Tüm eğitim alanlarında sadece bilgi aktarımı yapılmaz. Bilgiyi yorumlama ve kullanma becerisinin öğretilmesi amaçlanır.
Öğrenen kişiye yeni ufuklar açmalı ya da fırsatları yakalamasına imkân sağlamalıdır. Yoksa bu kadar sene okul okumanın ne anlamı olurdu ki?
Türkiye maalesef yıllardır Yabancı Dil Eğitimi başlı başına bir problemdir.
Birçok sebebin öğrenci kaynaklı olduğu düşünülse de asıl problem eğitimcilerin bu konuda gelenekçi öğretmen anlayışının dışına çıkamamasıdır. Hani sınıfta tek otorite olma derdi…
Dil öğreniminde öğretmen değil; öğrenci merkezli eğitim programları sunulmalıdır. Örneğin sınıf içinde öğretmenden çok öğrencinin aktif olduğu bir ortam düşünün.
Bir dil yazmadan, okumadan, konuşmadan ve dinlemeden öğrenilemez. En önemlisi kişinin o dile maruz kalması ve kullanmasının faydasına olacağını bilmesidir.
Birçok öğrenci her ne kadar ilköğretimden itibaren düzenli olarak İngilizce dersi alsa da özellikle pratik yapacak alanın yetersizliğinden şikâyetçidir.
Öğrendiği hedef dili kullanmadıkça zaten öğrenmiş de sayılamaz.
Siz hiç ders dışında İngilizce konuşan 2 öğrenciye denk geldiniz mi? 10 yılı aşkın bir süredir İngilizce öğretmeni olmama rağmen, ben hiç duymadım.
Bu noktada öğretmenlerin ve ailelerin devreye girmesi, öğretilen yeni dil yapılarını hayata geçirmesi gerekir. Kantin gibi yerlerde eğer birkaç defa İngilizce konuşursa; öğrenciler de örnek alarak kendi arkadaşları arasında da İngilizce konuşmaya teşvik edilmiş olur.