Kahramanmaraş farklı kültürlerin bir arada olduğu birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış, geçmişten günümüze kadar her ırktan vatandaşın barış içinde yaşamını sürdürdüğü bir şehir olarak öne çıkıyor. Bu zengin kültürel geçmiş, şehrin mimarisinde, mutfak kültüründe ve günlük yaşamında da kendini gösteriyor. Özellikle Kahramanmaraş'ın mutfağı, çeşitli kültürlerin etkileşimiyle zenginleşmiş ve benzersiz tatlarla ismini Dünya’ya duyuruyor. Farklı medeniyetleri içinde barından Kahramanmaraş, Çerkes halkına da kucak açıyor. Değişik kültür ve yaşam tarzıyla dikkatleri çeken Çerkesler, 160 yıl önce sürgün edilerek başta Kahramanmaraş olmak üzere Türkiye’nin belirli bölgelerine yerleşerek orada yaşamlarını sürdürüyorlar.

Screenshot 1-41

DİRENİŞİN SİMGESİ OLAN ÇERKESLER

Çarlık Rusya’ya karşı büyük bir direnişin simgesi olan Çerkesler, yüzyılı aşkın süredir balık tüketmiyor. Çerkeslerin göç ettirilmesi, onların kültürel ve toplumsal dokusunu derinden etkilemiş, göç sırasında büyük zorluklar yaşayan Çerkesler, bu süreçten sonra da kendi kültürel değerlerini ve geleneklerini sürdürmeye çalışıyorlar. Balık yememe geleneği de bu gelenekler arasında yer alıyor ve Çerkes kültüründe önemli bir yer tutuyor.

Screenshot 4-13

ÇERKESLER NEDEN BALIK YEMEZ?

Çerkeslerin balık yememe geleneğinin temelinde atalarına olan saygı ve tarihi bir anlam yatıyor. 1864 yılında Çarlık Rusya'nın Kafkasya'daki politikaları sonucu zorunlu göçe tabi tutulan Çerkesler, köylerini ve kasabalarını terk ederek Kahramanmaraş başta olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrine göç ediyor. Bu süreçte, eski ve kullanılmaz hale getirilmiş yük gemilerine bindirilerek Karadeniz'in diğer tarafındaki liman kentlerine götürülen Çerkesler için göç sürecinin altında, büyük acılar ve zorluklar yatıyor. Gemilerdeki yolculuklar son derece tehlikeli olup, birçok insan bu yolculuk sırasında hayatını kaybediyor.

Screenshot 3-18

Göç ettikleri yeni bölgelerde, özellikle Karadeniz kıyılarına yerleşen Çerkesler, balık yememe geleneğini bu zorlu göç sürecinde yaşadıkları acıları ve kayıpları hatırlamak, atalarına olan saygılarını göstermek amacıyla sürdürüyor. Balık, onlar için sadece bir besin kaynağı değil, aynı zamanda tarihi bir sembol ve anı olarak hafızalarda yer ediniyor. Kaybettikleri atalarına duydukları saygıdan dolayı bu geleneği devam ettirmeye çalışan Çerkesler ayrıca her yıl 21 Mayıs'ta insanlık tarihinin kara lekesi olan Çerkes Sürgünü'nü gözyaşlarıyla anıyor.

Screenshot 5-5

Muhabir: Sibel Gürle