Ramazan ayının en güzel nimetlerinden birini 7 Martta yaşadım. Değerli sanatçı Ahmet Özhan’ı Maraş’ta dinlemek nasip oldu. Bir hafta öncesinden afişlerde geleceği haber verilen büyük sanatçıyı görmek, güzel sesinden ilahiler dinlemeyi canı gönülden istiyordum. Ramazan ayının doğal akışı içinde olabilecek engelleri olabildiğince kaldırmak istedim ama “peder ne der kader ne der” hikmetine de kendimi hazırladım.

Ahmet Özhan tasavvuf musikisinin zirvelerinde yaşayan bir eren dahası DEVLET SANATÇISI. Sesi, üslubu ve içtenliği ile yıllardır gönüllerimizin tahtında yer alıp okuduğu her eserle metafizik ürpertilerimizi daha da ötelere taşıyan gönül insanı.

O günü özenle bekledim.

Salona vardığımda dış kapılara kadar lebalep insan olmasını onun samimiyetine yordum. Ben burada olduğuma göre benim seçtiğim yerel idarecilerin başta belediye başkanlarının da salonda olup bu büyük sanatçıyı şehrimin adına dinlemeye geldiklerini düşündüm ne de olsa onları bizi temsil etmeleri için seçmiştik. Ahmet Özhan Bey vaktinde sahne aldı ışıklar sazendeler hazırdı onlardan önce biz dinleyiciler okunacak her ilahiye aşina öyle bekliyorduk.

Selamlarla başlayan ilahi yağmurları önce ellerimize sonra gönüllerimize düştü. Salavatlar, tekbirler yüce Mevla’nın esmasıyla titreyen gönüller olarak kendimizi ilahilerin derin hikmet denizine attık. Ahmet Özhan yılların sahne nezaketini dervişlik sadakatiyle birleştirip öyle güzel sözler sarfettiki ilahiler kadar arada yaptığı konuşmalar gönüllerimizin peteklerini ballarla doldurdu.

Yunus Emre’nin ilahileri yanında Kuddusi’nin ilahileri, Aziz Mahmut Hüdayi’nin özlü sözleri derken dün yarınla birleşti zaman mutlak hakikat olarak tecelli etti.

İnsan olmanın ne olduğunu, nefis terbiyesi, ruhun incelikleri, vefa, dostluk, zor zamanları yenmenin sırları hepsinden güzeli sevginin ne olduğunu o anlarda salonda bulunan yüzlerce insan bir daha yaşadı.

Tasavvuf yolunun erdirici yönü işte buydu.

 Kadim düşünce bizleri çağırıyor önüne konan engeller esen rahmet rüzgarıyla dağılıp gidiyordu. Güzel sanata aşina olmak şart, güzeli seste, ahenkte, güftede, ışıkta dahası nerede yitirdiysek orada bulmamız gerekiyor. Eksik olan nemiz varsa onu tamamlamak boynunuzun borcu. Bu gün yeteri kadar bilgiye sahip olduğumuzu görüp konuşuyor ama bu bilginin salih amele dönüşmediğinden şikayet ediyorsak çözümün tam burada olduğunu belirtmek istiyorum; hareket.

İlahilerle çoşan gönüllerimiz kendi kabını sığmazken program tamamlandı. Ahmet Özhan kendisine takdim edilen çiçeği aldı belediye başkanı olduğunu düşündüğüm takdimcinin belediye başkanı olmadığını başkanın dahası salonda bile bulunmadığını öğrendim bunu Maraşlı duyarlılığımla bağdaştıramadım. Kendimi nasıl teselli edeyim derken Ziya Paşa’nın:

 “ Asafın mikdarını bilmez Süleyman olmayan” mısrası geldi de biraz olsun rahatladım.