Geçtiğimiz günlerde de, değerli milletvekilimiz sayın Ahmet Özdemir’i canlı yayına konuk eden değerli meslektaşlarım; Mesut Tuğrul, Muhammet Özer ve Erkan Kiraz ile kentin kanayan yaralarını masaya yatırdılar, çözüm önerilerini izleyenleri ile paylaştılar.

Gazeteci arkadaşlarımızın tecrübelerine, donanımlarına eyvallah derken, daha önce de KENT KULİSİ canlı yayınına iki kez katılan milletvekilimiz Ahmet Özdemir, bugün itibariyle şehirde yerel siyasetin hafızası olarak adlandırılıyor.

Bir aslında Özdemir’in omuzlarına binen yükü ve sorumluluğu artırırken, kabul eder veya etmezsiniz, o sizin bileceğiniz iş, şehir ve sorunları mesele olduğunda aranan ilk isim. İlk akla gelen siyasetçi.

İster merkezde, ister Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında olsun, uğrayan herkesi kabul eder, ağırlar, ilgilenir, varsa bir işleri takip eder, gönül almak kadar insan biriktiren bir isim olduğu için de herkesin rahatlıkla ulaşabildiği siyasetçi kimliği ile her geçen gün zirveye tırmanıyor.

*

Biz senelerdir adı efsane başkana çıkan sayın Mehmet Balduk’tan sonra bu şehirde bir abi aradık. Kim olur, kim olmaz diye tartıştık, yazılar azdık, canlı yayınlarımızda dile getirdik. Tabi birinin ak dediğine ötekinin kara demesi kadar olağan bir şey yok.

Herkes de bilir ki, bizim geleneğimizde, kültürümüzde var, ağalık vermekle olur. Abi olmak kolay değil, bunun da bir bedeli var.

Bu değişmez kural ve sistem de bunu getiriyor beraberinde.

Kim olur bu şehirde abi?

Sonunda bulundu desem yeridir, Kipaş Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı sayın Mehmet Hanifi Öksüz…

Artık kanıksadık, ezberledik, hafızalarımıza kazıdık ki, milyonlarca lira para harcanarak terminal binası tamamlanan pisti ise bir türlü verimli çalışmayan havaalanımız kentimizin en önemli sorunlarından biri olmayı sürdürüyor.

Bu sorunu da Batı Kipaş Kâğıt Fabrikasının açılışı için giden, Aydın/Söke dönüşünde iliklerine kadar yaşadı misafirler.

Kipaş Grubu Aydın için özel bir uçak tutmuş ve Kahramanmaraş havaalanından İzmir’e oradan da karayoluyla Söke’ye geçmişlerdi. Yaklaşık 185 kişi.

Dönüşte herkes keyifliyken, neşeli iken, mutluyken, önce sayın Hanefi Öksüz, sonra da milletvekilimiz sayın Ahmet Özdemir birlik ve beraberlik açısından uçakta mükemmel birer konuşma yapmışlardı.

*

Lakin, fakat, ama, mamafih, binaenaleyh…

O tarihi gün pilot’un ‘GPS sisteminden sinyal alamıyoruz ve Gaziantep’e gidiyoruz’ anonsuyla soğuk rüzgârlara bırakmıştı. Herkesin keyfi kaçmıştı. Bu kaçıncı işkenceydi, bu kaçıncı rezaletti.

Zaten soğuk iklimde canları burnunda olan konuklar, bir de Gaziantep havaalanına iniş haberini duyunca, sinirler zirve yaptı, tansiyonlar yükseldi. Gerek Hanifi Bey’in, gerekse Ahmet Bey’in yapacak bir şeyleri yoktu, çünkü kader ağlarını örmüştü, örüyordu.

Şahsım şehrinde okul, hastane, cami, burs vb alanlarda sayısız ve duyulmayan hayır yapan Hanefi Öksüz’ün Milletvekili Özdemir’e yaptığı teklif havaalanı sorunun bir an önce çözülmesine neden oldu.

Ben de sevgili meslektaşım Mesut Tuğrul gibi soruyorum; “Bir iş adamı o ilin kaderini değiştirebilir mi?”

*

Evet, değiştirebiliyormuş.

Evet, bir iş adamı o ilin kaderini yaptığı yatırımlarla, yaptığı yardımlarla, yaptığı dokunuşlarla ve yerindeki hamlelerle değiştirebiliyor. Örneği içimizde, bildik isim… Kentin gururu, ülkenin ekonomi lokomotifi, Türkiye’nin en güçlü holdinglerinden biri olan istihdam deposu Kipaş’ın patronu Hanefi Öksüz’ün havaalanı sorunun çözümündeki kritik hamlesini, canlı yayında Milletvekilimiz Ahmet Özdemir şöyle anlatmıştı; “Hatırlarsanız Batı Kipaş Kağıt Fabrikasının açılış töreni için Aydın’a gitmiştik. Geri dönüşte de pilot GPS sisteminden sinyal alamadığını söylemiş ve Gaziantep’e yönlendirmişti. Gaziantep’e indikten sonra Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz beni arayarak, ILS cihazı havaalanımıza neden takılmadığını sordu. Bende ulaştırma bakanlığımızın ILS cihazının Kahramanmaraş havaalanı için rantbl olmadığını düşündüğü için takılmadığını söyledim. Sayın Öksüz’de ‘Ulaştırma Bakanımızla görüşün, ben ILS cihazının parasını vereceğim. Çalışmazsa da bunu göze alıyorum, parasını biz verdiğimiz için sorun da olmayacağını düşünüyorum.’ dedi. Ben de Ulaştırma Bakanımıza giderek, “Sayın Bakanım biz bu ILS Cihazını istiyoruz, parasını da vermeye hazırız” dedim. Bakanımız da ‘biz bakanlık olarak kuralım o zaman dedi’ şuan kuruluyor”

*

Bir kıpırtı, bir hareket, bir ışık var ve gözüktü de.

Öksüz’ün; “Bu işletmeler Öksüz ve Gümüşer Ailelerinin değil bu kentin öz malı, bu işletmeler Kahramanmaraş için, Türkiye için üretiyor” sözü, Kipaş ailesinin bu şehre olan vefa borcunun peşin peşin ödenmesi anlamına geliyordu.  

Ve sayın Öksüz, kent için en küçük hava muhalefetinde Gaziantep’e yönlendirilen uçakların kendi iline inmesini kolaylaştırmak için milyonlarca lira değerindeki ILC cihazını cebinden alma teklifinde bulunuyordu.

İşte sorunun kökünden çözümünü yapacak altın teklif buydu.

*

Tabi mesele bununla bitmedi, Bakanlık teklife teşekkür ederken Adil Karaismailoğlu talimat verdi, ILS cihazının bakanlık bütçesinden kurulmasını emretti.

Allah razı olsun da, kardeşim adama demezler mi, şimdiye kadar neredeydiniz. Çokomel almaya mı gitmiştiniz? Neden senelerdir bu insanlara eziyet ettiniz, işkence çektirdiniz, rezil rüsva eylediniz. Zevki mi aldınız, keyiflendiniz mi insanları karda kışta perişan etmekten!

Tabi bu sorunun cevabını kimse veremeyecek.

Yani bir işadamı kentin en büyük sorunların birini sırf hemşerileri zorluk çekmesin, eziyet yaşamasın diye cebinden milyonlarca lira bu kente veriyorsa, bu hareketi alkışlamak gerek. Teşekkürler sayın Öksüz!

Abi’lik bunu gerektirir işte!  

Sevgili Mesut’un dediği gibi, bu hareketi getirip sadece ILC cihazına bağlamak da yanlış olur. Şahsım şehrinde en kritik süreçte arkamızda büyük bir dağ olduğunu ve kritik süreçlerde kritik hamleler yapılacağını da asla unutmayın!

Teşekkürler sayın Öksüz, Çöllolar kömür sahasının açılacağını da müjdeleyen, insanları rahatlatan, yüreklerine su serpen sayın vekilim Özdemir’e de teşekkürler! Kalben, yürekten!

İyi ki varsınız!