"Asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Diğer yandan ise kentte yıkılan binaların enkazları, iş makineleri aracılığıyla kamyonlara doldurularak belirlenen hafriyat sahalarına taşınıyor. Enkazların döküldüğü alanların yanlış yerler olduğunu belirten Jeoloji Mühendisi Mehmet Kuruçay, yetkililere uyarıda bulundu. Kuruçay, içme suyu kuyularının bulunduğu yere gelen Erkenez çayının giriş noktasına dökülen enkazların, yer altı suyuna karışacağını, bunların temizlenmesinin mümkün olmadığını ve bunun sonucunda önümüzdeki yıllarda binlerce insanın hastalığa yakalanıp ölmesine sebep olacağının altını çizdi.
DEPREMLERİN HİÇBİRİNDEN DERS ALMADIK
Konuyla ilgili konuşan Jeoloji Mühendisi Mehmet Kuruçay, ‘’Kahramanmaraş’ımıza ve diğer illerimize geçmiş olsun. Hepimizin başı sağ olsun. Çok acılı günler yaşadık. Musibetlerden ders almasını bir türlü beceremedik. Erzincan depremini Marmara depremlerini saymakla bitiremeyeceğim. Depremlerin hiçbirinden ders almadık. Ders almadığımız da meydanda. Şu anda yıkılmayan binalar yıkılıyor. Zamanında yetkililere söylediğimiz şu binaları yıkalım, bunların yerine depreme dayanıklı binalar yapalım, dediğimiz binaları şu anda maalesef elimizle yıkıyoruz. Ama insanların ölüsü çıktıktan sonra, bunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Bunu her zaman söylemişizdir, yine tekrar ediyorum ama ders almasını bilemiyoruz. Ders almasını bilmediğimizin de kanıtı şu anda enkaz kaldırma çalışmalarında enkazların döküldüğü yer.
ERKENEZ ÇAYININ KENARINA DÖKÜLÜYOR
Bakın yaklaşık 33 yıl DSİ’de görev yaptım. 18 yıl Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltı Suları Şube Müdürlüğü yaptım. Yani Jeoteknik hizmetler ve Yeraltı suları Şube Müdürlüğü'nün görevi yeraltı suyunu korumak. İçme suyu temin eden kaynakları korumak. Ovadaki Akiferleri, yeraltlarını korumak. Bu korumayı bitirdikten sonra 3 yıl oldu emekli oldum. Tesadüfen dikkatimi çekti. Enkaz dökülen yerler Kahramanmaraş Merkez ovasının Ayvalı barajından beri gelen Erkenez çayının başlangıç noktasında eski kum ocakları vardı. Hala kum ocakları şu anda işletiliyor. Ancak o kum ocaklarının işletildiği yerde kumlar alındıktan sonra oluşan çukurluklar var. Buraya giren su Erkenez çayından Ayvalı barajından sonra gelen su o çukurluğa girer. Çukurluktan sonra batar, ovadaki yeraltı suyuna intikal eder. Şu anda kamyonların götürdüğü enkazların tamamına yakını büyük bir kısmı benim gördüklerim, başka yere depolanıp depolanmadığını bilmiyorum. Maalesef o çukurlukların kenarına Erkenez çayının kenarına dökülüyor. Hastanelerdeki tıbbi atıklar özel araçlarla toplanır. Her yere dökülmez, arıtmalara götürülmez. Özel olarak tespit edilen yerlerde imha edilir veya yok edilir. Bu enkazların içerisinde ceset, köpek, kedi ölüsü parçaları, dolaplarda günlerden beri çürüyen atıklar, yıllar önce yapılmış asbest borular kanserojen madde üretmesi muhtemel olan asbest borular ve diğer tüm hastalık yapıcı her türlü mikrop var. Bu mikropları götürüyorsunuz, götürdünüz. Enkazlarla birlikte demiri, bakırı var. Ama bunların içinde o demirleri, malzemeleri kullanabilecek, geri dönüşüm olacak malzemeleri aldıktan sonra geriye kalanları ne yapacaksınız? Onlar orada kalacak. Orada yağmurla temas edecek yeraltı suyuna intikal edecek. Kahramanmaraş Belediyesinin şu anda kullandığı 3 adet içme suyu temin ettiği nokta var. Birisi Ayvalı Barajı, ikincisi Karasu kaynakları, üçüncüsü de ovadaki kuyular. Ayvalı Barajında yeterli su olmaz. Bu sene de büyük ihtimalle olmayacak. Zaten kuraklıktan dolayı dolmuyor. Ayvalı barajında su olmazsa, Karasu kaynaklarında da kar yağışı mevsimsel olarak azaldıktan ve oranın da suyu azaldıktan sonra Kahramanmaraş'ın içme suyunu temin edebileceği tek nokta, ovadaki yeraltı suyu olan Akiferi. Bu Akiferi’ni Kahramanmaraş Belediyesi'nin gözü gibi koruması lazım.
DEPREMİN VERDİĞİ ZARA KADAR TEHLİKELİDİR
Geçtiğimiz sene Kahramanmaraş Belediyesi Erkenez çayının oradaki kuyularını çalıştırdı. Su yetmediği için oradaki kuyuları çalıştırdı. Bu sene yine çalıştırmak zorunda kalacak. Ama bu kaynakları, içme suyu kuyularının bulunduğu yere gelen orayı besleyen Erkenez çayının ovaya giriş noktasına bu kadar enkazı götürüp döküyorsunuz. Ne olacak bunun sonucunda? Bu bir defa yeraltı suyuna intikal ettikten sonra siz artık daha bunu temizleyemezsiniz ve ne olacak biliyor musunuz? Önümüzdeki 50-100 yılda belki yüz binlerce insanın hastalanmasına ölmesine kansere yakalanmasına veya diğer hastalıklara yakalanmasına sebep olacaksınız. Bu hastalıklara yakalamak nedir biliyor musunuz? Depremin verdiği zarar kadar tehlikelidir. O insanlar tedavi olacak. İlaç paralarını devlet ödeyecek. Hasta bakım ünitelerindeki hastanelerdeki masrafları devlet karşılayacak. Bakın bunlar hiç düşünülmeden yapılan şeyler. Bir içme suyu temin edilen kaynakların, göletlerin, barajların, akiferlerin olduğu yerde yasaklanan unsurlar vardır. Normal şartlarda bu alanları korumak için herkesin görevi vardır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Belediyelerin, Valiliklerin, Devlet Su İşlerinin görevleri vardır. Herkes kendine düşen görevi yapmak zorundadır. Kanun, yönetmelikler, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri vardır. Dere yataklarında kesinlikle inşaat yapılmaz. Bu Cumhurbaşkanlığı kararnamesidir. Derelerin üstü kapatılmaz. Bu bir genelgedir. Ama maalesef kapattık.
GÖZ GÖRE GÖRE YAPILAN BİR YANLIŞ
Başımıza gelenler meydanda. Bu da aynı şekilde içme suyu temin edilen yerleri kirletemezsiniz. Bunun hukuki sorumluluğu da var. Yarın bir gün herhangi bir şikayet konusu olsa buradaki insanlar zehirlense herhangi bir şey olsa burayı tespit eden buraya dökülmesine sebep olan organize eden kim varsa, Allah rızası için diyorum, yanlıştan dönmek erdemdir. Göz göre göre yapılan bir yanlış. Olmaz böyle bir şey. Biraz aklımızı mantığımızı çalıştırmamız lazım. Oradaki işçiler ne diyor biliyor musunuz? Kamyon şoförleri ve orada kimi vatandaşların bir kısmı diyor ki; tüm insan cesedi çıktı bir kısmı diyor ki kol parçası çıktı. Kimisi ayak parçası çıktı diyor. İnsanların cesetleri var orada her türlü kirletici şeyler var. Siz bunu nasıl dökersiniz? Böyle bir şey nasıl olur. Ben buna anlam veremiyorum.
DEPREM 60 SANİYE İÇİNDE ANLATTI
Artık pek fazla konuşmak istemiyordum. Depremle ilgili 20-25 yıl konuştum. Hiç kimseye anlatamadım. Deprem 60 saniye içinde anlattı. Yine konuşmak istemedim. Ama yani bir vatandaş olarak konuşuyorum. Eski DSİ çalışanı olduğumu, Jeoloji Mühendisi olduğumu, Yer altı suları şube müdürü olduğumun, bunların hiçbir tanesini anlatmak istemiyorum. Bir vatandaş olarak vicdanen rahatsız oluyorum. Belli bir yaşa geldik. Bizim çocuklarımız torunlarımız bu suları içecek. Bu memlekette yaşadığımız sürece benim çocuklarım, torunlarım, torunlarımın torunları, insanlar bu konudan etkilenecek. Enkazlığa dökülen, enkazların döküldüğü yerden etkilenen insanlar benim insanlarım. Benim akrabalarım, vatandaşlarım. Kahramanmaraş’ın insanları. Kahramanmaraş’ın insanlarını düşünmek zorundasınız. İnsanlara sahip çıkmak zorundasınız’’ ifadelerini kullandı.
Haber: Yunus Emre Bayır