesi olduğuna inanılır. Tarihin, inancın ve efsanelerin iç içe geçtiği Eğri Düldül, yalnızca Kahramanmaraş’ın değil, tüm Türkiye’nin manevi zenginlikleri arasında yer alıyor.

Muhabir: MELİKE ALGAN