Kahramanmaraş’ın çocuk kalpli altın insanları, çoğu zaman deli mi, veli mi diye sürekli tartışılırdı. Ancak, hiçbir zaman toplum dışına itilmezlerdi, her zaman şehir halkı tarafından hayatın bir neşesi, İlahi rahmetin bir vesilesi olarak görülürlerdi. Altın insanlar, yaşamını yitirse de adları dilden dile, 7’den 70’e aktarılmaya devam etti. Bu insanlardan üç kafadar olan Çürük, Hortum ve Hacı Aslan İbrahim’di. Üç arkadaş genelde birbirinden ayrılmazdı, içtikleri su ayrı gitmezdi. O altın insanları, bilenler tanıyanlar geçmişte hayatlarını şu şekilde özetlemişlerdi;

HORTUM DİNİNE BAĞLI BİRİYDİ

Hortum Ahmet’in dinine bağlı olduğu, sürekli dualar ettiği bilinirdi. Ağrısı, olan insanlar şifa bulmak için onun yanına gelirdi oda eline bıçak alarak onları okurdu. Okuduğu birçok kişinin ise baş ağrısının kesildiği görülürdü. Erkek bebekleri de çok seven Hortum Ahmet yoldan geçen erkek bebekleri durdurarak onlara tebessümle bakardı. Hortumun elinde Bayrak ve süpürgesi hiç eksik olmaz pis yer gördüğü zaman süpürürdü.

YAZ KIŞ AYAKKABI GİYMEZDİ

Hacı Aslan İbrahim'in çocukluğunda Tüfekçi Hamamı vardı. Tüfekçi Hamamı’na götürüyorlar orada bir bunalım tarzı rahatsızlık geçiriyor.  Temizliği çok severdi. Bu bakımdan da zamanının büyük bir bölümünü hamamda geçirirdi. Hamamlarda özellikle tüfekçi hamamında tası eline alır darbuka gibi çalardı. Hiç bir şey bilmez para, mal, mülk. Dudakları sürekli kıpırdar ama ne dediği anlaşılmazdı, özündeki mütebessim hüzünle, ürkek ürkek şehrin caddelerini arşınlayıp dururdu. Yaz kış ayakkabı giymezdi.  Uzun entarisinin içindeki pehlivan yapısına rağmen, yine de masum bir çocukmuş intibaını verirdi. Entarisinin iki kocaman cebi, gündelik rızkını taşımaya yeterdi. Tanımadığı kimseden bir şey almaz, tanıdıklarına yaklaşarak, hüzünlü tebessümünü yoğunlaştırır, durup beklerdi. Verilirse alır, verilmezse adeta yere basmıyormuş hissini vererek, sessizce uzaklaşırdı.

KURAN-I KERİMİ BİLEN BİR KİŞİYDİ

Çürük'ün ismi Mustafa’ydı. Genelde kapalı çarşıda gezerdi. Gaffarlı köyünde caminin minaresine çıkıp ezan okurdu. Kuran-ı Kerimi bilen bir kişiydi. 

Editör: Didem Kayabaşı