TBMM’nin Genel Kurul çalışmalarına başlamasıyla birlikte Adıyaman’ın sorunlarını birer birer meclis gündemine taşıyan CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, TBMM’de yaptığı konuşmasında deprem illerindeki yıkık, ağır hasarlı ve acil yıktırılacak iş yeri ve evlerdeki eşya bedellerinin bugüne kadar ödenmediğine dikkat çekerek “Vatandaş müracaatını yaptı, zarar tespit komisyonları zararları tespit etti, aradan 8 ay geçti ancak ortada ödeme yok, para yok” diyerek tepki göstermiş.
Allah razı olsun, sesimiz olmuş, duygularımıza tercüman olmuş sayın vekil.
Biz de, iyi bir şey değil belki ama merak ediyorduk, ne oldu doldurduğumuz formlara, verilen sözlere!
Beklerdik ki, meclise gönderdiğimiz milletvekillerimiz de bu meselenin üzerine yoğunlaşsınlar, ‘Ne oldu şehrimin gazetecilerinin zarar-ziyan talepleri’ deselerdi.
*
Aha bugün dedik, aha yarın diye bekledik, 8 ay geçti, ortada ödeme yok! Bu gidişle, kim bilir daha ne kadar bekleyeceğiz.
Arkadaşlarımızın çoğu zarar gördü, maddi imkânsızlık sebebiyle Basınevi’ne sığındılar. Çünkü mağdurlar, çünkü maddi imkân sorunu ile baş başa kaldılar.
Bazı arkadaşlarımız da ekmeğini başka kapılarda (başka şehirlerde) arama düşüncesi ile göç ettiler istemeye istemeye.
Çaresizlik, umutsuzluk adama her şeyi yaptırıyor.
*
Depremi yaşayan bir ilin vekili olarak iktidara deprem sonrası verdiği sözünü hatırlatmak ve yüz binlerce depremzedenin yaşadığı bir mağduriyeti dile getirmek için söz alan Adıyaman Milletvekili Tutdere, “Deprem sonrası 19 Şubat’ta AFAD Başkanlığınca bir genelge yayımlandı. Genelgede deprem illerindeki yıkık, ağır hasarlı ve acil yıktırılacak iş yeri ve evlerdeki eşya bedellerinin ödeneceği ifade edildi. İktidar yetkilileri tarafından da bu yönde açıklamalar yapıldı. Vatandaş müracaatlarını yaptı, zarar tespit komisyonları zararları tespit etti, aradan 8 ay geçti ancak ortada ödeme yok, para yok” diyerek hükümete seslenmiş ve “Depremzedelerin mağduriyetini giderin!” çağrısında bulunmuş.
*
Allah razı olsun. Keşke bizim milletvekilleri de birbirleri ile düdük yarışına gireceklerine, her zaman yere göğe sığdıramadıklarını, ‘şehrimizin güzide basın mensupları’ kıyağına getirip meslektaşlarımızın sorunlarını gündeme taşısalardı.
Yok, yapmadılar.
Tuttular Hayrettin Güngör Başkanın gönderdiği koliyi dillerine doladılar, iktidar olanlar da seslerini çıkartmadılar, kulaklarının üzerine yatmış olmalılar ki, onun yerine nerede bir ölmüş tavuk dürümü açılışı var iki ayak da ödünç alıp oraya koştular, ya da zenginlerin düğünlerinde boy gösterip gülümseyerek poz verdiler.
*
Demek o umutla, heyecanla doldurduğumuz formlar hikâye imiş, demek bizi kandırmaktan öte bir şey değilmiş, demek bizi uyutma politikası imiş, demek günü kurtarma operasyonu imiş, demek, ‘Aman canım boş ver, basını masını. Bir müddet sonra unuturlar!’ zihniyeti ile ağzımıza bir parça bal çalmakmış.
Tamam, ödemeyin. Bari formları gönderin de hatıra olarak bir tarafa koyalım, çerçevelettirip duvara asalım ki, depremi hatırlamış oluruz. Verdiğiniz sözü tutmadığınız için seçimde ‘bu neydi, size neyi hatırlatıyor, ayıp ettiniz ama!’ çemkirmesi ile yüzlerine vuralım isterim.
Nasıl olsa oy istemeye geleceksiniz!
*
Ey Ankara, ey Hazine ve Maliye Bakanlığı duy sesimizi, duy!
Gencecik çocukları alanlara doldurup formları aldınız elimizden, hatta birkaç kez de telefon geldi Allah yalanı sevmez Bakanlıktan.
Naz mı yaptılar, cilve mi, yoksa gazımızı almak için mi aradılar bilemiyorum da,
yıkık, ağır hasarlı ve acil yıktırılacak iş yeri ve evlerdeki eşya bedellerinin bugüne kadar ödenmemesine tepkiliyiz.
Genelgenizin gereğini yerine getirin, deprem illerindeki vatandaşların (basın camiası dahil) mağduriyetini giderin; yazıktır, günahtır!