Edebiyat dergilerini baştan sona okumak yerinde olur. Onlarca imza ile yeni yazılar edebiyatın atan yüreği değil mi? Yazar kaleme aldığı yazısıyla kendi dünyasında ne olup bittiğinin izlerini bizimle paylaşır ve o metne bizi davet eder.

Mehmet Kurtoğlu Edebiyat Ortamı dergisinin yayın yönetmeni kitap sahibi bir yazar. Teoloji ve Edebiyat dosya konulu derginin ilk sayfalarında bu önemli konuyu etrafına cami ağyarına mani tarzda ele alıp geniş okuma dünyasının pencerelerini bizlere açıyor.

Dergiyi okumaya başlarken bazı bilgilerimi tekrar gözden geçireyim dedim ve kitaplara müracaat ettim. Batı, doğu, filozof, felsefe, teoloji ve edebiyat kavramlarını tekrar hatırlamayı uygun gördüm.

Batı doğu kavramlarının arka planlarında yer alan kitap ve yazarlar üzerinden hareketle varlık, bilgi ve ahlakı konu edinen felsefeyi ve din olgusunun edebiyat eserleri üzerinde ki etkisini anlatıyor. Felsefe: duyuların dünyası dışında düşüncemizin tanıyabildiği şeylerin ilmi filozof ise kültür derecesi ne olursa olsun, bildiklerinin ve bilhassa içsel veya dışsal , fakat araçsız deneme ile bildiklerinin bütünü üzerine zaman zaman görüşler ortaya koyan her insan olarak geçer Nurettin Topçu’nun Felsefe kitabında.

Teoloji Tanrıbilim – ilahiyat manasına gelir geniş manada Allah’ı konu edinen, Allah’ın sıfatlarından , alem ve insan ile münasebetlerinden bahseden ilim , ilahiyat ilmi olup tabii teoloji, vahye dayalı teoloji, fizik teoloji, pozitif, ahlaki, dogmatik, menfi teoloji gibi çeşitleri vardır.

“ Doğu teolojiyle, Batı felsefeyle kendini ifade etmiştir. Doğuda peygamberler , batıda filozoflar çıkmıştır. Batı felsefe üzerinden , Doğu teoloji üzerinden giderek varoluşu sorgulamış, hayatı anlamlandırmaya çalışmıştır” diye önemli bir tespitle yazısını temellendiren Kurtoğlu bunu destekleyen onlarca yazar ve kitapla bizlere nitelikli bir metin okuma fırsatı vermiştir. Bahsi geçen kitap ve yazarların çok geniş bir zaman aralığında okunması yazara bu denli nitelikli bir bakış açısı vermiştir acaba sayın yazar Miguel De Unamuno’nun Sis kitabı hakkında ne gibi değerlendirmeye sahip?

Yine yazara dönecek olursam “ Batı klasiklerini kendi köklerinden yaratmıştır. Bunu yaparken de mitolojisini, teolojisini temel kaynak olarak kullanmıştır. İslam dünyasında ise yazarlarımız kendi dinlerinin cahili oldukları gibi düşmanıdırlar da … Din dışı roman hikaye yazmanın yahut dini eleştirmenin eserlerini büyüttüğünü sanırlar” bu tespit yerinde şimdi İslam dünyası yazarlarının bunu neden yaptıkları hakkında düşünmemiz gerekiyor.

Din denilince daha ziyade örfün din zannedilmesinin bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Kuranı Kerim aracılığıyla ilkeleri vahyedilmiş ve Hz. Peygamber’in Sünnetiyle de muamelatı belirlenmiş olan İslam’ın yüzyıllara boyunca: siyasi, fikri, sosyolojik, psikolojik sebepler yüzünden dinin geçirmiş olduğu görüntü değişimi anlaşılamamış ya da ihmal edilmiştir işte bu durum kırılma noktasını meydana getirmiş son yüzyılda olup bitenler de bu olguyu tamamen farklı bir zemine çekmiştir.

Derginin ilerleyen sayfalarında yer alan dosya konusu yazıların okunması da elzem.