“İnsan olan bir varlık anlamsız yaşayamaz” (A. Adler)
Güneydoğu bölgemizdeki bir terör örgütü çerçevesinde son yaşanan süreç kamuoyunda ilgi gördü. Bu süreçte dikkatimi çekenler arasında “anlam yoksunluğu” açıklamasıda vardı. Konu şuydu: 22 Ekim 2024 tarihinde Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrıdan 4-5 ay sonra Öcalan da PKK’ya bir çağrı yaptı. Çağrıda, silahlı mücadele döneminin bittiğini, örgütün silah bırakması, kendisini feshetmesi gerektiğini söylüyor ve bunun tarihi sorumluluğunu üzerine aldığını belirtiyordu.
Öcalan PKK için daha 90’larda “anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açtığını, ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kıldığını” söyledi.
Yaşananlar elbette önemli! Ümit edelim devlet ve toplum bundan zarar görmesin, karlı çıksın.
Süreç sorumluluk makamında bulunanlar tarafından en hassas şekilde yürütülüyordur. Bu konuda bir şey söylememiz mümkün değil. Fakat Öcalan’ın ‘anlam yoksunluğu’ üzerine birkaç kelam edebiliriz.
Bu tip çözümü terörde arayan insanlara şunu sormak lazım: Hayatınızın/yaptıklarınızın anlamı neydi ki şimdi bunun yoksunluğunu çekiyorsunuz?
Bunu cevaplamada genel anlamda “hayatın anlamı nedir” sorusunu biraz irdeleyelim.
Anlam
‘Hayatın anlamı nedir’ diye soranlar aslında bir hipotez ileri sürmekteler. Bunu bir deney olarak düşünsek hipotezimiz iki seçeneği olan cevapla karşılaşır: Birisi ‘hayatın bir anlamı’ olduğu yönündeyken diğeri ‘hayatın anlamı yok’şeklindedir.
Anlam var diyenlerde yok diyenler hiç de öyle üç beş kişi değil bayağı kalabalıklar. Ciddi ciddi bu işin felsefesini veya inanç sistemini geliştirenler bile var. Harari (2018) de hayatın hazır bir anlamı olmadığı düşünenlerden: “Hayatın anlamı hazır bir ürün değil. Özgür tercihlerim ve kendi duygularım doğrultusunda ben yüklüyorum her şeye anlamı” (21. Yüzyıl için 21 Ders, s. 270).
Bu konuda, birçok insan normal hallerinde anlam arayışında olmasalar da hayatın anlamının olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Öneri
Hayatın anlamını anlamamızda Viktor Frankl yardımcı olacak isimlerden birisidir. Frankl (1905-1997) Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden tıp diploması aldı. 1942’de Frankl, karısı, ailesi ve diğer aile üyeleriyle birlikte bir Nazi toplama kampına gönderildi. 1942’den 1945’e kadar Auschwitz de dahil olmak üzere toplam dört kampta tutuldu. Kendisi hayatta kalan tek aile üyesiydi. 1945’te Viyana’ya döndü ve kamplarındaki gözlemleri konusundaki kayıtlarına dayanarak teorileri hakkında bir kitap yayınladı: İnsanın Anlam Arayışı.
Kitapta üç önemli önerisi var. Bunlar mutluluk yolunda epeyce yardımcı olabilir.
-Olumlu İlişkiler Geliştirmek. Başkalarıyla zaman geçirmenin destekleyici doğası, yaşamınızda daha fazla anlam duygusu geliştirmenize yardımcı olacaktır. Başkalarından önce kendinle sağlıklı ilişki kurabilmek.
-Bir Şey Üretmek (yaratmak). Frankl’ın önerdiği gibi, bir şeyler (örneğin sanat) üretmek, hayatınıza anlam katabilecek bir amaç hissi verir.
-Acı İçinde Olumlu Bir Amaç (Anlam) Bulmak. Kötü bir şeyden geçiyorsanız, içinde bir amaç bulmaya çalışın.
Terör
Şimdi yukardaki soruyu tekrar soralım? Anlam yoksunluğu çeken bu terör grubu için anlam nedir?
Benim kanaatim anlamlı buldukları kendi politik hedefleridir. Bu hedefler çok da gerçekçi olmadığından maliyeti çok yüksek olmuştur. Politik hedefleri için kullandıkları araçlar binlerce insanın ölümüne, engelli yaşamasına, çocukların yetim kalmasına ve hesaplanamayacak maddi zararlara neden oldu.
Anlam dünyanızda sevgi, üretmek ve acıdan olumlu anlam çıkartmak yoksa aradığınız yeni anlamlar da mutluluk ve refah getirmez.
Son söz: Anlam için doğru anlam sahibi olmak gerekir.