Ayşegül Taşkın Alkış dergisinin yazarlarından. Geçen yılları onunla birlikte saydığımızda çeyrek yüzyılı geride bıraktığımızı görüyorum. Arkadaşlarımızın şiir ve deneme yazıp yayınlamayı bekledikleri çokça okuyup az yazdıkları yıllardı önce arkadaşımın eseri yayınlansın denilen zamanlardı.
Tanyal vefat etti, Kara gitti, Paköz şimdi ötelerdi Yücel hoca dersen o zaten ilk gidenlerden Haydar nerede dersen bilen yok zamanın dağınık durumları olup bitenler.
Ayşegül Taşkın şiirler yazar yaşadıklarını şiirle formuyla bizimle paylaşırdı. Hangisini önceleyeceğimi şimdilik bir yana bırakıyor onun yazdığı şiirlerin kitap haline geldiğini sizlere bildirmek istiyorum.
İçim Bir Yangın Yeri adıyla Ark Yayınlarından okura ulaştırılan kitap iki bölüm halinde düzenlenmiş içinde hatırı sayılır tarzda şiirler var.
Söz nasıl şiir olur?
Günlük konuşma şeklinde dilimize gelen onlarca kelimenin nasıl olup da şiir adını aldığı bir sır değildir.
Şiir bir şey söyler anlatır bunu yaparken dış ve iç müzikten, biçim-imge, buluş, ahenk gibi tamamlayıcı öğeleri barındırır. Estetik ve Sanat Felsefesi kitabında Ömer Naci Soykan şunları söyler: “Şiirde anlam sözcüklerin imge ve simgelerle oluşturduğu, kendi içinde katmanlı yapıdır. Şiir, söylediğimiz gibi yalnızca algı işi değildir. Algıyla kendi gelenleri ruh, yoğurur, biçimler, sözcüklere döker, şiir olarak dışa vurur. Sonuçta şiir ruhtan çıkmıştır. Ruh halleri değişir, anlam da ardı sıra.”
Ayşegül’ün yazdıkları bu bağlamda ele alınacak olursa karşımızı yekpare bir hüzün abidesi ortaya çıkar. Bunu kendi kitabının bir şiiriyle anlatmam daha iyi olur.
“ HÜZÜN
Hüzün ki
En çok yakışan yüzüme
Çizgilerimde gün gün
Yıl yıl yansıyan aynalara
İçimdeki çocuğun sevinçleri hep buruk
Öksüz müyüm
Yetim miyim ne garip
İçim garip dışım garip
Dile gelse içimdeki destan
Dökülse kelimelere
Hikâyenin başı garip, sonu garip
Garip yazacak belki taşımda
Hüzünlü bir garipti o diyecekler
Sağılmayan kederler taşıyan cüzdanında” (Sh.77)
Zor zamanların insanlarıyız hayat insanı alıp dalgalı bir ummana atıyor söylenecek kelimeler çok.