6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve "Asrın Felaketi" olarak adlandırılan büyük depremin üzerinden tam 730 gün geçti. Binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği, on binlercesinin yaralandığı ve milyonlarca insanın evsiz kaldığı felaketin yıl dönümünde, İnşaat Mühendisi ve iş insanı Nasuh Tımarcıoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Depremde hayatını kaybedenleri rahmetle andığını belirten Tımarcıoğlu, o gecenin acısının hala tazeliğini koruduğunu ifade etti. Kahramanmaraş’ın birinci derece deprem bölgesinde yer aldığını hatırlatan Tımarcıoğlu, şehirde daha önce de büyük depremler yaşandığını ancak bu büyüklükte bir felaketin asırlardır görülmediğini ifade etti. Depremin ardından devletin seferberliğiyle yaraların sarıldığını belirten Tımarcıoğlu, imar ve inşaat süreçlerinde mühendislik kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalınması gerektiğine vurgu yaptı.

HİÇBİR ŞEY O GECEYİ YAŞAMANIN ÖNÜNE GEÇEMEMİŞTİR

2 yıl önce başta Kahramanmaraş olmak üzere 11 ili etkileyen ve tüm Türkiye’yi yasa boğan yıkıcı depremlerde hayatını kaybeden deprem şehitlerini minnetle andığını belirten NSH Mühendislik Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı ve Kahramanmaraş MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi İnşaat Mühendisi Nasuh Tımarcıoğlu, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Kahraman Şehrimizin Doğu Anadolu Fay Hattı gibi aktif bir fay hattının üzerinde bulunması, 1. Derece deprem bölgesi olan bir bölgede konumlanıyor olması, böylesi bir felaketi tarihinde daha öncede yaşamış olması bilinen bir gerçektir. Bu konuda onlarca makale, yüzlerce yazı, binlerce yorum yapılmıştır elbette ki. Ve dahi şahsımın da geçmiş zamanda gerek yerel basında, gerekse belediye meclis üyesi olduğum dönemde Dulkadiroğlu Belediye Meclisinde deprem konusunda yapmış olduğum yazılı ve sözlü beyanlarım mevcuttur. Ancak hiçbir şey o geceyi yaşamanın önüne geçememiştir maalesef.

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ’NİN ÜZERİNDEN TAM OLARAK 730 GÜN GEÇMİŞTİR

6 Şubat’ın o karanlık sabahından itibaren devletimizin bütün kadroları afetten etkilenen bu 11 il için seferber olmuş, olağanüstü hal ilan edilmiş, gerek AFAD, gerek ilgili bakanlıklar, gerekse de sivil toplum kuruluşları vesilesiyle gıda-çadır-kıyafet-konteyner gibi öncelik arz eden yardımlar aralıksız bir şekilde bu bölgeye sevk edilmiştir. Öncelikle tabi ki böyle bir afet bu coğrafyada yaklaşık 500 yıldır yaşanmadığı ve böylesi bir can kaybı böylesi bir yıkım gücüyle karşılaşılmadığı için kim-neyi-nasıl yapacağını bilememiş ancak yine de böyle bir afetin ve yükün altından Aziz Devletimizin ve Yüce Türk Milletinin kalkabileceği zaman içerisinde tüm dünyaya gösterilmiştir. Artık o bitmek bilmeyen 73 saniyelik Kahramanmaraş Depremi’nin üzerinden tam olarak 730 gün geçmiştir. Öncelikle deprem sonrası şehrimizde olumlu-olumsuz yaşanan her türlü gelişmenin vatandaşlarımız tarafından her zaman hatırlanmasını, dar günde - yok günde - zor günde bu şehir için kimlerin elini taşın altına koyduğunu, kimlerin sorumluluk alma yarışında geride kaldığını insanımızın asla unutmamasını temenni ediyorum.

AZİZ MİLLETİMİZ BÜYÜK BİR DAYANIŞMA GÖSTERDİ

Geçen bu zor günlerin ardından devletimizin öncülüğünde yaralarımız hızla sarılmaya başlanmış, gerek Orta Hasarlı Yapıların Günlendirilmesi konusunda yapılan maddi destekler gerekse de Hak Sahipliği ve Yerinde Dönüşüm imkânı ile verilen destekler insanımıza umut olmuş, şehrin yeniden imar ve inşası konusunda bütün süreçleri hızlandırmıştır. Olumlu manada yaşanan bu gelişmelerin ardından vatandaşlarımızın mutlaka dikkat etmesi gereken bir takım konularda kendini göstermeye başlamıştır. Özellikle Orta Hasarlı Yapıların Güçlendirilmesi ve Yerinde Dönüşüm Kapsamında yapıların yeniden inşa edilmesi sırasında vatandaşlarımızın bu işler için anlaştığı firmaları ve kişileri özenle seçmesi, nasıl olsa devlet destek veriyor diye işinde uzman olmayan ve teknik yeterliliği bulunmayan kişiler ve firmalar yüzünden devlet desteklerinin heba edilmemesi gerekmektedir. Bu sebeple yapılan anlaşmalar ve imzalanan sözleşmeler sırasında vatandaşa vaat edilen şartların yerine getirilmemesi sonucu vatandaşımızın mağdur olması hem maddi hem de yaşanacak süreçler açısından bu kentte bir deprem etkisi daha oluşturacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir.

ŞEHRİMİZİN YENİDEN AYAĞA KALKMASI, TÜRKİYE YÜZYILI ANLAYIŞINA YAKIŞIR OLMALIDIR

Geride bıraktığımız bu 24 ayın ardından şehrimizin imar ve planlama çalışmaları kapsamında 1/5000 ve 1/1000 ölçeklerinde yapılacak olan yeni imar düzenlemeleri artık kahraman şehrimin yeniden ayağa kalkması adına içerisinde bulunduğumuz Türkiye Yüzyılı anlayışına yakışır olmalıdır. Gerek yol genişlikleri ve güzergâhlarının belirlenmesinde gerekse de yapısal alanların kat ve yoğunluk düzenlenmesinde şehrimizin gelişmiş şehirler içerisinde yer alacak seviyede yapılması, en önemlisi de bu çalışmalar yapılırken şehrimizin bir deprem kuşağında olduğu gerçeğinin asla unutulmaması büyük bir önem arz etmektedir.

İMAR UYGULAMALARININ FEN KURALLARININ ÖNCELİK ALARAK YAPILMASI GEREKMEKTEDİR

Biz inşaat mühendislerinin statik projelerimizi tasarlarken kullandığımız yönetmeliklerden sadece birisi olan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin ilki 1947 yılında yayımlanmış ve bu yönetmelik neredeyse yaşanan her deprem afetinden sonra olmak üzere 71 yılda toplamda 7 defa revize görmüştür. (bknz: AFAD) Bu yönetmeliğin sonuncusu 2018 yılında yapılmış, tamamen güncellenmiş ve yeni şekliyle yayımlanmıştır. Ancak malumunuz üzere yapılarımızın ilk tasarımları mimari proje yapımında esas alınan İmar Kanunu maddelerine, ilgili imar yönetmeliklerine ve imar plan notlarına göre yapılmaktadır. Ancak bu kanun maddeleri ve ilgili yönetmelikler kimi zaman ada bazında, kimi zaman parsel bazında imar plan notları kapsamında isteğe göre uyarlanmış veya revize görmüştür. Bu değişiklikler gerek kat artışları, gerekse de yoğunluk artışları şeklinde imar komisyonlarınca uygun görülmüş ve statik açıdan zeminin taşıma gücü, yapının oluşacak toplam ağırlığı, zeminin güçlendirme yöntemlerine ihtiyacının olup olmadığı dikkate bile alınmayarak kararlar verilmiş ve birçok yapının depremlerde bu sebeple yıkıldığı gerçeğini meydana çıkarmıştır. Bu sebeple, 1. Derece deprem bölgesinde olan şehrimizde de imar uygulamalarının ve şehir bölge planlama çalışmalarının artık mühendislik, mimarlık ve fen kurallarının öncelik alarak yapılması gerekmektedir.

ÜLKÜSÜZ İNSAN ÇAMURDAN FARKI OLMAYAN BİR VARLIKTIR

“Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır” düşüncesine, “Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır” şiarına ve “Önce Ülkem ve Milletim” anlayışına sahip bu şehrin bir evladı olarak bu yazımın her bir satırını Kahraman şehrimde böyle afetler için gerekli önlemler mutlak suretle alınsın, ‘deprem değil bina/ihmal öldürür’ gerçeği bir kez daha ortaya koyulsun, böylesi bir acı böylesi uzun ve soğuk bir gece bir daha asla yaşanmasın diye kaleme aldığımı bilmenizi istiyorum.”

Muhabir: Melike Algan