7 yaşından bu yana Çarıkçılık mesleğinin içerisinde yer alan 57 yaşındaki Hüseyin Kopar, Kahramanmaraş’ın değerlerinden Osmanlı Çarıklarının tanıtımının yapılmamasına sitem etti. Geçtiğimiz yıllarda çekilen Truva, Yüzüklerin Efendisi, Avatar, Boleyn kızı, Kral 8. Henry gibi dünyaca ünlü dönem filmlerine çarık tedarik eden Kopar ailesi, şuanda da TRT 1’de yayınlanan “Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı” dizisine çizme üretiyor. Yaptıkları işi dünyada sadece kendilerinin yapabildiğini belirten Hüseyin Kopar, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Kopar, “Dünyada bu işi yapabilen sadece biz varız ama bırakın dünyayı, bırakın Türkiye’yi, Kahramanmaraş’ta bile bu işi yaptığımız bilen yok hatta Osmanlı Çarığının bu şehre ait olduğunu bilmeyenler var. Biz, tanıtım konusunda ağzımızla kuş tutsak boş. Gerekli merciler sorumluluk almalı, herkes elini taşına altına koymalı” diye konuştu.
SADECE BİZ MUSTARİP DEĞİLİZ
Çarıkçı Hüseyin Kopar, “Tanıtım konusu bu şehrin kanayan yarasıdır. Kahramanmaraş’ın tanıtımı konusunda öncelikle olarak belediyeler ve sivil toplum kuruluşları bu işe önem göstermesi lazım. Kahramanmaraş’ta genel olarak tanıtıma önem verilmiyor, bu konudan mustarip olan sadece biz değiliz. Bugün şehirler, coğrafi işaret belgesi alabilmek için çok meşakkatli bir süreçten geçerken Kahramanmaraş Osmanlı Çarıklarının coğrafi işaret belgesini alması büyük bir başarıdır. Ancak biz bu çarığı ve bu memleketi istediğimiz şekilde tanıtamıyoruz. Biz, Kahramanmaraş'ı sadece kâğıt üstünde kâğıt üstünde tanıtıyoruz. Bu da yeterli olmuyor çünkü insanlar görsel bir şeyler istiyor, görmek istiyorlar. Dünyada bu işi, bu tür ayakkabıları tamamen el dikişi olarak hazırlayan bizden başka kimse yok. Üretmiş olduğumuz çizmeler denizde de giyilebiliyor, çünkü kullandığımız deri tamamen meşe palamudu yapraklarıyla üretilmiş bir deri. Hayvansal yağ ile yağlandığı için hiçbir şekilde sudan ve çamurdan etkilenmiyor.
BİRÇOK FİLME ÇARIK YAPTIK
Babam Alâeddin Kopar, 1975 yılında bu Amerika'da çekilen Büyük İskender filmi için Türkiye’ye gelen bir kostüm tasarımcısı, İstanbul Kapalıçarşı'daki bir ustadan babamın adresini alarak Kahramanmaraş'a geliyor. O zaman da babam Fevzi Paşa Mahallesi'nde evin altında küçük bir yerde çalışıyordu. Kostüm tasarımcı Kahramanmaraş’a geldi ve babam ile irtibat kurdu ve bizler ilk olarak Büyük İskender filmi ile sinemaya açıldık. Ben askerden geldikten sonra da bu işin yurt dışı pazarlamasını üstlendim, Amerika olsun, İngiltere olsun, Avrupa'nın birçok yerlerinde tiyatrolarla irtibat kurdum ve yurtdışındaki işlerimizi daha da genişlettik. Bu şekilde Kahramanmaraş ismini ve ismimizi elimizden geldiği kadar sinema sektöründe duyurmaya çalıştık. Sonrasında; Fetih 1453, Truva, Yüzüklerin Efendisi, Avatar, Boleyn kızı, Kral 8. Henry gibi dünyaca ünlü dönem filmlerine çarık yaptık.
KAHRAMANMARAŞLILAR BİLE BİLMİYOR!
Geçen ay, İzmir’de Kahramanmaraş Tanıtım Günleri etkinliği gerçekleştirildi. Biz Kahramanmaraş Esnaf Sanat ve Odalar Birliği olarak gittik ve oradaki en etkin standıydı. Bize ilgi çok çok fazlaydı. Biz orada Belediyelerden hiçbir destek görmedik. Fotoğraf yok, broşür yok, biz sadece orada açtığımız stantla mı tanıtım yapacağız, bu tanıtımı neyle yapacaksınız? Bizim Kahramanmaraş olarak neyimiz yok! Dondurmamız var, biberimiz var, bakırımız var, küleğimiz var, her şeyimiz var. Kahramanmaraş bakırı var, insanlar bakırın Gaziantep ile özdeşleştiğini zannediyorlar. Mutfak eşyaları üretiminin çoğunluğunu ve ham maddesinin büyük çoğunluğu bu şehirde üretiliyor ve bunu da kimse bilmiyor. Biz, gittiğimiz her fuarda standımızda koca koca puntolarla “Yemeni ve çarık Kahramanmaraş ilinde tescillidir” diye yazdığımızda insanlar bu yazıyı okuyor ve “Çarık Gaziantep'in değil miydi?” diyor. Bu, tanıtımda çok büyük bir eksikliğimizin olduğunu gösterir. Bu çarıkların diğer adıyla yemenilerin, bırakın Türkiye’de tanınmadığını, Kahramanmaraşlıların bile birçoğu bilmiyor.
KÜLTÜR ÇARŞISI YAPILMALI
Belediyelerin dükkânları var, belediyelerin el sanatlarıyla ilgili iş yapan ustalara işletmelere bu dükkânları cüzi rakamlara kiralaması lazım. Bu bahsettiğim çarşıdaki dükkânlar manifaturacılar tarafından depo olarak kullanılıyor. Turist, o dükkânların önünden geçerken bizlerde böyle aralardayız. Bu turistler bizleri nasıl bulacak? Bulamıyor. Ondan sonra da tanıtımda geri kalıyoruz. Kahramanmaraş’a değer katan ve şehrin tanıtımına katkı sağlayabilecek bizim gibi işletmelerin çarşının göbeğinde bir mağazası olsa çok iyi olur. Çarşıda bir bölge belirlense ve o bölgede kültür çarşısı gibi bir yer olmalı. Bakırcılar, Çarıkçılar, Biberciler orada toplansa turistte oraya gider ve kısa bir zaman içerisinde Kahramanmaraş’ın tüm değerlerini bir arada görür. Biz, bunu önce ki dönem Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Fatih Erkoç’a söylemiştik. Sorun başkanda değil başkanın elinin altındaki adamlarla ilgili sıkıntı var. Başkanların ellerinin altındaki adamlar vizyonsuz, tabi ki başkan her şeye yetişemez.
KADERİNE TERK EDİLMİŞ BİR MEMLEKETİZ!
Bu memleket sahipsiz kalmış ve kaderine terk edilmiş bir memleket. Ben bir esnaf olarak ne kadar uğraşırsam uğraşayım nafile. İnsanlar istediği şeye ulaşamayınca Türkiye’de beyin göçü yaşanıyor. Bende bir yere kadar çabalarım, istediğim şeyi elde edemeyince çıkıp gideceğim belki de. Ege’de küçük bir kasabada bir dükkân tutarım ve mesleğime orada devam ederim. Bunu yaparsam ne olacak? Kaybeden Kahramanmaraş olacak, daha öncesinde bunu yapan birçok usta var, ben de belki de bunu yaparım. Burada ben orijinal Osmanlı Çarıkları yapıyorum. Başka birisi de gidiyor küçük bir ayakkabı tamircisi açıyor, bu işle alakası yok çarık yaptığını zannediyor ve satıyor. Ben bu işin vergisini veriyorum. Bu işi ben en iyi şekilde yapıyorum adam basmakalıp iş yapıyor Osmanlı Çarığı diye satıyor. Bunu satın alan insanlarda memnun kalmıyor, bu da bize zarar veriyor.”
BURADA KURULMUYOR ŞEHİR DIŞINDA KURULUYOR
Kopar son olarak şunları kaydetti: “Dondurma Müzesinin atıl bir yerde yapılması da çok saçma! Müzeye gidenlerle konuşuyoruz, gidenler memnun değil. Oraya pastane açıldı, pastane kapalı. Bu nasıl dondurma müzesi! Bu alanda dükkânlar var. Buraya birine bakırcı, birine dondurmacı, birine Külekçi dükkanı açalım dedik. Burası Belediye zaten neden yapılmadı. Herkes mutfak müzesini soruyor, şimdilerde yapılırsa bizlere de ilgi olacak. Buralar bakımsız, pis ve çöplük gibi maalesef buralara bakılsa, İstimlak edemediler, yapamadılar, moloz yığınlarıyla dolu bakımsız. Gelen turist memnun değil, temiz düzenli olmadığını söylüyor, bakın çok güzel şehrimiz var. Maraş’ımız gerçekten çok güzel ama sahipsiz. Bu memlekete sahip çıkılsın artık. Bakın Kıbrıs meydanına bir meydan bir bakım var bir düzen, temizlik var! Oraya ahşap kulübelerden el sanatlarıyla ilgilenenlere bir alan oluşturun gelen insanlar orayı görsün. Ahşap dükkânlardan çeşit çeşit esnaflar koyun bak bakalım tanıtım nasıl oluyor. Demiri, ahşabı, bakırcısı, dondurması bunlar böyle tanıtılır. Bu dediğim ahşap dükkânları burada kurulmuyor, şehir dışında kuruluyor. İzmir, İstanbul, Ankara’da böyle sıralı stantlar açıyorlar. Burada açılmıyor, tanıtılmıyor. İstanbul’da Kraft yaptık vekiller, bakanlar, iş adamları ilk bizim Kahramanmaraş standına geliyor. Onur konuğu olarak gittim el sanatı olduğum için değer verdiler saygı gösterdiler. Herkes mükemmel diyor ama gel görelim bir şey yok.
Haber: Alpaslan Oğuz Davut