Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, beklenen açıklamayı yaparak örgüte "bu örgütü ben kurdum, şuanda ben bitiriyorum, silahları bırakın " çağrısında bulundu.

TBMM nın açılışında Devlet Bahçeli’nin DEM milletvekillerinin elini sıkması, bilahare yumuşak mesajlar vermesi, ardından herkesi şok eden o Abdullah Öcalan'ı meclise davet eden konuşması. Hiç bir şey tesadüf değildi. Derin devlet aklının adımlarıydı yaşanan.

E ne oldu şimdi! Kim kazandı, kim kaybetti.

Üç beş yıl önce MHP liderinin böyle bir açıklama yapacağını söyleseler kim inanırdı. Birisi Abdullah Öcalan'ın mecliste çıkıp konuşma yapacağını, bir süre sonra serbest bırakılacağını söylese, aklı meleakelerinden şüphe ederdik.

Devlet aklı dedik. Şüphesiz devlet aklının yol haritasında dün yoktur. Yarını inşa etme vardır. Dolayısı ile kin tutmakta da yoktur.  Kurtuluş Savaşı'nda mücadele edip ülkemizden def ettiğimiz Yunanistan ile bir kaç yıl sonra normal komşuluk ilişkilerine döndüğümüz gibi.

PKK ile sürdürülen 40 yıllık mücadelede sona gelinmiş gibi. Her mücadelenin, savaşın bir kazananı, bir kaybedeni olur. Peki kim kazandı, kim kaybetti. PKK Büyük Kürdistan kurma hayali ile çıktığı yolculukta önce federasyon, sonra özerklik, daha sonra güçlendirilmiş yerel yönetimler talebi ile, hedeflerini sürekli küçülttü.  Geldiğimiz noktada, Abdullah Öcalan şartsız, koşulsuz olarak örgüte silah bırakma çağrısında bulundu. Peki bu noktaya nasıl gelindi;

Her zaman her silahlı mücadelede, dağda çarpışmalar olurken ovada masalar kurulur, görüşmeler yapılır, ateşkes antlaşmaları yada kalıcı barış antlaşmaları imzalanır. Dağda borusu ötenin sesi gür, güçlü ve mağrur çıkar. Dağda kaybedenin ovada sesi boğuk, zayıf, kısık çıkar. Türkiye Cumhuriyeti dağda PKK’nın kolunu bacağını kırmıştır. Ülke içinde terör örgütü eylem yapamaz hale gelmiş, Suriye ve Irak'ta attığı mantıklı adımlarla örgüte yaşam alanı bırakmamıştır. Suriye’deki son gelişmeler ve yeni yönetim ile birlikte, PKK nın son kalesi de düşmüştür.

Abdullah Öcalan'ın açıklamasının detaylarında da bu gizlidir. “Devlet sizi yok etmeden siz onurlu bir şekilde kendi kendinizi lav edin.”

İlerleyen süreçte, devlet Bahçeli'nin dediği gibi Abdullah Öcalan serbest mi kalır, bilahare buna Selahattin Demirtaş eklenir mi, hatta bir genel af çıkar mı, bekleyip göreceğiz.

Devlet aklına saygı duysak ta biz devlet değiliz. Devlet düne bakmaz yarına bakar. Bizde "dün" vardır. Onca acıları, toprağa verdiğimiz onca şehidi unutmadık. Unutmayacağız. Yadsınamaz gerçek ise; PKK Büyük Kürdistan Devletini kuramadıysa, Federasyon, özerklik gibi hayallerini gerçekleştiremedi ise, bu ülke bölünüp parçalanıp leş kargalarına yem olmadıysa şehitlerimiz sayesindedir. Onca şehit boşuna verilmemiştir. Yürek yangınlarına ne kadar sargın olur bilinmez ya şehit analarının tek tesellisi bu olacaktır.