Kahramanmaraş’ta adını tarihe altın harflerle yazdıran Ali Saygılı 1815 yılında Kahramanmaraş’ın Kuzucak Köyü’nde doğdu. Kunduracılık mesleğinde çalışarak hayata atıldı. Babası köy imamı Hacı Ali Efendi’den aldığı terbiye ve disiplinle yetişen Saygılı, I. Dünya Savaşı’nın sona erdiği dönemde askere giderek Şam’da sıhhiye olarak görev yaptı. Ancak burada 1 yıl 9 ay boyunca esir kalan Ali Saygılı, mütareke sonrası İstanbul üzerinden memleketine döndü.
MARAŞ MÜDAFAASINDA İLK SAFLARDA
Memleketine döner dönmez, işgal altındaki Maraş’ta özgürlük mücadelesine katılan Ali Saygılı, dinlenmeye fırsat bulamadan eline silah alarak şehrin müdafaasında görev aldı. Şıh Camii minaresinde nöbet tutarak işgal kuvvetlerine karşı direndi. Ayrıca Musaefendizadelerin (Arıkanlar) evindeki mazgalda da görev aldı. Ancak ailesinin durumunu merak ettiği bir an nöbet yerini kısa bir süreliğine terk etti. Bu durumu gören arkadaşları, onun geri dönmeyeceğini düşündü. Fakat Ali Saygılı, silahıyla geri dönerek kendisini eleştirenlere şu tarihi sözleri söyledi: “Kader birliği ettik, harbe beraber başladık. Ölürsek de kalırsak da beraber olacağız.”
ŞIH CAMİİ MİNARELERİNDE TARİHE TANIKLIK
Mücadele sırasında, Maraş sokakları Abarabaşı Kilisesi’nden açılan yoğun saldırılara sahne oldu. Şıh Camii minaresine isabet eden bir küçük top mermisi, patlamadan minareye saplandı ve bugün hala orada duruyor. Bu mermi, Maraş’ın kurtuluş mücadelesinin sessiz tanıklarından biri olarak tarihe şahitlik etmeye devam ediyor.
KAHRAMANLIK SADECE MARAŞ’LA SINIRLI DEĞİL
Maraş’ın kurtuluşundan sonra da mücadeleden vazgeçmeyen Ali Saygılı, Antep cephesinde de savaştı. Hayatının son yıllarına kadar vatan sevgisiyle dolu bir hayat süren Saygılı, 10 Mart 1984 tarihinde hayata veda etti. Ali Saygılı’nın adı, sadece Maraş’ta değil, tüm Türkiye’de bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri olarak anılmaya devam ediyor. Bugün onun kahramanlık dolu hikayesi, vatan sevgisinin ne denli büyük fedakârlıklar gerektirdiğini hatırlatıyor.