Türk edebiyatının unutulmaz şiirlerinden biri olan Han Duvarları, gerçekte yaşanmış hüzünlü bir hikâyeye dayanıyor. Şiirde adı geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Yemen’den Sarıkamış’a sevk edilen ve kışlık giysisi bile olmadan cephede mücadele eden Osmanlı askerlerinden biriydi. Savaşın ardından köyüne, ailesine dönmek için yola koyulduğunda ise vereme yakalanmıştı.

Yolculuğunun son durağı Ulukışla taraflarında bir han oldu. Burada hastalığı iyice ağırlaşan Şeyhoğlu Satılmış, köyüne ulaşamadan hayata veda etti. Ancak ölmeden önce, hanın duvarlarına acısını ve özlemini dörtlükler halinde kazıdı.

1922 yılının soğuk bir Mart ayında, genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel, Kayseri Lisesi’ne atanmasının ardından bir yaylı arabayla bu hana geldi. Hanın duvarlarında gördüğü bu dizelerden etkilenerek, edebiyatımızın en önemli şiirlerinden biri olan Han Duvarları şiirini kaleme aldı.

Şeyhoğlu Satılmış’ın han duvarlarına yazdığı ve şiirde de yer bulan dizeleri ise şu şekildeydi:

"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben..."

Bir Osmanlı neferinin, cepheden cepheye savrulan hayatı ve memleket özlemi, bu şiirle nesiller boyunca hatırlanmaya devam ediyor.

Muhabir: SELMA ERDEMGÜR