Modern tıbbın gelişmediği eski dönemlerde insanlar yaşadıkları yerde çeşitli yönleriyle öne çıkmış rehber konumunda olmuştur. Söz konusu kimseler zaman içerisinde bilgilerini gelecek nesillere aktarmış ve böylece “Ocak Kültürü” doğmuş. Kişinin ocaklı olabilmesi için öğrenim görmesine gerek kalmadan sadece soy bağı yeterli sayılıyor. Bu kişilerin olağanüstü kabiliyetleri sayesinde muhtelif hastalıkları tedavi edebileceklerine inanılıyor. Bu kişilere “Ocaklı”, oturdukları eve ise “Ocak” adı veriliyor. Ocaklı kişi kendisindeki kabiliyeti hayatta iken kendi çocuğuna ve soyundan uygun gördüğü birine devrediyor. Bu devretme olayına ise “el verme” deniyor. Bu kişi hangi hastalığa yetkili ise bu işin pratiğini, tedavi sırasında yapılması gerekli olan iş ve işlemleri ocaklının uygulamalarından öğreniyor. Zira ocaklı hastanın nasıl ve ne şekilde tedavi işleminin hangi günlerde ve kaç gün süreceğini, kendisine de sıçraması muhtemel olan bu hastalığa karşı nasıl tedbir alacağını bilmesi gerekiyor.

Maraş Kapısı

ŞİFA OCAKLARI ESKİSİ GİBİ RAĞBET GÖRMÜYOR

Günümüzde şifa ocakları eski rağbetini görmemekle birlikte yine de kısmen mevcudiyetlerini muhafaza ediyor. Modern tıbbın pek çok hastalığa çözüm getirmesi yanında halkın eğitim seviyesinin de yükselmiş olması ocaklara olan ilginin azalmasının nedenleri arasında yer alıyor.  Bazı ocaklara eğitim seviyesi yüksek insanların da gittiği görülürken, hastalığa karşı modern tıpta çözüm bulunulamayan hastalıklar ile ilişkilendiriliyor.

Muhabir: Sibel Gürle