Bugünkü köşe yazımıza Kahramanmaraş’ın zengin kültüründe yetişen önemli şairimiz Cahit Zarifoğlu’nun şiiri ile başlamak istiyorum. Zarif şair, şiirine, “Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız” ifadeleriyle başlıyor. Kalp önemli, kalbi ortaya çıkarmak, kalbi bakabilmek çok daha önemli.

***

Önce şiiri okuyarak başlayalım;

“Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız.

Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları

Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları

Konuşurlar

İsterler

Susarlar

Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi

Ev meslek iş para geçim diyerek

Düşünün şimdi bir de

Şehirlerde kasaba ve köylerde

Başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu.”

***

Hep sözler vardır, kalbiyle düşünenler kaybeder, beyniyle düşünenler kazanır diye. Böyle sözlerle insanlara değer vermeyi bıraktık, herkes değersizleşti. Herkes olabildiğince beyniyle düşünüyor, kalbiyle düşünenleri görebilmek ne mümkün…

Doğduğumuz andan itibaren ailemiz tarafından çizilen yolu, kendi kararlarımızı verebilecek yaşlara geldiğimizde biz devralıyoruz. Ancak tüm hayatımızı planlamaktan, her şeyin tam vaktinde ve mükemmel olacağına inanmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. İyi bir eğitim, prestijli bir iş, dünyayı dolaşmak, sağlıklı ve fit bir görünüm, kusursuz bir hayat…

Ancak işler beklediğimiz gibi gitmiyor. Hayat planlar yapmak ve her şeyin mükemmel olmasını beklemek için çok kısa. İşte bu noktada noktası virgülüne yaptığımız tüm planlar kağıttan kaleler gibi yıkıldığında kalbimiz kırılıyor. Bir şeyler bizim kontrolümüz dışında gelişiyor ve yaşadığımız şoku atlatması güç oluyor. Kalp kırıklıkları kolay kolay iyileşmiyor.

***

Birçok insan fiziksel problemlerle savaşabilirken kalp kırıklıklarıyla mücadele edemiyor, diğer zorluklar karşısında etkin olan mücadele mekanizmaları kalbimiz kırıldığında işe yaramaz hale geliyor. Kalp kırıklığı yaşayan insanların en mantıklısı bile, böyle bir durumda içgüdüleri tarafından yanlış yönlendiriliyor. Bu nedenle kalbi kırılan biri o kuvvetli sebebi bulmak için birçok teori üretiyor, varsayımlar yapıyor. Örneğin duygusal bir ilişki bittikten sonra karşı taraf aldatmış bile olsa, aldatılan kişi kendi yaptığı bir hatayı arıyor. Asıl sebebi kabul etmekte zorlanıyor. Aylarca ya da yıllarca bunu düşünmekten alıkoyamıyor kendini. Zihnimiz bizleri bu anlamsız ve boş arayışa itiyor. Acı veren his ne kadar güçlü olursa olsun görmezden gelmemeniz gereken bir durum kalp kırıklıkları. Onu düşündüğünüz her an, göndermek istediğiniz her mesaj, sosyal medyada hayatına dair öğrenmek istediğiniz her detay aslında bağımlılığınızı besliyor ve daha çok acı çekmenize neden oluyor.

***

Öncelikle hiçbir zaman sizi tatmin edecek bir ayrılık sebebi bulamayacağınızı kabul etmelisiniz. Hatta mantıklı olanlar da acınızı dindirmeyecek. Mantıklı bir sebep arayarak ya da geçmesini bekleyerek vakit kaybetmeyin. Önünüzde olanı kabul edin, olmuyorsa kendiniz bir sebep uydurun ve devam edin. Tek amacınız o aklınızda dönüp duran soruyu rafa kaldırmak olsun. Bağımlılığınızdan kopmanın ilk adımı bu.