Profesyonel ligde yüzümüzü ağartan, Pazar günleri bizi futbola hasret bırakmayan, heyecanımızı artırıp, stresten uzak bir gün geçirmemizi sağlayan Kahramanmaraşspor’un 7 senedir başarıyla başkanlığını yürüten sayın Fatih Mehmet Ceyhan’ın, yaklaşık 7-8 ay önce, ‘Artık bırakıyorum, yokum!’ demesi ardından sözde takımı alıp zirveye taşımak isteyenler, sahiplenecekmiş pozuna girenler, lakin bu işin unundan çok ününde olduğu belli olan insanlar, pazarlığa gelince mesele, yan çizmeye başladılar.
Başkan sayın Fatih Mehmet Ceyhan bıraktı ama prosedür gereği yine kulübün başkanı. Çünkü dernekleşmedi, kulüp şu anda şirket. Fatih Mehmet Ceyhan da bu şirketin patronu. Haliyle kendisi bıraktım, artık yokum dese de, kağıt üzerinde takımın halihazırdaki başkanı.
*
Dile kolay, 7 senesini verdi kırmızı beyazlı takıma, bu sevdaya. Takım galip geldi sevindi, yüzünde gülücükler açtı, yenildi, taraftarın hakaretlerine maruz kaldı, üzüldü.
Ama bırakıp gitmedi, küsmedi, taraftara kahretmedi, sitem etmedi.
Gecesini gündüzüne kattı, ne özel yaşam bıraktı, ne ailesine zaman ayırabildi, ne kar dedi, ne fırtına dinledi, kavurucu güneşlere, yağmurlara inat takımın başarısı için özveriyle çalışan, koşuşturan, elini taşın altına koyan Başkan Ceyhan, transfere karışmasa da, yaklaşık bir ay sonra başlayacak ligde gençlerle sahaya çıkılmasına razı bile olurken, çağırıp da ‘Ceketini al kenara çekil’ türü yaklaşımlara da pabuç bırakacak değil.
Kamuoyuna verilmek istenen mesaj şu, “Bakın biz bu işe el attık, takım sahipsiz kalmasın, liglerin başlamasına az bir zaman kaldı, ancak Başkan yanaşmadı. Biz elimizden geleni yaptık!”
Basit ve küçük hesaplar.
*
Tamam çekilsin. Zaten kendisi de istiyor çekilmeyi. Ama bir bedeli olmalı bu işin. Bir işçiyi bile işten çıkartırken, yasal zorunlulukları yerine getiriyorsunuz, bedel ödeyip helalleşiyorsunuz. Ceketini al çek git demek kolay. Bu işin ucuz, basit ve günü kurtarma tarafı.
Kimse bu tuzağa düşmez!
Ben fidanı dikeceğim, sulayacağım, yeri gelirse çapasını yapacağım, tam yetiştirip, meyvesini toplamaya gelince sıra, ‘Sen kenara çekil, biz senin yerine toplarız!’ demek safdillik olur ki, kimse de bu ucuz siyasetin, bu popülist kandırmacanın oyuncağı olmaz, bu kirli alış-verişe rıza göstermez.
Ben ekip hasadı bitireceğim, sen gelip sahipleneceksin. ‘sen yeme, ben yiyeyim!’ diyeceksin.
Öyle bir dünya yok!
*
Salı günü Başkan sayın Ceyhan’ın işyerindeydim. Sohbet ederken, fiilen bıraktığı günden beri neler yaşadığını, nelerle ve kimlerle görüştüğünü, kimlerin sözüm ona elini taşın altına koyup, yine sözüm ona takıma sahip çıkmaya niyetli olduğunu tartıştık.
Almanya’dan bir vatandaş aramış. Kulübü almak için.
Bir başka ilden arayıp (Hatay-İskenderun) takımı almak istediğini söyleyenler olmuş. Gitmiş İstanbul’a, gelirken yaşadığı, ölümden döndüğü kaza da kesesine kâr kalıyordu neredeyse de, (ki Allah korumuş, bir kere daha geçmiş olsun dileklerimizle…) netice alınamamış.
*
Hatırlayın, bir tarihte de Kahramanmaraşlı olup da Bursa’da tekstil işi ile uğraştığını söyleyen Mustafa Doğan ve arkadaşı da gelmişler, takıma sahip çıkacaklarını söyleyip Başkan Ceyhan ile görüşmüşlerdi.
Gelinen noktada, ortaya konan rakamlar, karşılıklı paslaşmalar, gel-gitler, uzaktan uzaktan telefonlaşmalar, yine dağın fare doğurmasına yetmişti. Herkes güya takıma sahip çıkmak istiyordu ama elini taşın altına koyan yoktu gerçek anlamda.
Dedim ya, un’undan çok ün’ünden yanaydı insanlar. Spor ve Kahramanmaraşspor sevdalısı olduğunu söyleyenler, iddia edenler, ileri sürenler… Herkes cengâver, herkes kahraman ama hadi savaşa dediğinde, herkes kaçacak delik arıyor. O hesap işte… Kaçak güreşiyor, oyunla oynaşla vakit geçiriyorlar.
Hikaye!..
*
Sonra yerel yönetim ve siyaset el atmış olaya. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Hayrettin Güngör, milletvekili sayın Cihat Sezal ve AK Parti il başkanı sayın Fırat Görgel…
Başkan Güngör ile milletvekili Sezal’ın futbol oynayıp oynamadıklarını, futboldan anlayıp anlamadıklarını bilemem de, Görgel hem takımın maçlarına gelmiştir, izlemiştir zaman zaman, hem de futbolun ruhunu bilir.
Lakin bu buluşmadan, bu sahiplenme adına bir araya gelinmelerden de sonuç alınamayınca, zaman zaman Ejder Aslan isimli bir arkadaşın takımı almak ister gibi hareketleri, basına verdiği demeçleri, sosyal medya paylaşımları, kamuoyu kafasında, “Millet takıma sahip çıkmak, kulübü kurtarmak istiyor da, Başkan Ceyhan yan çiziyor, vermiyor, bahane üretiyor!” algısı hakim iken, kimse elini cebine atmıyor, sanki akrep varmış gibi, istiyoruz da vermiyorlar algı operasyonu ile milletin kafasını karıştırmaktan öteye gitmiyorlardı.
*
Liglerin başlamasına az bir zaman kaldı. Takımın başında bir teknik adam var. Ama transfer yapılamadı. Yapılsaydı, haberimiz olurdu. Ümidimiz gençler. Yani elimizdekilerle yetineceğiz anlaşılan!
Buna rağmen sayın Ceyhan, az da olsa, kısıtlı imkanlarla takıma maddi manevi desteğini sürdürüyor ama nereye ve ne zamana kadar sürer, bilinmez.
Bilinen şu ki, bu takım sahipsiz kalınmamalı…
Göreceğiz bakalım, kim kahraman, kim spor sevdalısı. Lafla peynir gemisi yürüseydi, Akdeniz’deki 16 adamıza Yunanistan sahip çıkamazdı!
Bari siz çıkın!