Ben ülkemin zaman çizelgesini ikiye ayırıyorum. 1980’den önce ve 1980’den sonra. 1980’den sonra birçok şey kalmadı. Artık cesur, dürüst ya da yardımsever değiliz. Varsa da ben rastlamıyorum, o kadar az o eski insanların sayısı. Artık her şey parayla ölçülüyor. “Misafire” yer yok bu paragöz dünyalarımızda. Kimse hiçbir şeyini kimseyle paylaşmıyor.
Sobanın başında toplanıp dedelerin, nenelerin hikayelerini dinleyen, kestane yemek için sabırsızlanan, çayın fokurtusunu, mandalın ve portakal kabuklarının kokusunu özleyenleri saymıyorum bile. Unuttuk biz. Birçok şeyi unuttuk.Artık kimse çocuğunu sokağa oynamaya bırakamıyor. Her yerde ağza alınmayacak küfürler eden çocuklar. Ellerinde sigara beyinlerinde alkol birbirine bağırıp çağırıp çevredekileri rahatsız eden gençler. Organ mafyası ve tinerciler. 30 yıl öncesinden daha mı fakiriz. Ruhen evet. Artık sokakta mahalleyi koruyan ağabeyler yok. Ya ağır ağabey oldular, ya da mahalle sakinlerinin vurdumduymazlığına kızıp beyaz atlarına binip çekip gittiler bu diyarlardan.
Gelir durumları arasında o kadar büyük uçurumlar var ki zaten küçük çocuklar da birbirini kıskanarak ve yoksullukla bilenerek büyüyorlar. Birbirlerini sürekli kıyaslayan aileler çocuk değil ilerde kendilerini ve toplumu yok edecek makineler yetiştiriyor. birbirini tanımıyor, selam vereni tanımıyorsak karşılık vereceğimize “bu da kim” diye kuşkuyla bakıyoruz. Akrabalar bile birbirini ayda yılda bir bayramdan bayrama görüyor, çocuklar kuzenlerini tanımıyor. Çeşit çeşit okul doldu ortalık. Artık çalışkan olan değil de parayı veren en iyi okulda okuyor.