Kırk bir kere maşallah deriz işte işte bunu hak eden müstesna bir dergi. Yedi İklim dergisi İstanbul’da yayınlanır ve oradan dört bir tarafa gönderilir. Dergiyi Maraş’ta Diyanet Yayınevinde bulup okuyabilir ya da abone olarak daha muntazam şekilde takip edebilirsiniz.

Geçmiş yıllarda insanlar dergi okur ya da okudukları dergileri dönüşümlü olarak bir birlerine verirlerdi. Şimdilerde okumanın daha çok dijital ortamlarda olduğunu görüyorum bunun artı ya da eksi yanlarını ehline bırakıp derginin kapağından başlayarak birkaç kelam edeyim.

Eski bir daktilo fotoğrafı bu sayının kapağı olmuş hemen üst tarafında: Retorik ve Şiir, hüsnü hat, sanatın konumu, Belkıs ile Süleyman, Türk edebiyat ve düşünce hayatında Bergsonculuk etkileri başlıklı yazılar var. Dergiye katılan diğer yazarların isimleri çizginin hemen altında yer alıyor.

Retorik sözlüklerde söz söyleme sanatı ya da ikna sanatı olarak tanımlanıyor. Retoriğin ethnos, logos ve pathos boyutları yazının içinde detaylı şekilde anlatılıp bu konun edebiyat bağlamında ne idüğü detaylandırılıyor. “ Hakikatı terennüm etmek için retoriğin gücünden faydalanıyorsanız ne mutlu size” diye bir hatırlatma var ya bu böyle yapılmıyorsan ne olacağını dergiden sizlerin okumasını istiyorum.

Sanatın konumu başlıklı yazıda insan oluşu gerçekliğinin ideolojiye kurban edilmesinin acı sonuçları çok güzel şekilde anlatılıp bu gün olup bitenlerin anlaşılmasının ipuçları verilmiştir.

Dergide yer alan nitelikli yazılardan biride TÜRK EDEBİYAT VE DÜŞÜNÇE HAYATINDA BERGSONCULUK ETKİLERİ başlığını taşıyor.

Bergson bu yüzyılın filozoflarından biri  Sezgicilik  metodunu felsefeye koyan bir yazar önemi derginin satırlarında şöyle dile getiriliyor “ materyalist felsefenin yetersizliği karşısında yaşamsal atılım kuvvetini ruhta bulan , mistisizmi felsefeye entegre eden” kişi.

Bergson üzerine yazılan onlarca kitap bu konuda sizleri derin okumalara yönlendirecektir.

Halil İbrahim Aydın imzalı AHLAK İLE GÜÇ EKSENİNDE BİLGİ VE İNSAN başlıklı yazıda yine nitelik açısından iyi  bir çözümleme örneği olarak okunup , okutulabilir. Sayın yazarın daha başka olgular üzerinde yazılarını okumak bana ayrı bir mutluluk verecektir.

Nurettin Durman’ın şiiri bu sayıda yer alıyor:

“ KUMRULAR GİTTİ

Birkaç sözcüğün peşinden /Günler geceler geçti/Ayraç komasına girmemek için /Güzel sözlerin sultanı/Bağrımı açtımsa/ Konması içindir kuşların/ Kumrular uçup gitti/ Yalnız kaldım burada.”

 Tanpınar hakkında yazılan yazıda bir portre denemesi gibi okunabilir. Yazarın hayatının farklı boyutlarının ele alındığı bu tür yazıların artarak gitmesini önemli buluyorum yazıda yer alan şu duaya siz de amin dersiniz diye düşünüyorum Tanpınar’ın diliyle : “ YA RABBİM BANA 5000 LİRA LÜTFET” paranın miktarı için 1958 yıllarını vereyim de siz bu miktarı güncelleyin.