Kahramanmaraş, son yıllarda yalnızca yaşadığı büyük depremlerle değil, aynı zamanda bazı “göz yumulmuş” uygulamalarla da Türkiye gündeminden düşmüyor. Ne acıdır ki; yaralarını sarmaya çalışan bir şehrin ismi bugünlerde torpil iddiaları, zoraki sanatsal tablo satışları ve şeffaflıktan kaçırılan sorularla anılıyor.
***
İki gün önce AK Parti Milletvekili Vahit Kirişci'nin bir muhtarın yeğenini Orman Müdürlüğü'nde işe aldırdığı iddiaları ülke gündemine oturdu. Üstüne bu konu, ulusal basınında manşetlerinden kaçmadı. Torpil tartışmaları, özellikle de böylesine kırılgan bir şehirde, adalet duygusunu ve liyakat beklentisini zedeliyor. Kahramanmaraşlı depremzede bir vatandaş, iş umuduyla kapı kapı dolaşırken; torpilli atamalar kamu vicdanını sarsıyor.
***
Ancak mesele sadece bununla sınırlı değil. Ramazan ayında, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası'nın iftar programında, Vahit Kirişci’nin eşinin yaptığı tablolar iş dünyasına yüksek meblağlarla satıldı. Satışlar öyle bir havadaydı ki, "gönüllü alım" mıydı yoksa "nazik bir mecburiyet" mi, herkes kendince bir yorum yaptı. Müsiad’ın iftarında da benzer bir satış yöntemi izlendi. Bizler de doğal olarak sorduk: Bu tabloların satışından elde edilen gelirler nereye aktarıldı? Cevap? Derin bir sessizlik. Koca bir suskunluk.
***
Deprem yaşamış, ekonomik ve sosyal yıkımla boğuşan bir şehirde, resim tablosu satmak ne kadar mantıklı? Bu satışlar, acıları unutmuş bir toplum algısı mı yaratıyor? Yoksa ihtiyaç sahibi insanlara yardım amacı mı taşıyor? Eğer yardım ise, neden şeffaflık yok?
***
Bugün Kahramanmaraşlı, adalet ve destek beklerken; perde arkasında dönen "tablolu destekler" ya da "torpilli atamalar" hiç de adil bir tablo çizmiyor. Üstelik bu yaşananlar, deprem gibi bir afetten yeni çıkmış bir şehirde sosyal adalet beklentisini daha da törpülüyor.
Kahramanmaraş’ın yarası tazeyken, halkın beklentisi nettir:
Eşitlik. Adalet. Şeffaflık.
Ve belki de en önemlisi:
Halkın acısına saygı.
Bütün bu yaşananlardan sonra geriye tek bir soru kalıyor:
Yıkılan binaları yeniden yaparsınız ama yıkılan güveni nasıl inşa edeceksiniz?