Çocuk olduğumuz için midir? Yoksa gerçekten 2000’li yıllarının verdiği güvenli mahalle ortamından mıdır? Çocukluğumuzda akşam vakitlerine kadar sokaklarda oyunlar oynar, komşu çocuklarıyla sokağımızın için bambaşka bir mutlulukla oyunlar oynardık. Sokaklar bizler için tenha, sessiz yerler değildi. Akşam ezanı okunduğunda kimse dışarıda kalmaz, kaldığımız zamanda ailelerimizin gözetimi altında dışarıda oynardık. Bizim çocukluğumuzda her şeyin bir değeri vardı. Dostluk, arkadaşlık, kardeşlik, komşuluk hepsinin farklı duyguları vardı. Bizler babalarımızın sokakta voleybol, futbol oynadıkları zamanlarda büyüdük. Yenseler de yenilseler de sonunda hep birlikte oturup kahkahaların, sevincin bol olduğu ortamlarda büyüdük. Biz çocuklar için çeşit çeşit oyunlar, her oyunun da bir zamanı vardı bizim sokaklarımızda. Her şeyin değeri ve bir vakti vardı hayatımızda her ne kadar çocukken bunu anlayamasak bile.

***

Taso oynardık. Gidip bakkal amcalardan gizli cipsleri kontrol eder taso var mı? Yok mu? Diye korka korka. Biriktirdiğimiz tasoları sokakta oynamak için heyecanla ertesi günü beklerdik. Yensek(ütsek) de yenilsek(ütülsek) de yine hep beraber oynardık. Çocukluğumuz da öğrenmiş olduk bir şeyi kaybedince bırakmamayı. Sonuçta dönüp dolaşıp annelerimizin bizlere yaptığı ekmek arasını yerdik, birbirimizin yüzüne mutlulukla baka baka.

***

Misket(gülle) oynardık. Kendi içerisinde çeşidi en bol oyunlardan biriydi. Her misketin bir değeri vardı, her çocuğunda gözdesi olan evcik diye adlandırdığı her atış için kullandığı bir misketi olurdu. Yan yana dizip uzaktan onları vurmaya çalışırdık. Sokakta huzurla anne, babanın gözünün arkada kalmadı zamanlardı…

***

Topaç(deveme) oynardık. Marangoza gider sinek, deveme veya mekik diye sınıflandırdığımız el emeği ürünlerle vakit geçirirdik. Kimi zaman sulu boya ile boyar, kimi zaman da raptiyelerle şekillendirirdik. Gider özel olarak köşker ipliği alırdık. Her topaç için ayrı bir boyutta ayarlardık. Eğlenceli zamanlardı, biri diğerinin topacını kırdığında çivisini alıp biriktirirdi. Her oyun farklı bir his, farklı bir yetenek isterdi.

***

Okuldan gelince çantayı bırakıp arkadaşlarımızla top oynadığımız, oynarken vaktin nasıl geçtiğini unuttuğumuz zamanlardı. Mahalle maçı adı altında aslında sokaklar arası maçlar yapardık. Sonu her daim keyifle biten maçlardı bizim için. Bazen okuldan sonra eve uğramadan bir kişinin evinde toplanıp ödevler yapar, ekmek arası salça, çikolata yerdik. Ama hep bölüşmesini, sıcacık arkadaş ortamını iyi bilirdik. Hepsinde samimiyet, hoşgörü ve eğlenmekti derdimiz. Bizim çocukluğumuza küçük şeyler büyük mutluluklar getirdi.

***

Oynadığımız oyunları say say bitmez anıları tükenmez. Yakar top, Yedi Kule, bisiklete binmek, beş taş, dama, saklambaç, yerden yüksek, istop, simit, tek kale maç, 13, top sektirme ve daha nice çocukluğumuzun barındığı oyunlarla dolu koca bir çocukluk. Kimisinden yara izi, kimisinden de birkaç hatıra kaldı. Bizim çocukluğumuz güzeldi. Tekrardan çocukların güvenle sokaklarda, parklarda ailelerin gözü arkada kalmadan huzurla oynamaları dileğiyle iyi günler dilerim…