İnsan yaşamında karşılaşmış olduğu sorunların çözümlerini dış dünyada ve etkenlerde aramakla bugüne kadar en büyük yanlışı yapmıştır. Bence sorunu zihin-beden-duygu ve ruh oluşturuyorsa sorunun çözümü de kendinde olmalıdır. İnsanın psikolojisi bozulmadan önce doğru davranışları yapıyordu. Tekrar o doğru davranışı kazandırmak için kendimize değil de dışarıya dönüyor çözümü dışarıda arıyoruz. Dışarıdan bulunan çözümler ya da etkiler ise kalıcı rahatlamalar sağlamakla kalıyor.

Eski Türk filmlerindeki sahneler geliyor aklıma sizde karşılaşmışsınızdır. Çocuk ayakkabı ya da kitap istiyor okula gitmek için babadan, baba ise geçinemedikleri için para veremiyor. Sonra dışarı çıkıp meyhanede pavyonda içiyor, ağlıyor, isyan ediyor. Buradaki dışarıda alınan çözüm yolu ne kadar yanlış ise beden, duygu ve ruh odaklı problemler ve hastalıkların kökeninin de zihinden kaynaklandığını düşünürsek çözümü de zihinde aramak daha doğru olacaktır.  

İnsan zihnini derinlemesine burada tartışamasak da en kısa şekilde şu şekilde tanımlayabiliriz. İki kısımdan oluşmaktadır. Birincisi bilinçli zihin ikincisi ise bilinçdışı/içsel zihindir.

Bilinçli zihin dediğimizde aklımızla düşünerek ve farkında olarak işlem yapan zihin aklımıza gelirken bilinçdışı ya da içsel zihin ise daha çok duygularla işlem yapmaktadır. Birçok psikolojik hatta bedensel sorunun kaynağı geçmişte oluşan negatif duygularımız ve onlara verdiğimiz anlam sonucunda oluşur.

Bilinçli Zihin; Düşünce(Akıl, Mantık), Soru ve Analiz, Mekanik Düşünce, Matematik, Dikkat ve Konsantrasyon, Planlama Yeteneği, Kurallar koyma ve uyma, vb. özellikleri kapsar iken Bilinçdışı/İçsel Zihin ise Duygu, Hayal gücü ve imgelem yeteneği, İç güdüler, Yaratıcı düşünce, Sentez yeteneği, Estetik ve sanatsal yetenekler, Empati, Sezgi sağduyu, Tüm zevkler (Haz İlkesi), Tüm refleksler, vb. özellikleri kapsamaktadır.

İçsel zihin ise bu özelliklerin bir kısmını doğuştan ya da türünün özelliği olarak getirebildiği gibi diğer kısımlarını ise anne karnına düştüğü andan itibaren kayda geçirdiği duygu ve imgelerden oluşturmaktadır. Bu bize göstermektedir ki insan zihin ve ruh olarak bozulmadan önce doğru davranışları yapmayı biliyor. O doğru davranışlardan alması gereken haz duygusu ve görüntüleri kayıt ediyor. Bize düşen ise o kayıt edilen görüntü ve duyguları tekrar aktif kılarak düzelmeyi sağlamaktır. Bunu dışarıdan alınan söz ya da ilaç benzeri dışsal öğeler ile kalıcı olarak sağlamak imkânsızdır. Elbette ki majör durumlarda frenlemek durdurmak için kullanılması gerekir. Lakin içindeki güç tekrar ortaya çıkarılmaz ise uygulanan yöntem bağımlılık yapmaya başlar. Kişi ise bağlandığını bırakmak istemez süreç durdurulduğu şekilde devam eder.

Sonuç olarak insan davranışlarını düzeltmek istiyor isek içsel zihni aktif eden çözümü ortaya çıkaran terapi yöntemleri kullanılmalıdır. Şuan bu alandaki en etkili yöntemler olarak; Hipnoterapi, HipnoMediatif Yeniden İşleme Terapisi, İmge Terapi, İçsel Bilge Terapisi, Geleceğin Geçmişe Terapisi, İmgesel Duyarsızlaştırma Terapisi, Alfa BioEnerji Terapisi, vb. sayılabilir.

İnsan yaradılış gereği mükemmel olarak yaratılmaktadır. Nasıl insanın oluşturduğu icat ettiği Yapay Zekâ birçok sorunu çözebiliyorsa Yüce Yaratıcının akıl vererek ve yaratılmışların en şereflisi olarak yarattığı insan âleme ve kendine nizam verecek güce şüphesiz sahiptir.