Üniversite sisteminde reform yapılması gerektiğini yıllardır yazıp duruyorum. Özellikle üniversite de bu kadar gencin bulunmasını biraz avamca söylersek -daha önce naif/bilimsel çok kez yazdım- “erteleme/oyalama” olarak görmek mümkün. Bu konuda yürütmenin en üst makamlarından benzer tepkileri gözlemlemek doğru düşünce ve yolda olduğumuzu teyit ediyor.
Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç, bir Üniversitenin Hukuk Fakültesi'nde Hukuk Kulübü tarafından düzenlenen Programda özellikle hukuk fakülteleri çerçevesinde açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, fakültelerin sayılarının ve buna bağlı mezun sayısının fazla olduğunu, hukuk eğitimini daha da güçlendireceklerini vurguladı (bk. Not 1). Özellikle savunmada görev alan avukatların sayısının fazla olması nedeniyle savunmanın güçlü olması anlamındaki eksiklikleri gelecek süreçte gidermeleri gerektiğini söyleyen Tunç, şöyle devam etti: "Kontenjanlarla ilgili sınırlama yapılması, şu anda 125 bin olan kontenjanın 100 bine düşürülmesi noktasında çalışmalarımız var.”
Bakan beyin hukuk fakülteleri için gördüğü ve çözüm olarak önerdiği kontenjan azaltılmasını bu köşede tüm üniversite sistemi için önermiştim. Hatta daha ilerisi mezunları yeterliliğin çok üzerinde olan bazı fakülteler kapatılmalı.
Boğulmak
Günümüzde öğrenci sayısındaki düzensizlik lise ve üniversite eğitimini hızla boğma (bunalmak) noktasına itmektedir. Niteliksiz eğitim tüm devlet sistemin gücünü tüketmektedir (soluğu kesilmek). Bir sistemin soluk almasının güçleşmesinden çok tedirgin olmak gerekir. Niteliksiz çıktı (öğrenci/mezun sayısı) gelişmekte olan bir ülkenin beşerî sermayesinin öğütülmesi yanında ekonomi vd kaynaklarının israf edilmesidir.
Alt kademede yaşanan sorunlar yüksek öğretimde niteliksiz mezun, üniversite niteliği, akademinin yeterliliğinin sorgulanmaya neden olmaktadır. Milli eğitim üniversite öncesinde sadece bu boğulmayı çözse önemli bir başarı elde edebilir.
Yükseköğretimde reform ihtiyacının ne boyutta olduğunu anlamak için çıktıya (mezunlara) bakmak bir fikir verebilir. Bunun için nitel ve nicel bir değerlendirme yapmak mümkün. Niteli şimdilik bir tarafa koyarsak çıktıdaki sayısal fazlalık önemli bir sorun. Bunu yazılarımda “eğitimde boğulma” ya da “eğitimin boğması” olarak adlandırmıştım.
Öğrenci sayısı
2022-2023 eğitim öğretim yılında 208 yükseköğretim kurumunda toplam 6.950.142 öğrencinin 6.204.078’i devlet üniversitelerinde, 735.433’ü vakıf üniversitelerinde, 10.631’i vakıf meslek yüksekokullarında öğrenim görmüş.
Zaten eleme ve yönlendir olmadığından 7 milyon genç üniversitelerde bir umut diye bulunuyor. Milyonlarca velinin katlandığı fedakârlık, devletin yüklendiği ekonomik yük hep bu gençler için. Beklentiler karşılanabiliyor mu? Bir akademisyen olarak emin değilim!
2021-2022 akademik yılında yükseköğretim kurumlarından mezun olan sayısı toplam 903.673 kişi olarak belirlendi. Her yıl sisteme dahil edilen 1 milyon öğrenciyi istihdam edecek ekonomimiz maalesef yok. Bunu yıllar önce yazmıştım. Bu ekonomik büyüklükte maalesef mezunların önemli kısmının işsiz kalması mukadder.
Elbette daha iyisini istemek hakkımız. Bunu yapmakta pekâlâ mümkün. Yapmak zorundayız! Çünkü bu gençler bizim! Bu aileler bizim! Bu insanlar bizim! Bu Ülke bizim!
Unutmayalım: “Marifet iltifata tâbidir, müşterisiz meta zayidir.
Son söz: Bakan görmeli, gören imkânı varsa yapmalı.
Not: 1- https://www.karar.com/guncel-haberler/bakan-tunc-yeni-sistemi-duyurdu-avukat-olmak-icin-hukuk-okumak-yeterli-1804295)