Kahramanmaraş, Türkiye’de uzun yıllar önce kendi kahramanlığını kendisi ilan etmiş bir şehir olarak biliniyor. Düşmanlara hiçbir şekilde taviz vermeyerek, sınırlarını koruyan Kahramanmaraş, pek çok tarihi ana tanıklık ederek, izlerini taşıyor. Gerek kültürel zenginlikleri, gerek tarihi olgularıyla önemli bir atmosferi taşıyan Kahramanmaraş, özellikle çevre illerden ve yurt dışından pek çok ziyaretçiyi ağırlıyor. Tarihi mekanlarının yanı sıra birçok doğal güzelliğe de ev sahipliği yapan Kahramanmaraş, eşsiz doğasını ziyaretçilerle buluşturuyor. Bu kapsamda “Kahramanmaraş’ta bir günde nereler gezilir?” sorusu akılara gelirken, Manşet Gazetesi olarak sizler için derledik.
İşte “Kahramanmaraş’ta bir günde nereler gezilir?” detayları;
KAHRAMANMARAŞ MÜZESİ
Kahramanmaraş’ın tarihi eserlerinin sergilendiği, yapımına 1970 yılında başlanan mevcut müze binası, 29 Kasım 1975’te tamamlanarak 3 adet teşhir salonu ile ziyarete açıldı. Yeni teşhir salonlarına ihtiyaç duyulması nedeniyle ilave yapılar eklenerek 4 Mayıs 2012 tarihinde 7 adet sergi salonu ile tekrar ziyaretçilerini karşıladı. Müze içerisinde gezi Antik Fil Sergi Salonu ile başlıyor. Bu kısımda, Gâvur Gölü bataklığından çıkartılarak 1970’li yıllarda müzeye taşınan 2 adet antik fil iskeleti yer alıyor. İkinci salonda; 2007 yılından itibaren kazısı devam eden Direkli Mağarası ve Pazarcık ilçesinde yer alan, M.Ö. 7000-5000 yıllarına tarihlendirilen Domuztepe Höyüğü kazı alanlarının canlandırması yapılıyor.
Diğer salonlarda ise Geç Hitit krallıklarından olan Gurgum Krallığı eserleri, Geç Roma Dönemi’ne ait 2 adet taban mozaiği, Roma Dönemi mezar stelleri, lahit ve pişmiş toprak mezar tipleri ile Paleolitik Çağ’dan başlayarak sırasıyla Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Demir çağları, Grek, Roma ve Doğu Roma Dönemlerine kadar devam eden bir kronoloji takip edilerek vitrinler içerisinde kullanım eşyaları ve sikkeler sergileniyor. Müzenin ön ve arka bahçe teşhirinde ise Hitit, Grek, Roma ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli taş eserler, pişmiş toprak küpler ve Kahramanmaraş Kalesi’ne ait ahşap kapı ziyaretçilere tarihi anlar yaşatıyor.
TARİHİ KAPALI ÇARŞI
Kahramanmaraş’ın gezilmeden gidilmeyeceği çarşısı Tarihi Kapalı Çarşı, şehrin tarihi ticaret merkezinde bulunuyor. Üzerinde herhangi bir inşa ya da onarım kitabesi bulunmayan çarşının inşa malzemesi ve mimarisi incelendiğinde 16. yüzyıl sonlarında Osmanlı Döneminde yapıldığı biliniyor. Anadolu'da ticaret merkezleri kent merkezinde yer almakta olup bu ticaret merkezleri, kent içi yolların buluştuğu önemli noktalarda bulunuyor. Dolayısıyla çarşılar, kentin büyümesi için önemli unsurdan biri hâline geliyor ve bunun yanı sıra Anadolu’da geleneksel ticaret merkezleri arasında yer alan kapalı çarşılar da diğer çarşılar gibi içinde yer aldığı kentler için vazgeçilmez ticaret merkezleri konumunda yer alıyor. Kentlerde geleneksel ticaret merkezi olan kapalı çarşılardan biri de Kahramanmaraş’ta ziyaretçilere kapılarını açıyor. Kahramanmaraş’ın ticareti için oldukça önemli olan Kapalı Çarşı; Yeni Bedesten ve Alacacılar Çarşısı ile kompleks bir yapı oluşturuyor. Çarşı batıda kent meydanı, doğuda Alacacılar Çarşısı ve Taş Han, kuzeyde Yeni Bedesten, güneyde ise Bakırcılar Çarşısı ile çevrilidir.
Kapalı Çarşı kuzey-güney doğrultusunda uzanan üç sokaklı iken batı taraftaki sokak 1948 yılında yol genişletme çalışmalarında yıktırılıyor. Günümüze ulaşan diğer iki sokağın her biri yaklaşık 90 metre uzunluğunda ve ortalama 5 metre genişliğinde bulunuyor. Bu iki sokak, Ayakkabıcılar (Kavaf) ve Bezirgânlar Çarşısı olarak da anılıyor. Çarşıda her bir sokağın iki tarafına sıralanmış 117 adet dükkân bazı küçük müdahalelere rağmen özgünlüğünü önemli derecede koruyor. Kapalı Çarşı’da sokakların üstü beşik tonozlarla örtülü olup aydınlatma tonozlardaki küçük açıklıklarla sağlanıyor. Duvar ve örtü sisteminde kaba yonu ve moloz taş kullanılırken, ağırlıklı olarak şahıs, kısmi olarak da vakıf ve belediye mülkiyetinde bulunan Kapalı Çarşı, ayakkabı, giyim eşyası ve ev tekstil ürünleri satılan dükkânlarla günümüzde de önemli bir ticari merkez konumunda bulunuyor.
TAŞ MEDRESE
Taş Medrese, tarihi kent merkezinde Ulu Cami’nin kuzeybatısında, kendisinden başka mescit ve türbeden oluşan küçük külliye niteliğindeki kompleks içinde yer alıyor. Medrese ve mescit üzerinde herhangi bir kitabe bulunmazken, türbenin giriş kapısı üzerinde bugün okunamayacak vaziyette tahrip olmuş bir kitabe yer alıyor. Vakıf kayıtlarına göre medresenin Dulkadiroğlu Beyliği döneminde 15. yy sonları veya 16. yy başlarında Alaüüdevle Bey tarafından inşa ettirildiği anlaşılıyor. Medrese, Dulkadiroğlu Beyliği zamanından günümüze ulaşan Kahramanmaraş’taki tek medrese olma özelliğini taşıyor. 1991-1992 yılları arasında restorasyonu yapılarak bir ara Kültür Bakanlığı Kütüphanesi olarak kullanılıyor. Bu dönemden sonra ise Kur’an Kursu ve ibadethane olarak hizmet vermiştir. Medrese açık avlulu tek katlı medreseler grubunda yer alır. Besim Atalay, “Maraş Tarihi Coğrafyası” adlı eserinde medresenin 1920-1921 yıllarında iki katlı olduğunu belirtiliyor. Avlunun kuzey tarafından dama çıkış merdivenleri bu ifadeyi desteklese de başka yazılı veya görsel kaynaklarda medresenin iki katlı olduğuna dair bilgiye rastlanmazken, Taş Medrese’ye kuzey taraftaki beşik kemerli kapıyla giriliyor.
Ortada dikdörtgen avlu yer alırken, avlunun ortasında kare kesitli küçük bir havuz bulunuyor. Avlunun batı tarafında üç eyvan yer alıyor ve kuzey taraftaki iki eyvan kapatılarak birer odaya dönüştürülmüş halde ziyaretçileri karşılıyor. Güney taraftaki eyvandan batıya açılmış dikdörtgen formlu bir pencere yer alıyor. Medresenin eyvanlarının üzeri içten beşik tonozla dıştan ise sac kaplı düz beton ile kapatılmış halde bulunuyor. Tamamen kesme taştan inşa edilmiş olan Medrese’nin mülkiyeti, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait olup, Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisli halde bulunuyor.
KAHRAMANMARAŞ KALESİ
Şehit Evliya Mahallesi’nde bulunan Kahramanmaraş Kalesi’nin inşası ile ilgili kesin tarih bulunmamakla birlikte “Maraş Aslanı” olarak bilinen ve Kahramanmaraş Müzesi’nde sergilenen aslan heykeli üzerindeki çivi yazısından kalenin ilk defa, Geç Hitit Kralı III. Halpuruntaş(M.Ö. 810-783) tarafından inşa ettirildiği anlaşılıyor. Hititler döneminden beri iskan edildiği bilinen Kahramanmaraş Kalesi, bugünkü kent merkezinin en eski yerleşimlerinden biridir. Kalenin kadim geçmişini Dulkadiroğulları Beyliği, çağlarının çok ötesinde bir ileri görüşlülük ve medeniyet tasavvuru ile çok iyi değerlendirmiş, 14. Yy'dan itibaren başta Hititlere ait olmak üzere bölgenin antik eserlerini kalede toplayıp sergileniyor. Bu yönüyle Kahramanmaraş Kalesi Türk Müzecilik tarihinde önemli bir yere sahip olan olarak, binlerce yıldır gördüğü savaşlarda sürekli el değiştiren Kahramanmaraş Kalesi, Fransız İşgalcilerin de yüz yıl önce iştahını kabartmıştı. İngilizlerden şehri devralan Fransız işgalciler 27 Kasım 1919 gecesi kaleden Türk Bayrağı'nı indirmişlerdi.
Maraş, Maraşlı'ya mezar olmadan, düşmana gülzar olmazdı. Ertesi gün kalede dalgalanan Fransız Bayrağını gören halk, Ulu Cami'de verilen "Düşman bayrağı kalede dalgalanırken Cuma namazı kılınmaz" vaazı ve dağıtılan direniş bildirileri sonrasında kaleye hücum etmiş ve düşman bayrağını indirip, Türk bayrağını bir daha inmemek üzere kaleye çekmişti. Kahramanmaraş Kalesi’nde bugün Hititlerden kalma kapı aslanları değil kurtuluş mücadelesinde korkusuzca savaşan aslan yürekli kahramanların anısı ziyaretçileri karşılıyor.
YEDİ GÜZEL ADAM MÜZESİ
Kahramanmaraş’ın merkez ilçelerinden biri olan Dulkadiroğlu ilçesi, Gazipaşa Mahallesi, Gazneniler Caddesi 29008. sokakta bulunan yapı, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü’nün 14.07.1992 tarih ve 1244 sayılı karar ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildi. Orijinalliğini önemli ölçüde koruyarak günümüze kadar gelmiş tescilli bu yapı, 1882 yılında Amerikan misyonerleri tarafından eğitim kurumu olarak 3 ayrı yapı şeklinde inşa edilen Amerikan Kız Koleji, Lozan Antlaşmasıyla kapatılıp Cumhuriyetin ilanından sonra 1933 yılında, Maraş şehrindeki ilk eğitim kurumu olarak tekrar açılmıştır. 1945 yılından 1965 yılına kadar Maraş Lisesi olarak varlığını sürdüren ve şehrin önde gelen isimlerini yetiştiren, günümüzde ise sadece iki yapısı ayakta kalan okul binası restorasyon ve onarım sürecinden sonra edebiyat müzesi ve kütüphane olarak işlevlendiriliyor.
Şiirin aşkla yoğrulduğu Kahramanmaraş’ta “Şiirin ve Edebiyatın Başkenti” deyimini somutlayan, söz ustası yazarlar ve şairlerin eserlerinin sergilendiği Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi, tarihe ve edebiyata tanıklık etmek isteyenler için müthiş bir hafıza sunuyor. Müzede, Edebiyatın tarihi ve bu alanda şehrimizin önde gelen kalem sahiplerinin hayatları: Kiokslar, Projeksiyon Cihazları ile seslendirme ve video-film teknolojileri ile anlatılıyor. Müze, tasarımı ve görsel özeni ile uluslararası düzeyde bir müze özelliği taşırken, müze ile bütünlük sağlayan Kafeterya Alanı, Sergi Salonları, 90 sandalyeli Konferans Salonu, Büyük Kütüphanesi geniş bahçe alanı yapının önemli diğer bölümleri konumunda bulunuyor.
ŞAİRLER TEPESİ SEYİR TERASI
Kahramanmaraş’ın eşsiz manzarasını görmek isteyenlere özellikle akşamları görsel bir şölen sunan şehrin kuzeyinde ahir dağına, şehre hâkim bir cepheye inşa edilmiş, şehir merkezine sadece 5 km uzaklıkta olan Şairler Tepesi; doğal iklimi, havası ve ormanlık alanı ile ziyaretçilerini karşılıyor. Bir tarafında şehir manzarası, geri tarafında ormanlık alanı, geniş otopark alanı, çocuk oyun parkı, açık ve kapalı restoran alanlarıyla şehrin cazibe merkezlerinden biri konumunda yer alıyor.
ALİ KAYASI, CAM TERAS
Ali Kayası, Kahramanmaraş-Kayseri yolu üzerindeki Bulutoğlu köyü sınırları içinde bulunuyor. Bu sarp ve yalçın kayanın yüksekliği 150 metreden oluşurken, anlatıya göre Hazreti Ali, küffarla savaşa giderken, yolu bu sarp Kayaya düşmüş, burada mola veriyor. Bu esnada Kayanın, karşıdaki Güredi Kalesiyle bitişerek Tekir suyunun burayı bir göl haline getirip yolu kapadığını fark ediyor. Yolu açmak isteyen Hazreti Ali, kılıcı Zülfikar ile kayaya vurunca kaya ikiye ayrılmış, Güredi kalesi tekrar karşıya geçmiş ve Tekir suyu yol bularak Ceyhan nehrine karışıyor. Bu sırada Kalenin küffar eline geçtiğini gören Hazreti Ali, atı Düldül’ü şaha kaldırmış ve at karşıdaki Güredi kalesine atlayarak, Kalede yalın kılıç çarpıştıktan sonra, kaleyi tekrar teslim alıyor.
Bunun üzerine bu kaya Hazreti Ali’ye nispet edilmiş ve yöre halkı tarafından Ali Kayası adıyla anılıyor. Ali Kayası’nın güneyinde kutsal kabul edilen bir de mağara bulunmaktadır. Düldül’ün bu mağaraya girdiği ve burada bir süre kaldığı anlatılmaktadır. Mağaranın üzerinde derinliği 5 metre kadar olan ve bölge insanı tarafından “Ziyaret Suyu” olarak adlandırılan bir de su kuyusu bulunmaktadır. Suyun içenlere şifa verdiği kabul ediliyor. Efsaneye göre Hazreti Ali, Zülfikârın ucunu yere vurduğunda kaya oyulmuş ve oyulan yerden su fışkırmış. Bu sudan hem kendisi hem de atı Düldül içmiştir. Bu su ile abdest aldığı da söylenen Hazreti Ali’nin kuyunun hemen yakınında namaz kıldığı, namaz esnasında diz kapağının isabet ettiği kayanın oyulduğu ve dizlerinin izinin buraya çıktığı varsayılmaktadır. Bölge halkı buraya Hazreti Ali’nin namaz kıldığı yer demiştir.
Kaya, tarihsel süreç içinde adak kurbanlar kesilen, yağmur duası için çıkılan bir yer halini almıştır. Buraya gelenler, hastalıklarına deva olacağı inancıyla kutsal kabul edilen Ziyaret Suyundan içmişlerdir. Ali Kayası sadece Kahramanmaraş’ta değil çevre il ve ilçelerle birlikte bütün ülkede tanınmış ve filmlere konu olmuştur. Bölgede ve ülke genelinde bu denli yüksek bir kabul gören Ali Kayası, Ağustos 2023 tarihinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından Cam Teras yaptırılarak turizme kazandırıldı.