"Dondurma şehrine hoş geldiniz!”
Uzun süredir benim de garipsediğim bir karşılama yazısıydı. Mesder (Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği) de yapılan bir toplantıda söz alan eski il kültür müdürümüz sevgili Osman NALBANT hocamızın konuyu gündeme getirmesi ile bu düşüncemde yalnız olmadığımı görmek, konuyu daha sesli dillendirmemize vesile oldu.
Kahramanmaraş kendisini şiirin edebiyatın başkenti olarak sunuyor. Böyle bir iddiası var. Yıl boyu süren edebi faaliyetler, edebiyat ve sanat dergilerinin aktif ve dinamik faaliyetleri, her yıl düzenlenen ve yine “Anadolu'nun en büyüğü” idası ile gerçekleştirdiği kitap fuarı, edebiyat şehri olma yolunda UNESCO nezdinde gerçekleştirilen girişimler, hepsi mutluluk verici.
Şairler parkı, yedi güzel adam müzesi, şairler tepesi, hele birde edebiyat yolu var ki şehrin adeta ruhunu yansıtıyor. 11 tünele bu şehrin bağrından kopup gelmiş şair ve yazarların isimleri verilmiş.
Peki bu şehrin girişinde size nasıl bir hoşgeldin yazısı var?
Dondurma şehrine hoş geldiniz!
Oldu mu şimdi!
Dondurma bir ticari faaliyettir. Bu şehirle özdeşleşmiş bir damak tadıdır. Dondurma bir kültür değildir. Bu şehrin ruhundan çok öte, çok eğreti , kendi gibi soğuk içi boş boş bir karşılama sloganıdır.
Osman NALBANT hocamın dillendirdiği gibi, peygamberler şehri Şanlıurfa'nın girişinde iyot şehrine hoş geldiniz yazıyor mu? Kayseri'nin girişinde pastırma yada sucuk şehrine hoş geldiniz yazıyor mu? Gaziantep girişinde baklava şehrine hoş geldiniz yazıyor mu? Manisa’nın girişinde mesir macunu şehrine hoş geldiniz yazıyor mu?
Gönül ister ki Kahramanmaraş şiirin edebiyatın başkenti olarak kalmasın, yıl boyu kültürel faaliyetlerinin devam ettiği, tiyatro, sinema, resim, müzik vb. Dallarını da içinde barındıracak şekilde sanatın başkenti olsun.
Ama edebiyatın ruhunu taşıyan bu mümtaz şehrin girişinde dondurma şehrine hoş geldiniz yazmasın.
Edebiyatın , şiirin, sanatın başkentine hoş geldiniz yazsın.